22. Hukuk Dairesi 2016/610 E. , 2018/25632 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 14.03.2011 - 10.08.2013 tarihleri ile 18.12.2013 - 25.07.2014 tarihleri arasında davalı nezdinde kesintisiz olarak dağıtıcı statüsünde çalıştığını, davalının hiçbir neden yokken davacıya kısa sürelerle işten çıkış verip tekrar giriş tekliflerinde bulunduğunu ve bu durumun da davacı tarafından kabul edildiğini, davacının baskı yolu ile işten çıkmasına zorlandığını ileri sürerek kıdem tazminatı ile birkısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, cevap dilekçesi ibraz etmemiş olup, yargılama esnasında herhangi bir savunmada bulunmamıştır.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının, dava konusu tazminatlarına esas alınması gereken süre konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mülga 1475 sayılı Kanun"un 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir koşuldur, işçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Yine, istifa etmek suretiyle işyerinden ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanmayacağından, istifa yoluyla sona eren önceki dönem çalışmaları kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaz.
Somut olayda, davacının davalı işyerinde dağıtım görevlisi olarak 14.03.2011-10.08.2013 ve 18.12.2013-25.07.2014 tarihleri arasında olmak üzere iki dönem halinde çalışması bulunmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre de, davacının iki dönem çalışması arasındaki sürede başkaca bir işyerinden çalışması bildirilmemiştir. Dosya kapsamında yer alan 03.08.2013 tarihli davacı el yazısı ürünü olan ve imzasını içerir dilekçede, davacı sağlık sorunları sebebiyle iş sözleşmesini sonlandırmak istediğini beyan etmiş olup, yine kapsamında yer alan banka hesap hareketleri ile kıdem tazminatına ilişkin bordrolardan davalı tarafından 15.09.2013 tarihinde 2.443,85 TL kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas bilirkişi raporunda, davacının aralıklı çalıştığı dönemler toplanmak suretiyle bulunan hizmet süresi dikkate alınarak talep konusu alacakların hesaplandığı anlaşılmaktadır. Bu kabul hatalıdır. Zira mahkemece, dava konusu tazminatlara esas alınması gereken süre bakımından, davacının kendi isteği ile sona erdiği anlaşılan ve kıdem tazminatı ödenen ilk çalışma döneminin tasfiye edildiği kabul edilmek suretiyle yıllık izin ve kıdem tazminatı dahil diğer talep konusu alacakların ayrı ayrı dönemler itibariyle değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının fazla çalışma alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususu tartışmalıdır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, davacı haftanın her günü günde 8 saat dağıtım, 4 saat tahsilat işi olmak üzere toplamda 12 saat gibi bir süreyle çalıştığını iddia etmiş olup; mahkemece, tanık beyanlarına göre davacının haftanın 7 günü 03.00-15.00 saatleri arasında çalıştığı, 1.5 ara dinlenme kullandığı, hafta tatili ücreti ayrıca talep edildiğinden 7,5 saatin indirimi ile haftalık 66 saat çalışma, 21 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir.
Davalı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde ibraz ettiği belgelerde, davacının 2014 yılı Ocak ve Temmuz ayı arasındaki çalışma dönemine ilişkin imzalı çalışma çizelgelerinin yer aldığı görülmektedir. İşyeri kaydı niteliğindeki belgeler bulunan söz konusu dönemler bakımından bu kayıtların esas alınması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesi ekinde sunulan çalışma dönemine ilişkin kimi imzasız bordrolarda da, fazla çalışma tahakkuklarının yer aldığı görülmektedir. Kapsamda yer alan banka kayıtları da dikkate alınarak ilgili tahakkukların ödendiğinin sabit olduğunun anlaşılması halinde bunların da fazla çalışma alacağından mahsubu gerekmektedir.
Ayrıca temyiz dilekçesi ekinde, ücret ve ücret sayılan ödemeler ile menkul sermaye iratları dışında kalan ödemelere ait bildirim adı altında davacıya yapılan ödemeleri de kapsayan farklı tarihlere ilişkin muhtasar beyannameler ibraz edilmiş olup; bu ödemelerin nitelikleri belirlendikten sonra fazla çalışma ücretine ilişkin olduğunun anlaşılması halinde mahsubunun değerlendirilmesi gerekmektedir. Karar bu sebeplerle hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.