23. Hukuk Dairesi 2014/7929 E. , 2014/6902 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2013
NUMARASI : 2012/89-2013/268
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının da üyesi bulunduğu dava dışı G... Kent Konut Yapı Kooperatifi"nin, Kayseri"de ..-A... Mevkiinde üyelerine ait evleri yaptıran müvekkilinin, inşaattan doğan alacağını alamayınca, kooperatif aleyhine Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi"nde ihtiyati hacizli talepli alacak davası açtığını, mahkemenin 2004/398 Esas, 2009/286 Karar sayılı ilamını alarak Kayseri 3.İcra Müdürlüğü"nün 2007/7195 Esas sayılı dosyasında icra takibine girişildiğini, mahkemece, ihtiyati haczin bir kısmının tüm karşı çıkmalarına rağmen, davanın devamı sırasında kaldırıldığını, kalan kısım satılarak paraya çevrilse de alacağın 189.769,86 TL"sinin tahsil edilemediğini, konutların tapularının davalının da içinde bulunduğu üyelerin üzerine geçirilip kooperatifin 08.05.2007 tarihinde tasfiyeye girdiğini, icra müdürlüğünce tapu sicil müdürlükleri ve tüm bankalardan yapılan araştırmalarda, borçlu kooperatifin hiçbir malvarlığı kalmadığı, müvekkili tarafından yapılan konutların, davalının da içinde bulunduğu üyeleri üzerine geçildiği anlaşıldığından, talep üzerine İcra Müdürlüğü"nce İİK"nın 143/1. maddesi uyarınca 27.09.2011 tarihli borç ödemeden aciz vesikası verildiğini, Kooperatifler Kanunu"nun 81.maddesine göre konut yapı kooperatiflerinin kat mülkiyetine ve ferdi münasebete geçmesiyle tasfiyesinin tamamlanmış olduğunu, bu durum karşısında kalan alacaklarının tahsili için üyeler üzerine (hisselerine düşen miktarla sınırlı olarak) gitmekten başka çare kalmadığını, kooperatifin 22 üyesi bulunduğunu, davalının hissesine 8.625,90 TL düştüğünü, bu miktarın tahsili için Kayseri 8.İcra Müdürlüğü"nün 2012/95 Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, davalı vekilinin itirazı üzerine takibin durdurduğunu, itirazının yerinde olmadığını, zira kooperatifin müvekkiline yaptırdığı konutların davalı mülkiyetine geçtiğini ve davalının haksız kazanç elde ettiğini, koopetariften ayrılması veya hissesini devretmesinin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, müvekkilinin alacağının 2003 yılında doğduğunu, içtihat ve yasaların verdiği yetkiler uyarınca tüm üyelerle birlikte hissesi oranında davalı aleyhine de takibe girişildiğini, Yargıtay HGK kararlarında istenen tüm işlemlerin yerine getirildiğini, davalının ödemeden kaçınmak için takibe itiraz ettiğini, iyiniyetli olmadığını ileri sürerek, icra takibine itirazının kesin olarak kaldırılması ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının Kayseri 3.İcra Müdürlüğü"nün 2007/7195 Esas sayılı dosyasından almış olduğu borç ödemeden aciz belgesinin dava dışı ve müvekkilinin üyesi olduğu S.S. G... Konut Yapı Kooperatifi aleyhine verilmiş olduğunu, bu aciz belgesine dayanarak, belgede taraf olmayan müvekkili aleyhine bu davayı açma olanağı bulunmadığını, bu hususun Kooperatifler Kanununa aykırı olduğunu, zira Kooperatifler Kanunu"nun 30. maddesinin kooperatif ortaklarının sınırlı sorumluluğunu düzenlediğini, buna göre kooperatif ortaklarından ancak anasözleşmeye göre taahhüt ettikleri sermaye payının talep edebileceğini, bundan fazlasının istenmesinin mümkün olmadığını, alacağın tahsil edememesi durumunda kooperatifin tasfiyeye girmesi halinde tasfiye kuruluna müracaat etmesi, kooperatifin hukuken iflası halinde ise, iflas idaresine müracaat etmesi gerektiğini, davacı-alacaklının bu prosedürü yerine getirmeden direkt olarak kooperatifin borçlarından dolayı kooperatif üyelerinin şahsi sorumluluğuna gitmiş olmasının kabul edilemeyeceğini, zira kooperatifin anasözleşmenin 20. maddesi uyarınca kooperatifin borçlarına karşı ortakların şahsi sorumluluğunun taahhüt ettiği pay tutarı kadar sorumlu olduğunun görüleceğini, müvekkilinin taahhüt ettiği pay tutarının ise 1 pay olduğunu, müvekkilinin şahsi sorumluluğunun ancak 1 pay olması ve bu 1 payın da bugünkü karşılığının 0,10 TL olması karşısında pay tutarında sorumlu olmasının düşünülebileceğini, bu durumda bile alacaklının bu tutarı doğrudan müvekkilinden talep edebilmesinin imkansız olup, yukarıda belirtilen yasal prosedürleri yerine getirdikten sonra tasfiye kurulu veya iflas dairesi