12. Ceza Dairesi 2015/2423 E. , 2016/2066 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : CMK 223/2-a maddesi ile beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan ... şikayetçi kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Şikayetçi kurum vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
08/08/2011 tarih ve 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince doğal sit alanı olarak tescilli yerler açısından, sadece ... Bakanlığı"nın 2863 sayılı Kanun"a aykırılık suçlarında doğrudan zarar gördüğünün kabul edilebileceği, dava konusu taşınmazın ise ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun 27/06/1992 sayılı kararı ile 3. derece doğal sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alması sebebiyle, ..."nın davaya katılma hakkının bulunmadığı, bu kapsamda şikayetçi kurum vekilinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
2-Katılan kurum vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Anayasa Mahkemesi"nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı; ilan edilmese dahi muhatapların ilgili taşınmazın sit alanında kaldığını bildiklerinin anlaşılması halinde, izinsiz yapılan uygulamalardan sorumlu olacakları, keza 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun"da yapılan değişikliklerin amacının, sit alanı tesciline ilişkin kararların, muhatapları tarafından öğrenilmesini sağlamaya yönelik olduğu;
Bu bilgiler ışığında; sanığın, ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun 27/06/1992 sayılı kararı ile 3. derece doğal sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde kalmakta olan, Çamlıhemşin İlçesi, Kaplıca Köyü, ... Yaylası sınırlarında bulunan arazideki mevcut lokantanın üzerine izinsiz çatı yaptırdığının tespit edildiği, bölgenin 3. derece doğal sit alanı olduğunun çevrede yaşayan şahıslar tarafından yaygın olarak bilinmesi ve sanığın dosya kapsamında mevcut savunması dikkate alındığında, dava konusu yerin, 3. derece doğal sit alanı sınırlarında kaldığını bildiğinin kabulü gerektiği, anlaşılmakla birlikte;
Kolluk görevlileri tarafından düzenlenen 19/10/2012 tarihli tutanağa ekli resimler incelendiğinde, lokantanın inşaası için yığma kara taşla düzgün zemin oluşturulduğunun anlaşılmasına karşın, 19/11/2012 tarihli iddianameye, sadece sanık tarafından işletilmekte olan lokantanın üzerine çatı yapılmasının konu edildiği, her ne kadar dosya kapsamı itibariyle belirtilen uygulamanın sanık tarafından yaptırılıp yaptırılmadığı anlaşılamamakta ise de, iddianameye konu çatının bu temel üzerine inşaa edilmesi karşısında, belirtilen fiil ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı"na suç ihbarında bulunularak, dava açılması halinde her iki dosya birleştirilip, lokantanın üzerine inşaa edildiği yığma kara taş zeminin sanık tarafından dava zamanaşımı süresi içerisinde yapıldığının anlaşılması halinde sanığın 2863 sayılı Kanun"un 65/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına, sanığın, lokantanın temelinde bulunan yığma kara taş zemin ile bir ilgisi bulunmayıp, sadece çatı uygulamasını yaptırdığının anlaşılması halinde, sanığın eyleminin 3194 sayılı İmar Kanunun 21/3 maddesinde belirtilen tamirat ve tadilat kapsamında, kalıp kalmadığı hususunda, görevlendirilecek inşaat mühendisinden rapor alınıp, sanığın eyleminin basit nitelikte tamirat ve tadilat olarak değerlendirilmesi halinde 2863 sayılı Kanun"un 65/4, esaslı nitelikte inşai ve fiziki müdahale olarak değerlendirilmesi halinde ise sanığın aynı Kanun"un 65/1. maddesinde düzenlenen suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanunda yapılan değişikliklere yanlış anlam yüklenip, eksik araştırmaya da dayalı olarak sanığın beraatine ilişkin yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 15/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.