23. Hukuk Dairesi 2017/2970 E. , 2020/3460 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine. yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu, kooperatife olan birikmiş aidat borçları nedeniyle icra takibi yapıldığını, davalının haksız olarak icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40 icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, takibe konu alacağa uygulanan % 10 gecikme zammının fahiş olduğunu, yürürlükte olan değişiklik sonrası faiz oranının % 5 olarak değiştiğini, takipte fahiş faiz oranı ve faize faiz uygulandığını, yüksek oranlı icra inkar tazminatı talep edildiğini savunarak, davanın reddi ile % 20 oranında kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 02.05.2016 tarihli ve 2015/5965 E.- 2016/2835 K. sayılı ilamıyla asıl alacak ve işlemiş faiz borcu ile ilgili ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacı kooperatifin yönetim kurulu başkanı ve ikinci başkanı ile davacı kooperatif muhasebecisinin davalının kooperatif ortaklığı için başvurusu bulunmadığı, bu nedenle herhangi bir ortaklık kabulü ile karar alınmadığı, ortak olamayan davalının genel kurula katılma hakkı bulunmadığından genel kurul hazirun cetvellerinden adı soyadının bulunmadığı, davalı ... ile ilgili muhasebe kayıtlarının bulunmadığı, açıklanan nedenlerle davalının hiç bir tarihte kooperatif ortağı olmadığı ve konutunu satın aldığı eski ortağın ortalığını da devir almadığı,bu nedenle davalının dava konusu icra takibindeki aidat ve işlemiş faizler ile fer"ileri konusunda ödeme zorunluluğu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 04.02.1959 gün ve 1957/13 E., 1960/5 K; 09.05.1960 gün ve 21 E., 9 K; YHGK"nın 21.09.2011 tarih ve 2011/21-445 E., 532 K; 20.12.2013 tarih ve 2013/23-131 E., 1681 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Somut olayda; mahkemece, verilen ilk karar ile 202,92 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği, hükmün davacı vekilince temyizi üzerine yeniden araştırma yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda kabul edilen 202,92 TL miktar olarak kesin olduğundan ayrıca davalı vekili tarafından da temyiz edilmediğinden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Mahkemece bu durum gözetilmeden yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, talep halinde temyiz peşin harcın iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.