23. Hukuk Dairesi 2014/2696 E. , 2014/6910 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bursa(Kapatılan) 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21/01/2014
NUMARASI : 2013/195-2014/14
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu, aidat ve 28.08.2009 tarihli yönetim kurulu kararı gereği 600,00 TL gider borcunu ödemediğini ileri sürerek, 15.150,00 TL aidat ve 600,00 TL gider borcunun genel kurul kararı uyarınca aylık %3 gecikme faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, talep olunan borç ve faiz miktarının fahiş olduğunu, kendi bulunduğu bloğa hizmet verilmediğini, kooperatifin yasal yöntemlerle para toplamadığını, bu nedenle aidatlarını ödemediğini, genel kurullara yapılan çağrıların yasaya uygun olmadığını, bilirkişi ücretinin toplanan paralardan ödenmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın davalının temyizi üzerine, Dairemizce, karar tarihinden önce sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı T.B.K 120, 6101 Sayılı Kanunun 7, 3095 sayılı Kanunun 2/1. maddelerine göre faiz hesabının yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, mahkemece, bozma ilamına uyularak bozma ilamı doğrultusunda bilirkişiden rapor alınarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1)Dava, aidat alacağı ve gider borcunun tahsili istemine ilişkindir.
Hakimin, HMK"nın 298/3. maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK"nın 294/3. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK"nın 294/4. fıkra hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekle, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, HMK"nın 294/3. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK"nın 298/2. maddesine göre, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa"nın 141. maddesi ile HMK"nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Somut olayda, kısa kararın 1. bendinde ".... (15.150,00 TL aidat alacağı, 600,00 TL bilirkişi ücreti ve 391,90 TL gecikme faizi olmak üzere) toplam 16.141,90 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," karar verildiği halde, gerekçeli kararın hüküm kısmının 1. bendinde "....(15.150,00 TL aidat alacağı, 600,00 TL bilirkişi ücreti ve 9.343,70 TL gecikme faizi olmak üzere) toplam 25.093,70 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," şeklinde değiştirilerek, kısa karardan farklı olarak gerekçeli karar oluşturularak, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.
Öte yandan; mahkemece, çelişkinin giderilmesi için 6100 sayılı HMK nın 304. maddesi uyarınca re"sen tashih işlemi yapmış ise de, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki adi yazı ve hesap hatası niteliğinde olmadığından, doğru görülmemiştir.
Bu durumda; mahkemece, 10.04.1992 gün ve 1992/7 esas, 1992/4 karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararı çerçevesinde, bu kısa kararla bağlı kalınmadan, yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
2)Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün, BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.