tarafından istenebileceğini savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının dava dışı G... Konut Yapı Kooperatifi"nden ilama dayalı alacaklı olduğu, bu nedenlerle kooperatif hakkında icra takibi yaptığı, ancak kooperatifin herhangi bir mal varlığının bulunmadığı, kooperatif hakkında aciz vesikası düzenlendiği, kooperatifin sahibi olduğu bağımsız bölümleri ferdileşme yolu ile davalının da içinde bulunduğu mevcut üyelerine devrettiği, bilirkişi raporunun değerlendirme kısmında belirtildiği üzere, kooperatifin tasfiye sürecinde davacının kooperatife karşı açmış olduğu Asliye Ticaret Mahkemesindeki alacak davası derdest olmasına rağmen ve ilan tarihinden sonra karara bağlanmış olduğundan henüz karara bağlanmamış alacağın tasfiye memurlarına bildirilmesinin beklenemeyeceği, söz konusu alacak davasının tarafı olan ve neticede borçlu olduğu tespit edilen kooperatifin, aynı zamanda tasfiye memuru olarak görev yapan son yönetim kurulu üyelerinin bu davanın sonucunu beklemeden tasfiye işlemlerini neticelendirmesinin iyi niyetli bir yaklaşım olmadığı, yerleşik Yargtay içtihatları gereği kooperatifin tasfiye dışı bırakılan borçlarından da kooperatifin son ortaklarının sorumlu olduğu, kooperatifin 3.İcra Müdürlüğü"nün 2007/195 Esas sayılı dosyasında 27.09.2011 tarihli borç ödemeden aciz vesikasına bağlanan borcunun 189.769,08 TL olduğu, bu miktarın kooperatif üye sayısına bölünmesiyle işbu davaya konu itirazın iptali davasındaki asıl alacak miktarı olan 8.625,86 TL"nin olduğu, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98.maddesi yollamasıyla TTK.nın 224 ve 445. maddeleri uyarınca tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumak zorunda olduğu, kooperatif tasfiye edilip ticaret sicilinden silinse dahi, kooperatif ve ortakların sorumlu tutulabildiği,1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 19, 29, 30 ve 31. maddelerinde kooperatif ortaklarının sınırsız, sınırlı ve ek ödeme yükümlülüklerinin düzenlendiği, ortakların bu şekilde kooperatif borçlarından sorumlu tutulmaları için anasözleşmede hüküm bulunması gerektiği, kooperatiflerde Kooperatifler Kanunu"nun 19. maddesi gereğince kuruluşta ortaklar tarafından taahhüt edilen sermaye payları ile son derece sembolik bir rakam haline gelen toplam kooperatif sermayesinin yapı kooperatifinin amaçlarını gerçekleştirmekten çok uzak olduğu, bu sebeple yapı kooperatifleri arsa, alt yapı, inşaat vb. giderleri karşılamak üzere, "hak ve vecibelerde eşitlik" ilkesi Çerçevesinde ortaklardan para topladıkları, bu ilkeler ışığında yapılan değerlendirmeye göre, davacı Ö.. U.."nun dava dışı S.S.G... Konut Yapı Kooperatifi"nin inşaatlarını yaptığı, bu sebeple kooperatiften 189.769,08 TL alacaklı olduğunun hükmen sabit bulunduğu, davalı A.. Ş.."in bu kooperatifin 22 ortağından birisi olduğu ve yapılan inşaatlardan bir dairenin de kendisine tahsis edilmiş olduğu da anlaşılmakla bu durumda kooperatifin davacı müteahhide olan borçlarını ödemeden, özellikle de söz konusu borcun tespiti ve tahsili amacıyla Asliye Ticaret Mahkemesi"ne açılmış olup, tasfiye döneminde derdest olan davanın sonucunu beklemeden tasfiyeye girilmiş olması, kooperatifin ve kooperatif ortaklarının sonradan kesinleşen borçtan sorumlu olmasına engel olmadığı, her ne kadar öncelikle borçlu G... Konut Yapı Kooperatifi"nin ihya edilmesi ve alacak davasında husumetin ihyadan sonra bu kooperatife yöneltilmesi gerektiği ileri sürülse de, bu da bir yöntem olmakla birlikte bu yöntemin, tasfiye dışı kalan borç ve hakların da tasfiye edilmesi bakımından yararlı olduğu ancak, kooperatif ihya edilse de ilk tasfiyeden önce ferdi mülkiyete geçilerek tüm tapular ortaklara devredilmiş olduğundan, kooperatifin herhangi bir mal varlığı kalmadığı, bu nedenle alacağın tahsilinin yine sürüncemede kalabileceği, zira, tasfiye memurlarının bakiye borcu ödeyebilmek için ortaklardan para toplaması, bunun için de genel kurulun toplanması gerekeceği, yıllar önce tapusunu alarak kooperatifle ilgisi kalmadığını düşünen eski ortakların, kendilerine çıkarılacak ilave borçların görüşüleceği genel kurul toplantısına katılıp katılmayacakları, katılsalar dahi bu yönde karar alıp almayacakların da şüpheli olduğu, bu nedenle mahkemece, alacaklının doğrudan kooperatif ortakları hakkında ortak sayısına düşen kısmı belli olan alacak miktarı için, icra takibi yapmasında hukuka aykırı bir yön olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının Kayseri 8.