8. Hukuk Dairesi 2013/12430 E. , 2014/2850 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/04/2012
NUMARASI : 2010/26-2012/209
A.. Ö.. ile V.. Ç.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 17.04.2012 gün ve 26/209 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı tarafından 21.06.1996 tarihinde S.. Ç.."ndan satın alınan bir parça taşınmazın kadastro çalışmalarında davalı V.. Ç.. adına 213 ada parsel olarak tespit ve tescil edildiğini açıklayarak davalı üzerindeki kaydın iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, babası S.. tarafından davacıya satılan yerin dava konusu 213 ada parsel olmayıp F.. K.."e ait yer olduğunu bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne 21.03.2012 tarihli teknik bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 1.000 m2"lik yerin tapusunun iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik, hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına yönelik tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz 24.08.2007 tarihinde senetsizden V.. Ç.. adına ""S.. Ç.."nun ceddinden intikalen ve taksimen 20 yılı aşkın süreden beri zilyetliğinde iken 1985 yılında V.. Ç.."na hibe ettiğinden"" tespit edilmiş ve tutanağın itirazsız olarak kesinleşmesiyle tapuya tescil edilmiştir. Mahallinde yapılan keşifte mahalli bilirkişiler davacının dayanmış olduğu satış senedinin zeminde tam olarak nereyi kapsadığını bildirmemesine ve dinlenen senet satıcısı davalı tanığı S.. Ç.. satım senedindeki yerin dere vasfı ile tespit harici bırakılan yerde kaldığını belirtmesine rağmen, satıma konu yerin zemindeki yeri tam olarak açıklığa kavuşturulmadan eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmiştir.
Bu halde mahkemece, öncelikle tanık beyanına dayandığını bildiren davacıya tanıklarını bildirmesi için süre ve imkan verilmeli, bildirmesi halinde yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklar HMK’nun 243, 244 ve 259. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmalı, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle mümkün olduğunca keşif yerinde dinlenmeli, davacının dayanmış olduğu harici satış senedi yerel bilirkişi ve tanıklar vasıtasıyla uygulanarak zeminde kapsadığı alan belirlenmeli, ayrıca dava konusu taşınmazın tespit öncesinde tapusuz yerlerden olduğu dikkate alınarak dava konusu taşınmaz senet kapsamında kalmasa dahi tespit tarihine kadar kimin zilyetliğinde bulunduğu, zilyetliğin kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğü sorularak açıklığa kavuşturulmalı ve teknik bilirkişiden tarafların ve Yargıtay"ın denetimine uygun gerekçeli rapor temin edilerek toplanacak delillerin sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK"nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 75,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 20.02.2014 tarihinde oybiriliğiyle karar verildi.