9. Hukuk Dairesi 2020/5152 E. , 2021/6297 K.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğüne ait ... Linyitleri İşletme Müdürlüğü bünyesinde bulunan garaj amirliğine dahil araçların kullanılmasına yönelik şoförlük işinde dava dışı alt işverenlere bağlı ilk olarak Uğurtem Şirketi"nde 16/04/2013 tarihinde çalışmaya başladığını, son olarak da Basutlar Şirketinde çalıştığını, 14/07/2016 tarihinde işten ayrıldığını, söz konusu alt işverenlerle davalı Elektrik Üretim A.Ş. arasında hizmet alımı olarak adlandırılan, bu ilişkiye dayanak olan Kamu İhale Kanun"un 4. maddesindeki hizmet olarak tanımlanan hiçbir faaliyetin yürütülmediğini, fiili olarak yürütülenin tamamen yüklenici firmaların davalı Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü"ne işçi temin edilmesinden ibaret olduğunu, aynı konumda aynı işyerinde çalışması bulunan işçiler ile ilgili mahkemede açılan birçok davanın kabulüne karar verildiğini, davalı işletme ile firmalar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu 2. maddesinin 6. fıkrasında belirtilen asıl işveren alt işveren ilişkisine dayandığını, özellikle hizmet satın alan yüklenici şirketlerin değişmesine rağmen işçilerin değişmeden aynı iş yerinde çalışmaya devam ettiği durumlarda, yapılan hizmet alımının muvazaalı olmadığı sonucuna varılabilmesi için, davalı işletmenin hizmet satın aldığı şirketin işletmenin iş yerinde kendileri açısından iş yeri oluşturabilecek ayrı bir iş organizasyonlarının bulunması, başka bir ifadeyle kendi yönetimlerinde çalıştırdıkları işçilere kendi araç-gereç ve iş makineleriyle Kamu İhale Kanunu 4. maddesinde hizmet olarak tanımlanan çerçevede bir faaliyet organize edip yürütüyor olmasının şart olduğunu, dava konusu olayda İş Kanunu ve BK anlamında muvazaaya dayalı bir durum söz konusu olduğundan dava konusu talepleri için zamanaşımının söz konusu olmayacağını ileri sürerek, davacının asıl ve gerçek işvereninin başından itibaren davalı Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü olduğunun tespitine karar verilmesini, kadrolu emsal işçilere ödenen ücretlere göre eksik ödenen veya hiç ödenmeyen maaş alacağının, ilave tediye, ikramiye ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı taraf ile davalı şirket arasındaki sözleşmenin belirli süreli iş sözleşmesi olduğunu, davacıya kendi istediği ile işten ayrılırken tüm alacaklarının ibraname karşılığında ödendiğini, müvekkili şirketin davacı işçinin maaşından herhangi bir kesinti yapmadığını, müvekkili şirketin davacının iş sözleşmesinin sona ermesinde herhangi bir takdir yetkisinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı ile yüklenici şirketler arasında personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı yapıldığı, personelin günlük çalıştığı taşıma işlerinin davalı uhdesinde kaldığı, bu nedenle anılan faaliyetlerin günlük yürütülme şeklini davalının belirlemiş olmasının olağan olduğu, şirket işçilerinin çalıştırıldığı taşıma işlerinde fiilen şoför olarak çalışan kurum personeli bulunmadığı, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun yürürlükten kaldırılan 15/g maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 22. maddesi gereği ihale ile alt işverene verilmesinin olanaklı olduğu, davacı ile aynı konumda, aynı iş yerinde çalışması bulunan kişilerin aynı talep ile açtığı 2014/108 - 110 - 112 - 114 - 116 - 118 - 120 - 122 - 124 - 126 - 128 - 130 esas sayılı dosyalarda aynı gerekçeler ile aynı şekilde karara bağlanıp Yargıtay tarafından onandığı gerekçesiyle, hizmet alımının muvazaalı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf dilekçesinde bildirilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, her ne kadar genel hükümlere göre bir hizmetin yürütülmesi için personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımları olanaklı değil ise de, özel hükümlerin bunu olanaklı hale getirdiği, davalı ile şirketler arasındaki personel çalıştırılmasına dayalı ihalenin işçinin haklarının kısıtlanması anlamına gelmeyeceği, alt işverene ait işyerinde işe başladığını bilen bir işçinin ilerleyen aşamada muvazaadan bahsederek kamuya ait bir kısım mali haklardan ve sosyal yardımlardan yararlanmaya çalışmasının Türk Medeni Kanununun 2. maddesine de aykırı olduğu, bu sebeple hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
