Esas No: 2014/6311
Karar No: 2014/6880
Karar Tarihi: 03.11.2014
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/6311 Esas 2014/6880 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/02/2013
NUMARASI : 2010/491-2013/77
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, bedeli paylaşıma konu taşınmazlar üzerine müvekkilince Antalya 3. İcra Müdürlüğü"nün 2001/1245, 2001/1242 ve 2001/1243 Esas sayılı dosyalarında konan hacizlerin kesinleşme tarihlerinin, davalı T. Halk Bankası"nın Antalya 1. İcra Müdürlüğü"nün 2000/8521, 2000/8522 ve 2000/8523 Esas sayılı dosyalarında konan hacizlerin kesinleşme tarihlerinden önce olduğunu, davalı T. Halk Bankası"nın haricen ve takip dosyasında yaptığı tahsilatların düşülmediğini, davalı Ü... Vergi Dairesi"nin haczinin kesin olmadığını ve 6183 sayılı Yasa"nın 21. maddesine göre ihtiyati haczin, hacze iştirak hakkı vermediğini, davalı tarafın gerçekte alacaklı olduğunu ispatlamasının gerektiğini ileri sürerek, Antalya 3. İcra Müdürlüğü"nün 2001/1245 Esas sayılı dosyasında düzenlenen 12.06.2006 tarihli sıra cetvelinin müvekkili banka yönünden iptali ile davalılara ayrılan alacak tutarlarının tamamının müvekkili bankaya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı T. Halk Bankası A.Ş. vekili, alacağın ilama dayandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Vergi Dairesi Müdürlüğü vekili, Antalya 2. İcra Mahkemesi’nin 2007/162 E. sayılı dosyasında müvekkili lehine karar verildiğini, borçlunun şahsi vergi borçları ve yöneticisi olduğu Eymen Menkul Değerler A.Ş."nin vergi borçları nedeniyle 26.12.2000 tarih ve 42925 sayılı yazıları ile haciz konulduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin, 24.03.2010 tarih ve 2009/12659 Esas, 2010/3286 Karar sayılı ilamıyla, İcra Mahkemesi"ne davalı Üçkapılar Vergi Dairesi’nce yapılan şikâyetin kabul edildiği, ancak şikayetin tarafları ile bu davanın tarafları kısmen farklı olduğundan, şikayetin sonuçları üzerinde durulup tartışılmadan vergi dairesinin cetvel dışında bırakılmasının doğru olmadığı, vergi dairesinin, hem bedeli paylaşıma konu taşınmazın maliki durumundaki B. E. ve hem de bu şahsın ortağı olduğu E.. Döviz A.Ş."nden alacaklı bulunduğu anlaşıldığından, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun"un mükerrer 35 ve VUK’un 10. maddeleri üzerinde durulmadan hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu belirtilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, dosya kapsamı ve benimsenen ek bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne, davalı A.. M.."nün 3830036726 vergi
numaralı B. E. şahsi vergi borcu sebebi ile alacağının 1. sırada, davacı Yapı Kredi Bankası A.Ş."nin Antalya 3. İcra Müdürlüğü"nün 2001/1245 Esas sayılı dosyasına konu alacağın 2. sırada, Yapı Kredi Bankası A.Ş."ye ait Antalya 3. İcra Müdürlüğü"nün 2001/1242 ve 2001/1243 Esas sayılı dosyalarına konu alacakların 3 ve 4. sırada, davalı T. Halk Bankası A.Ş."ye ait 1. İcra Müdürlüğü"nün 2000/8521, 2000/8522 ve 2000/8523 Esas sayılı dosyalarına konu alacaklarının 5, 6 ve 7. sırada yer almalarına, 1. sıradaki alacak tamamen ödendikten sonra kalan meblağın, sıra cetvelinin 2, 3, 4, 5, 6 ve 7. sıralarında icra dosyalarına konu alacaklarına garamaten paylaştırılmasına, sıra cetvelindeki Antalya Defterdarlığı"na ait vergi alacağı tutarının 1.536.424,60 TL olarak, 1. İcra Müdürlüğü"nün 2000/8522 Esasına kayıtlı takibe konu alacak tutarının 97.868.975,83 TL olarak, 1. İcra Müdürlüğü"nün 2000/8523 Esasına kayıtlı takibe konu alacak tutarının 126.467.041,21 TL olarak, 1. İcra Müdürlüğü"nün 2000/8521 Esasına kayıtlı takibe konu alacak tutarının 11.872.515,91 TL olarak düzeltilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"un "Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu" başlıklı Mükerrer 35 maddesi hükmünde, tüzel kişilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği, 213 sayılı VUK"un 10. maddenin 1. fıkrasında tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin temsilcileri tarafından yerine getirileceği ve 3505 sayılı Yasa ile değişik 2. fıkrasında ise, ilk fıkrada yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınmayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı düzenlenmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"a 4108 sayılı Kanun"un 11. maddesiyle eklenen mükerrer 35. maddenin gerekçesinde "213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 10. maddesiyle, tüzel kişilerin varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların tüzel kişiliğin kanuni temsilcilerinden takip ve tahsili cihetine gidilmekte olduğu, ancak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen fiyat farkı, kur farkı, haksız yere alınan ihracatta vergi iadesi, kaynak kullanımını destekleme primi gibi bazı amme alacaklarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsili imkânı bulunmadığından, Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen bu tür alacakların takibinde genel hükümlere başvurulması uzun zaman alacağı gibi, bu hükümlerin uygulanması idareye pratik bir fayda da sağlamayacaktır. Bu itibarla amme borçlusunun malvarlığından alınamayan bu tür alacakların kanuni temsilcilerinin, teşekkülü idare edenlerin veya yabancı şahıs ve kurum mümessillerinin malvarlığından 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsilini temin etmek ve Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi ve buna bağlı alacaklarda sorumlu olan bu şahısların diğer amme alacaklarının ödenmesinden de sorumlu sorumlu olmalarını sağlamak amacıyla 6183 sayılı Kanun"a mükerrer 35. madde eklenmiştir." açıklaması yer almaktadır.