İcra Müdürlüğü"nün 2012/95 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 8.625,86 TL asıl alacak üzerinden devamına, İİK.nın 67/2. maddesi gereği asıl alacağın %40"ı oranında icra inkâr tazminatının da davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davacının, dava dışı kooperatiften olan ilama dayalı alacağından, davalı kooperatif ortağının payına düşen kısmının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Kooperatif borçlarından dolayı ortağın sorumluluğu anasözleşme ve Kooperatifler Kanunu ile sınırlıdır. Nitekim, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 28. maddesinde, "Anasözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mameleki ile sorumludur" hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenleme, kooperatiften alacaklı olan kişilerin kooperatif ortaklarının kişisel malvarlığına başvurma imkanını ortadan kaldırmıştır. Aksine düşünce kooperatiflerin kuruluş amaç ve mahiyetine aykırı düşer. Zira, kooperatifin borcundan dolayı ortak, ancak kooperatifin iflası veya diğer sebeplerle dağılması hallerine ilişkin anasözleşmede belirtilen kurallar dahilinde sorumlu tutulabilir. Anılan 28. maddede yer alan kuralın aksine bir düzenleme, anılan Kanun"un 29, 30, ve 31. madde hükümleri uyarınca anasözleşme ile getirilebilir. Aynı Kanun"un 33, 35, 36. maddelerinde özellikle kooperatifin iflası veya diğer sebeplerle dağılması hallerine ilişkin anılan kuralın istisnalarına yer verilmiştir. Davalı kooperatif anasözleşmesinin 20. maddesi "Her ortak, kooperatifin borçlarına karşı, taahhüt ettiği pay tutarı kadar sorumludur. Kooperatiften ilişkisi kesilen ortağın sorumluluğu, ayrıldığı tarihten itibaren iki yıl devam eder. Kooperatife giren her ortak, girişinden önce doğmuş olan kooperatif borçlarından dolayı diğer ortaklar gibi sorumlu olur.
Yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin sorumlulukları hakkındaki hükümler saklıdır" hükmünü, 21. maddesi “Ortaklar, taahhüt ve tediye ettikleri ortaklık payı bedelleri dışında, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak üzere genel kurulca kararlaştırılacak miktarlardaki, arsa, altyapı, inşaat ve benzeri gider taksitlerini ödemek zorundadırlar. Bu kararlarda anasözleşmenin 33’üncü maddesinin 2’nci fıkrasında gösterilen nisap aranır." hükmünü içermektedir. O halde anasözleşmede kooperatifin sorumluluğu başka türlü düzenlenmedikçe dış borçlar ancak kooperatif tüzel kişiliğinin malvarlığı ile ödenecek, bunun dışında kooperatif üyelerinin kişisel malvarlıklarından herhangi bir istek yapılamayacaktır. Kuşkusuz malvarlığına üyelerin yüklendiği sermaye payı dahildir. Ortakların sorumluluğu, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır. Sermaye borçlarını ödeyen ortakların gerek şirkete ve gerekse şirketin alacaklılarına karşı herhangi bir sorumlulukları bulumadığından, kişisel yönden takip ve dava olunamazlar. Kooperatif tasfiyeye girmişse, tasfiye kuruluna, iflas etmişse iflas idaresine başvurulması, gerektiğinde kayıt kabul davası açılması; terkin edilmişse ihyası sağlanıp, kooperatiften takip ya da dava yoluyla talepte bulunulması gerekir. Davacı, dava dışı kooperatife husumet yönelterek açtığı dava sonunda aldığı ilamı infaza koymuş ve kısmen tahsil etmiş, tahsil edemediği bölüm için bu davayı üyeye karşı açmıştır. Davalı kooperatifin anasözleşmesinin 21. maddesi ortakların kooperatife karşı sorumluluklarını düzenlemekte olup, kooperatiften alacaklı olanların kooperatif üyelerine doğrudan ve kişisel malvarlığına başvurma olanağı veren bir istisna hükmüne anasözleşmenin ne 20, ne de 21. madde hükmünde yer verilmemiştir. Bu madde hükümlerinde YHGK"nın 29.03.2006 tarih ve 12-32 E., 113 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, kooperatif ortaklarının sınırsız sorumluluğuna ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, davalı ortağın taahhüt ettiği ortaklık payını ödemediğine ilişkin davacının bir iddiada bulunmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
2-Bozma nedenine göre,davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.