15. Ceza Dairesi 2016/4761 E. , 2018/5529 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık
HÜKÜM : 1-Sanıklar hakkında; TCK’nun 158/1-e, 158/1-son, 43, 62/1, 52/4, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet
2-Sanıklar hakkında; TCK’nun 204/2, 43, 62/1, 53/1
maddeleri gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından, sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, o yer Cumhuriyet Savcısı, sanıklar ... ile ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Hükmolunan ceza miktarlarına nazaran sanıklar ... ile Nurdal Uzun müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 318. maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Sanıklar ..."nin 01/11/05-11/12/06, ..."in 12/12/06-11/05/07, ..."un 11/05/07 – 09/10/08 tarihleri arasında Bitlis ili ilçesinde faaliyette bulunan Özel Yaşam Sağlık Polikliniği"nde mesul müdür ve doktor olarak görev yaptıkları, sanık ..."ın polikliniğin gayri resmi sahibi olduğu, sanık ..."ın ise polikliniğin hasta kabul, kayıt ve faturalandırma biriminde görev yaptığı, sanıkların Özel Yaşam Polikliniğine 2006, 2007, 2008 yıllarında müracaat eden hastaların birçoğuna tahlil ve tetkik yapılmadığı halde yapılmış gibi icmal formlarının işaretlenmesi ve bazı hastaların muayene edilmediği halde sağlık karnesi fotokopileri kullanılarak muayene edilmiş gibi gösterilmesi suretiyle ilgili kurumlara fatura düzenleyerek kamu kurumu aleyhine dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda;
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; yargılama aşamasında tanzim edilen ve hükme esas alınan 20.06.2012 tarihli bilirkişi raporunda Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı Başmüfettişi tarafından düzenlenen 18.05.2009 tarihli raporda belirtilen kamu zararı miktarı ile 04.08.2009 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilen kamu zararı arasındaki çelişkinin giderilmeye çalışıldığı ancak zararın ne şekilde ve hangi evraklarla oluştuğunun tespit edildiğine ilişkin hasta bazında ve her bir sanık açısından yeni bir değerlendirme yapılmadığı, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı Başmüfettişi tarafından tespit edilen hususların dayanak olarak alındığı anlaşılmıştır. Başmüfettiş raporu ekinde yer alan ve zarara ilişkin düzenlenen çizelgelerin incelenmesinde; ifadeye dayalı olmadığı belirtilen belgelere ilişkin çizelgelerde ödenen ve ödenmesi gereken ve fark hesaplamalarının belirtildiği ancak birçoğunda açıklama kısmında zararın nedenine ilişkin bir beyanın olmadığı,yine ifadeye dayalı olan belgelere ilişkin çizelgelerde de açıklama kısmının genellikli boş bırakıldığı bu nedenle kamu zararının hesaplamasının açık ve denetime elverişli olmadığı, 04.08.2009 tarihli bilirkişi raporunda ise suça konu olan tedavi evraklarının yapılan incelemesinde faturalanan tahlil ve tetkiklerin mevcut evraktaki teşhislere paralellik göstermediğinin görüşüne yer verildiği ve ekinde sunulan zarara ilişkin hesaplamaların bu husus dikkate alınarak yapıldığı ancak 19.02.2009 tarihli raporda ise hastanın şikayet,öykü, özgeçmiş ve fizik muayene bulgularına göre tetkik istendiği ve doktorun tüm bunları bütün olarak değerlendirip tanıya ulaştığı, tanıdan geriye dönük olarak tetkiklerin istenmesi gereksizdir saptamasının doğru olmadığını, yapılan tetkiklerin teşhis ile ilgisiz olduğu ve gereksiz yere faturayı şişirme amaçlı istendiği kanaatine katılmadığına ilişkin görüşünü gerekçeleriyle açıklamak suretiyle rapor tanzim ettiği, bu nedenle dosya içerisindeki raporlar arasında açıkça çelişki bulunduğu ve raporların denetime elverişli olmadığı anlaşılmakla;
Maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin tespiti bakımından; sanık ..."ın bahsi geçen poliklinikte hangi tarihte çalıştığının tespiti amacıyla ilgili kurumdan bilgilerinin istenilmesi, kurum zararının tespit edilebilmesi için hastaya konan teşhise göre yapılan tetkik ve tahlillerin uygun olup olmadığının, her bir hasta yönünden istenilmemesi gerekirken istenen, yapılmadığı halde yapılmış gibi gösterilen tetkik ve tahlil bulunup bulunmadığının, var ise hasta bazında meydana gelen kurum zararının denetime elverişli olacak şekilde sebebinin açıklanarak ayrıca mevcut raporlar arasındaki tüm çelişkiler giderilerek tüm sanıkların sorumlu olduğu haksız menfaat miktarının tespiti amacıyla dosyanın konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdi edilerek ayrıntılı rapor alındıktan sonra toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi; sanıkların savunmaları da gözetilerek sanıkların hangi eyleme ne şekilde iştirak ettikleri, herhangi bir menfaat temin edip etmedikleri her bir sanık yönünden denetime elverişli olacak şekilde karar yerinde tartışılmasından sonra sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de;
1-)Sanıkların yürüttüğü görevin kamu görevi olmaması bu nedenle de kamu görevlisi sayılma imkanının bulunmaması karşısında, sanıkların eylemlerinin 5237 sayılı TCK"nın 210/2. maddesi yollaması ile anılan Yasanın 204/1. maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek sanıklar hakkında TCK’nın 204/2. maddesinde düzenlenen “kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği” suçunu oluşturduğunun kabulü ile yazılı şekilde fazla ceza tayini,
2-)5237 sayılı TCK"nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), ( j) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde uygulama yapmak suretiyle ceza tayini
3)TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup,o yer Cumhuriyet Savcısı, sanıklar ... ile ... müdafii ,sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ..."ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA, 12/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.