Taraflar arasında davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta, davacı 16/04/2013 tarihinden itibaren davalı Elektrik Üretim A.Ş bünyesinde şoför olarak çalıştığını, davalı alt işverenler arasındaki taşıma işine ilişkin hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğunu, bu durumun emsal kararlar ile sabit olduğunu ileri sürerek başlangıçtan itibaren davalının işçisi olduğunun tespiti ile emsal işçinin yararlandığı haklardan yararlandırılmasını istemiştir. İlk Derece Mahkemesince, davacının şoför olarak çalıştığı taşıma işinin alt işverenlere ihale edildiği, aynı işyerinde fiilen çalışan kurum personeli bulunmadığı, personel taşındığı için günlük iş planını idarenin belirlemesinin normal olduğu, emsal dosyalarda verilen ret kararlarının onandığı şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi de benzer gerekçelerle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince aynı konuda açılan bir kısım davaların reddedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, Yargıtay (kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin emsal bir kısım kararlarında, aynı döneme ilişkin taşıma işi ile ilgili hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğu kabul edilmiş, bu doğrultudaki kabul kararları yerinde görülmüştür (Yargıtay (kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 26.09.2019 tarih 2019/6969 esas, 201917323 karar sayılı kararı ile başlayan seri dosyaları) Hal böyle olunca, mahkemece emsal kararlarda kabul edilen muvazaa olgusunun, eldeki dosya ile aynı döneme, aynı şirketlere ve aynı hizmet alım sözleşmesine ilişkin olup olmadığı yöntemince araştırılmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Dosya kapsamındaki Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre, davacının 16/04/2013-04/02/2014 tarihleri arasında Uğurtem Şirketinde, 05/02/2014-28/02/2014 tarihleri arasında ... Gıda Şirketinde, 01/03/2014 - 14/03/2014 tarihleri arasında İstiklal Şirketinde, 15/03/2014 - 14/06/2014 tarihleri arasında ... şirketinde, 02/07/2014-14/07/2016 tarihleri arasında ... İnşaat şirketinde şoför olarak çalıştığı tespit edilmektedir. Mahkemece dosyadaki bu kayıtlar ile emsal dosya içerikleri karşılaştırılmadan, aksi yöndeki kararlara göre ret kararı verilmesi isabetsizdir. Öncelikle davacının hangi hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştığı netleştirilmeli, daha sonra muvazaa olgusunun kabul edildiği emsal dosyalardaki hizmet alım sözleşmesi ve çalışma dönemi ile eldeki hizmet alım sözleşmeleri ve çalışma dönemlerinin aynı olup olmadığı belirlenmeli, davacının işyerinde ifa ettiği iş de dikkate alınarak eldeki dosyada muvazaa olgusunun mevcut olup olmadığı belirlenmelidir. Aynı hizmet alım sözleşmesine ilişkin olarak muvazaanın varlığına ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunması halinde, bu kararların aynı dönem için bağlayıcı olabileceği dikkate alınmadan eksik inceleme ile sonuca gidilmesi yerinde değildir.
Diğer taraftan, davacının Toplu İş Sözleşmesinin tarafı olan sendikaya üyeliği veya dayanışma aidatı ödeyerek faydalanma talebi bulunmadığından, Toplu İş Sözleşmesinden yararlanması olanaklı değildir. Emsal işçi olarak ücret bordroları dosyaya gönderilen kadrolu işçilerin ise sendika üyesi oldukları ve davacı için emsal olamayacakları açıktır. Bu itibarla, Mahkemece yapılacak araştırma sonucunda muvazaa olgusunun varlığı tespit edilir ise, davacının sendika üyesi olmadığı ve dayanışma aidatı da ödemediği gözetildiğinde; davalı işveren işyerinde davacı ile aynı işi yapan ve sendika üyesi olmayan emsal işçi olup olmadığı belirlenerek emsal işçi olması halinde talep konusu alacaklar emsal işçi ücretine göre hesaplanıp hüküm altına alınmalı; sendikalı olmayan emsal işçi bulunmadığının anlaşılması halinde ise, davalı ile ihbar olunanlar arasındaki sözleşme ve şartnamelerde işçiye ödenecek ücretin belirlenmiş olması ya da işçiyle yapılan bireysel iş sözleşmesinde ücretin gösterilmiş olması halinde bu ücrete göre söz konusu alacaklar hesaplanarak hüküm altına alınmalı, böyle bir tespit yapılamadığı takdirde maaş alacağı, ikramiye ve ulusal bayram genel tatil ücreti talepleri reddedilerek ilave tediye alacağı davacının almakta olduğu ücret üzerinden hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece yapılacak araştırma sonucunda muvazaa olgusunun varlığı tespit edilemez ise, şimdiki gibi karar verilmelidir.
Açıklanan ilke ve esaslar dikkate alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, temyiz edilen kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.