10. Hukuk Dairesi 2016/17801 E. , 2017/7547 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme,bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Kurumca, 10.09.1984 - 10.10.1984, 22.09.1986 - 02.12.1986, 16.09.1989 - 31.12.1990, 29.04.1994 - 02.06.1997 tarihleri arasında 4 yıl 7 ay 28 gün 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı kabul edilen ve 10.09.1984 - 10.10.1984, 22.09.1986 - 02.12.1986, 16.09.1989 - 31.12.1990 tarihleri arasında ekmek fırını, 29.04.1994-02.06.1997 tarihleri arasında kahvehane işletmeciliği faaliyetinden vergi kaydı, 13.09.1989 - 15.03.1999 tarihleri arasında Fırıncılar Odası"nda, 29.04.1994 - 01.09.1997 tarihleri arasında Kahveciler Odası"nda kaydı, 10.10.1984 - 30.04.1999 arasında sicil kaydı olan ve ilk 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık tescili 10.03.1985 tarihinde 10.09.1984 tarihi itibari ile yapılan davacı, 11 yıl 11 ay 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tespitini istemiş, Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davacı vekilinin beyan dilekçesi dosya kapsamındaki delillere dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı Kanun"un 24"üncü maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Kanun Bağ-Kur"lu olabilme yönünden, söz konusu 24"üncü maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını
kabul etmiştir. Nihayet, 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı Kanun, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlemiştir
Davacının, 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kaydının yapıldığı tarihte yukarıda açıklanan 2654 sayılı Kanun ile getirilmiş şekli yürürlüktedir ve sigortalılık niteliğinin varlığı sorunu da, anılan düzenleme doğrultusunda çözümlenmelidir. Belirtmek gerekirse anılan düzenlemenin açıkça değindiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgusunun varlığı zorunlu ve asli unsur olup, vergi dairesine ve meslek kuruluşuna kayıtlı olmak; anılan çalışmayı doğrulayan bir şekil şartından ibaret olduğu cihetle aksinin kanıtlanması olanaklıdır. Diğer bir anlatımla, bu gibilerin mesleki faaliyetlerine son verdiklerinin kanıtlanması halinde, artık somut bir çalışmaya dayanmayan, soyut ve sadece evrak üzerindeki oda ve vergi kaydına itibar edilerek kişiyi sigortalı saymak, Kanunun amacına aykırı olacağı açıktır.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, Mahkemece, davacı vekilinin sunduğu beyan dilekçesi doğrultusunda Bağ-Kur sigortalılığının tespiti yönünde karar isabetsiz olup, 10.09.1984 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilen davacının 22.08.1994, 10.10.1994 ve 22.01.1996 tarihlerinde yaptığı prim ödemelerinin icraen yapıldığı anlaşılmakta olup davalı Kurumdan icraen yapılan prim ödemlerinin hangi döneme ilişkin olduğu sorularak, buna ilişkin kayıtlar kurumdan celp edilerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.10.2001 gün ve 2001/671-685 sayılı kararında açıkça belirtildiği gibi icraen primlerin tahsil edildiği dönemler yönünden davacının Bağ-Kur sigortalılığının geçerliliğinin kabul edilerek önceki bozma ilamıda gözetilerek varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 02.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.