Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/9071
Karar No: 2014/2843
Karar Tarihi: 20.02.2014

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/9071 Esas 2014/2843 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2013/9071 E.  ,  2014/2843 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bolu Aile Mahkemesi
    TARİHİ : 27/02/2013
    NUMARASI : 2011/172-2013/130

    M.. Ö.. ile N.. S.. ve M.. S.. aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair Bolu Aile Mahkemesi"nden verilen 27.09.2013 gün ve 172/130 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, dava dilekçesinde; davacı ile davalılardan N.."in 1997 yılında evlenip boşandıklarını, davacının evlilik tarihinden önceki birikimleri ile satın aldığı 30 adet altın bileziği faizlerin yükselmesi üzerine satarak H.. Bankası B.. Şubesinde davalı adına açılan banka hesabına yatırdığını, davalının adına açılan hesaptaki 17.479 TL"yi boşanma dava tarihinden önce diğer davalı olan babası M.. S.."a havale ettiğini açıklayarak 18.100 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar vekili, evlilik öncesi 30 adet bileziğinin bulunmadığını, davalıya düğün yapılmaması nedeniyle 10 adet bilezik takıldığını, davalı adına açılan hesabın davalıya takılan 10 adet bilezik, ilk evliliğinden kalan ziynetler ve tasarruflarından oluştuğunu bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davalı adına 07.03.2002 tarihinde açılan hesapta bulunan 17.479,99 TL"nin kişisel mal olduğu davacı ve davalı tarafından ispat edilemediğinden edinilmiş mal olarak kabulü ile, 19.12.2003 tarihinde davalı tarafından diğer davalı babasına havale edilen paranın karar tarihine en yakın tarihte ulaştığı değerin yarısı 27.030,89 TL olup isteğe bağlı kalınarak 18.100 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar 07.04.1997 tarihinde evlenmişler, 13.01.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 28.12.2010 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK"nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediğinden eşler arasında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM"nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 13.01.2010 tarihine kadar TMK"nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
    Davacı vekili 07.03.2002 tarihinde açılan banka hesabında bulunan ve 19.12.2003 tarihinde davalılardan M.. S.."a havale edilen paranın evlilik öncesi satın aldığı bileziklerin satımından elde edildiğini iddia etmişken, davalı bu paranın gerek ilk evliliğinde gerekse de davacı ile evliliğinde kendisine takılan altınlar ve kendi tasarrufları ile açıldığını savunmuş, böylece her iki tarafta kişisel mal iddiasında bulunmuştur. 4721 sayılı TMK"nun 6. maddesi genel bir ilke olarak Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğunu öngörmüşken, aynı yasanın 222/3. maddesi mal rejimine ilişkin olarak bir eşin bütün mallarının aksi ispat edilmedikçe edinilmiş mal sayılacağını özel olarak düzenlemiştir. Anılan yasa hükümleri uyarınca kişisel mal iddiasında bulunan tarafların bu iddialarını ispatlaması gereklidir.
    Davalı kadın, davacı koca hakkında Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 2003/ 4516 sayılı hazırlık soruşturmasında, müşteki sıfatıyla Cumhuriyet Savcısına vermiş olduğu 15.12.2003 tarihli ifadesinde ""... ikimizin ortak parası olan 18.000 TL"yi benim adıma bankaya yatırmıştık..."" şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı ise iddiasının ispatı bakımından tanık deliline dayanmış, dinlenen tanıklar görgüye dayalı olarak herhangi bir beyanda bulunmazken davacıdan duyduklarını bildirmişlerdir. Davalının cumhuriyet savcısı huzurundaki beyanları ve davacı tanıklarının davacıdan duyduklarını beyan etmiş olmaları karşısında her iki tarafında iddialarını ispatladıkları kabul edilemez. Bu bakımdan mahkemece tarafların kişisel mal iddiasına değer verilmeden hesapta bulunan paranın hesabın açıldığı 07.03.2002 tarihe göre edinilmiş mal olarak kabulü ile davacının isteğinin katılma alacağı olarak değerlendirilmesi doğrudur. Katılma alacağı istekli davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması gerekir.
    Mahkemece, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Kişisel mal iddiası ispatlanmadığından hesabın açılış tarihine göre edinilmiş mal niteliğinde olan diğer eşin katılma alacağını azaltmak amacıyla mal rejimi devam ederken diğer davalıya devredilen paranın yarısı üzerinde TMK"nun 236. maddesi uyarınca davacının katılma alacağının varlığı doğrudur. Ancak geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesini amaçlayan denkleştirici adalet ilkesi gereğince paranın bilirkişi tarafından incelemenin yapıldığı 25.03.2011 tarihinde ulaştığı değer dikkate alınarak davacının katılma alacağının 27.030,89 TL olarak kabulü doğru değildir. Davalı tarafından 19.12.2003 tarihinde diğer davalı M.. S.."a havale edilen mal varlığı para olup, bu paranın başka türlü değerlendirildiği iddiası da bulunmadığı nazara alınarak her iki tarafında mağduriyetine neden olmamak ve hakkaniyet gereğince, paranın ekonomik getirisinin faiz olduğu da göz ardı edilmeden 19.12.2003 tarihinde 17.479,99 TL olarak davalı Nurten tarafından diğer davalı Mehmet"e havale edilen paranın bu tarihten karar tarihine en yakın tarihe kadar ki yasal faiziyle ulaşacağı miktarın bu konuda uzman bir bankacı bilirkişi vasıtası ile belirlenerek bu miktarın yarısına katılma alacağı olarak karar vermek gerekirken somut olayda uygulanması mümkün olmayan bir hesap yöntemi ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Öte yandan dava mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin olup davalı M.. S.. davalı eş olan Nurten"in babası olmakla beraber taraflara ve davaya göre üçüncü kişi durumundadır. TMK"nun 229. maddesi uyarınca, "eklenecek değerler" bakımından maddede öngörülen koşullar altında yapılan karşılıksız kazandırmaların olması ve diğer eşin katılma alacağını azatmak kastıyla yapılmış devirlerin bulunması, öte yandan bunların yanında TMK"nun 241. maddesine göre "Tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, katılma alacağını karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir. Görüldüğü gibi üçüncü kişinin sorumluluğu TMK"nun 241. maddesinde, sınırlı olarak açık bir biçimde belirlenmiştir. Bu bakımdan davalı-üçüncü kişi baba M.. diğer davalı eş ile birlikte katılma alacağından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulamaz. O halde, davalı- üçüncü kişi baba Mehmet yönünden davanın reddi yerine kabulü usul ve kanuna aykırıdır. Bundan ayrı katılma alacağına ilişkin dava da TMK"nun 239/ son maddesine aykırı olarak tasfiye tarihi olan karar tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi yerine dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de doğru değildir.
    Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca Yerel Mahkeme hükmünün BOZULMASINA, HUMK"nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 20.02.2014 tarihinde oybiriliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi