8. Hukuk Dairesi 2013/7814 E. , 2014/2836 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/01/2013
NUMARASI : 2012/243-2013/20
Asıl dosya davacısı Y.. D.. ve birleşen dosya davacısı R.. D.. ile Ö.. D.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 28.01.2013 gün ve 243/20 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi asıl dosya davacısı Y.. D.. ile birleşen dosya davacısı R.. D.. taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, 01.04.2011 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davalıların murisi ile davacının murisi İ.. D.. arasında Edirne 4. Noterliği"nde 29.07.1996 tarihinde 09796 yevmiye numaralı resen düzenleme şeklinde miras taksim sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeye göre öncesi tapulu olan ve kadastro görmekle 120 ada nolu parsel olarak tespit ve tescil edilen taşınmazın tamamı davacının babası İ.. D.. ile amcası İ.. D.."e eşit paylarla verildiği, davalıların bu taşınmazda herhangi bir hisselerinin kalmadığı buna rağmen davalılardan Ö.. D.."in Lalepaşa Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2010/107 Esasında kayıtlı ortaklığın giderilmesi davasını açtığını ve o davanın halen derdest olduğunu, söz konusu noterlikte düzenlenen miras taksim sözleşmesi gereğince 120 ada 9 nolu parselin tapu kaydının iptali ile ½ hissesinin davacının babası İ.. D.. en adına bu mümkün olmassa, mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleştirilen davanın davacısı R.. D.. eldeki davanın davalıları aleyhine aynı hukuki sebebe tutunarak aynı taşınmazda ilgili olarak babası İ.. D.."in pay oranında iptal ve tescil talep etmiştir. Söz konusu dava dosyası eldeki dosya ile birleştirilmiştir.
Davalı vekili, 20.7.2011 havale tarihli dilekçede özetle; öncelikle zamanaşımının söz konusu olduğunu, ayrıca taksimin murisler tarafından yapıldığını, kadastro geçtiğinde taksim sözleşmesini imzalayanların sağ olduğunu ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dayanılan miras taksim sözleşmesinin 18 numaralı bendinde yer alan tapu kaydı kapsamında kalan bölümün tüm mirasçıların katılımıyla düzenlenen sözleşme gereği İ.. D.. ve İ.. D.."e verildiği ileri sürülmüş ise de; miras taksim sözleşmesinde belirtilen tapu kaydının kadastro çalışmalarında revizyon görmediği, dava konusu edilen taşınmazın senetsizden tespit ve tescil edildiği, miras taksim sözleşmesinin kadastrodan önce yapıldığı, dolayısıyla miras taksim sözleşmesine konu olan tapunun dava konusu parsele ait olduğunun açık olmadığı, dava konusu taşınmazın 14.11.1996 tarihinde kadastro tespitinin kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12. maddesinde belirtilen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçeleriyle asıl davanın ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, süresi içerisinde asıl davacı ve birleştirilen davanın davacısı tarafından aynı dilekçe ile bozma istekli olarak temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; 120 ada nolu parsele ilişkin kadastro tutanağının onaylı fotokopisi getirilmiştir. Tarla niteliğiyle, 52472,35 m2 olarak, senetsizden, 1937 tarih ve tahrir nolu vergi kaydı esas alınarak 22.08.1995 tarihinde paylı mülkiyet üzere E.. M.. ve dokuz arkadaşı adına tespit görmüş itirazsız olarak 14.11.1996 tarihinde kesinleşmiştir. Edirne 4. Noterliği"nde düzenlenen 29 Temmuz 1996 tarih ve yevmiye numaralı düzenleme şeklinde miras taksim sözleşmesi onaylı fotokopisi getirilmiştir. Davacıların dava dilekçesinde sözünü ettikleri ve miras taksim sözleşmesinde bahsedilen 20.03.1996 tarih ve sıra nolu tapu kaydı onaylı fotokopisi dosya içerisindedir. Veraset belgeleri, fotokopileri dosya kapsamındadır. Açıklanan olgular mahkemenin ve tarafların bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık kadastro öncesi noterlikte düzenlenen 29 Temmuz 1996 tarihli düzenleme şeklindeki miras taksim sözleşmesine konu olan ve kadastro çalışmalarında hiçbir parsele revizyon görmediği anlaşılan 20.03.1996 tarih 18 numaralı tapu kaydının dava konusu 120 ada nolu parsele ait olup olmadığı ve hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinde toplanmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, 120 ada nolu parselin tespiti 22.08.1995 tarihinde yapılmıştır. Kesinleşmesi ise 14.11.1996"dır. Taksim sözleşmesi ise, kadastro tespitinin yapılmasından sonra, ancak kesinleşmesinden öncedir. Eş anlatımla miras taksim sözleşmesi 29 Temmuz 1996 tarihlidir. Bu durumda davacıların iddiası tespit öncesi sebebe değil, tespit sonrası nedene dayalıdır. Tespit sonrası nedenler için hak düşürücü süreden bahsetmekte olanaklı değildir. Yerel Mahkeme hakiminin buna ilişkin görüşü yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına, kanunun metnine ve ruhuna aykırıdır. Öte yandan, çekişmeli taşınmazın olduğu yerde yerel bilirkişiler taraf tanıkları ve işin uzmanı teknik bilirkişiler huzuruyla keşif yapılmamıştır. Bir başka anlatımla miras taksim sözleşmesinde ve dava dilekçesinde değinilen tapu kaydı kadastro sırasında revizyon görmemiş ise, delil durumuna düşeceği izahtan varestedir.
Hal böyle olunca Mahkemece yapılacak iş; taraflara süre verilerek çekişmeli taşınmazın başında Kaymakamlık aracılıyla belirlenen yaşlı ve tarafsız mali bilirkişiler huzuruyla ve taraf tanıkları da hazır edilerek keşif yapılması, miras taksim sözleşmesinde değinilen ve dava dilekçesinde özgülenen delil durumuna düşen tapu kaydının tüm sınırları itibariyle varsa haritası da uygulanarak zemine uygulanması, davaya konu edilen 120 ada nolu parsele uyup uymadığının net bir biçimde belirlenmeye çalışılması, varsa komşu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının getirtilerek dava konusu taşınmaz yönünde kim ve neyi okuduğunun açıklığa kavuşturulması, taraf tanıklarından zilyetlik konusunda kapsamlı bilgiler alınması, söz konusu parsele uygulanan vergi kaydının mercinden getirtilerek yöntemine uygun olarak uygulanması, tüm bu uygulamaların keşfi izlemeye, infazı sağlamaya elverişli tapu fen memuru yetki ve yeteneğine haiz uzman bilirkişiye düzenlettirilecek ölçekli kroki ve rapora yansıttırılması, böylece miras taksim sözleşmesine konu olan tapu kaydının nizalı parsele uyduğunun belirlenmesi halinde davacıların talepleri göz önünde bulundurularak kabul kararı verilmesi aksi halde kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelemede hataya ve delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.
Temyiz itirazları bu nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılar Yaşar ve Recep"e ayrı ayrı iadesine 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.