Esas No: 2014/2202
Karar No: 2014/2839
Karar Tarihi: 20.02.2014
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2014/2202 Esas 2014/2839 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Alucra Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/10/2012
NUMARASI : 2010/83-2012/227
N.. O.. ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Alucra Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 12.10.2012 gün ve 83/227 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, dava konusu 105 ada parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün babasından kendisine intikal ettiği ve eklemeli olarak 50-60 yıldır zilyetliğinde bulunduğu halde kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak, nizalı taşınmazda zilyetliğinde bulunan bölüme ait tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 105 ada parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile; teknik bilirkişinin 14.06.2012 tarihli raporunda A harfi ile gösterilen 641,16 m2"lik bölümün dava konusu taşınmazdan ayrılarak son parsel numarası ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından dilekçesinde yazılı nedenlerle temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; Mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; dava konusu 105 ada parsel sayılı taşınmaz, 14.12.2008 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 84.315,38 m2 olarak "ham toprak" niteliğiyle, belgesizden, Hazine adına tespit görmüş ve tespitin itirazsız olarak kesinleşmesiyle 24.02.2009 tarihinde tapuya tescil edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın niza konusu bölümünde, davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. 06.06.2012 tarihinde yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişi Ş.. D.. ve davacı tanığı O.. O.., çekişmeli bölümün 50 yılı aşkın süredir davacının babasının zilyetliğinde olduğunu belirtmekle birlikte, zilyetliğin nasıl sürdürüldüğünü açıklamamışlardır. Diğer davacı tanığı A.. O.. ise, davacının babasının bu yerde hayvanlarını barındırdığını ve tuzladığını beyan etmiştir. Keşfe katılan inşaat bilirkişisi 05.07.2012 tarihli raporunda ise, dava konusu bölümde bulunan evin yeni yapı niteliğinde olduğunu açıklamıştır. Hal böyle olunca, davacının babasının uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümünde ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığı, davacı tarafından yapılan evin ise yeni yapı niteliğinde bulunduğu, bu şekilde davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Öte yandan Dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre, bir taşınmazda hayvan barındırmak, arada tuzlamak ya da ev-garaj, ağıl ahır, samanlık gibi yapı yapmak ekonomik anlamda zilyetlik kabul edilmemektedir.
Hal böyle olunca, davacının davasının reddine karar vermek gerekirken maddi olay, hukuki niteleme ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere kabul kararı verilmesi isabetsizdir.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.