Buna göre, amme alacağının, anonim şirket şeklinde örgütlenmiş tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilmemesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde tüzel kişiliğin kanuni temsilcisi konumundaki yönetim kurulu üyelerinin şahsi malvarlıklarından takip ve tahsili cihetine gidilmeden önce, şirket esas sözleşmesinin ve ticaret sicili kayıtlarının tetkik olunması, temsil salahiyetinin 6762 sayılı TTK"nın 319. maddesi uyarınca aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan murahhas bir veya birkaç üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere bırakılmış olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Yapılacak tespit sonucunda; şirketi temsil salahiyetinin murahhas üye veya üyeler ile müdür olarak üçüncü kişilere bırakıldığının anlaşılması halinde amme alacağının bunlardan takip ve tahsiline gidilmesi, bu durumda diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında işlem yapılmaması icap etmektedir.
Şirket esas sözleşmesinde 6762 sayılı Kanun"un 319. maddesi uyarınca görevlendirmeye ilişkin herhangi bir kayıt bulunmaması halinde, aynı Kanun"un 317. maddesi uyarınca yönetim kurulundan oluşan kanuni temsilci ya da temsilciler tespit edildikten sonra, yönetimde bulunan tüm üyelerin müşterek ve müteselsil sorumlulukları dikkate alınarak haklarında 6183 sayılı Kanun"un mükerrer 35. maddesi uyarınca işlem yapılmalıdır.
Öte yandan, 04.06.2008 tarihli ve 5766 sayılı Kanun"un 4. maddesi ile 6183 sayılı Kanun"un mükerrer 35. maddesine eklenen beşinci fıkrada "Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulur." hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükme göre, anonim şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda farklı kişilerin kanuni temsilci olması halinde, söz konusu kişiler, amme alacağından müteselsilen sorumlu tutularak, Kanunun mükerrer 35. maddesinin birinci fıkrası uyarınca takip edilecektir.
Bir başka deyişle, vergi borcunun doğduğu dönemde yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan pay sahibi, yönetim kurulu üyeliğinden ayrılmış olsa dahi, o vergi borcundan dolayı şahsi mal varlığı ile sorumlu tutulacaktır. Yine, vergi borcunun doğduğu tarihte yönetim kurulu üyesi olmayan, ancak sonradan seçilen yönetim kurulu üyesi de, kendinden önceki vergi borcundan dolayı bütün şahsi mal varlığı ile sorumlu olacaktır. Bu yönüyle, anonim şirket yönetim kurulu üyesi olacak kişilerin, şirketin eski amme borçlarının ödenmiş olup olmadığını da kontrol etmesi zarureti ortaya çıkmaktadır. Aksi takdirde, önceki dönemlerden gelen amme borçlarından dolayı hiçbir kusurları olmadığı halde bütün mal varlığı ile sorumlu olacaktır. Anonim şirket yöneticilerinin kamu borçlarından sorumluluğu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun"un mükerrer 35. maddeleri ile VUK"nın 10. maddelerinde düzenlenmiştir. Vergi dairesinin, borçlu şirketin yöneticilerinin sorumluluğuna gidebilmesi için, borçlu şirket hakkında takip yapmış olması, şirketin aciz halinde olması ve alacağın şirket malvarlığından tahsilinin mümkün olmadığının belirlenmesi ve bundan sonra, şirket yöneticileri hakkında 6183 sayılı Yasa"nın 54. maddesi uyarınca takip yapılarak, yöneticilerin malvarlığına haciz uygulaması gerekir. Tahsil imkansızlığının tespitinde 6183 sayılı Yasa"nın 75. maddesine göre düzenlenen kat"i veya muvafakat aciz vesikası yeterli kabul edilmelidir.
Bozma sonrası alınan ek bilirkişi raporunda 3830036726 vergi numaralı Bülent Eyilik hakkında üç adet 24.01.2001 ve bir adet 09.07.2002 tarihli haciz varakaları bulunduğu, adı geçenin doğrudan vergi borçlusu olduğu belirtilerek, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun"un mükerrer 35 ve VUK’un 10. maddeleri incelenmeksizin haciz uygulanabileceği açıklanmış, bu rapor uyulmasına karar verilen bozma ilamına aykırı olmasına rağmen, hükme esas alınmıştır. Aynı bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 13.04.2009 tarihli raporda, haczin şirket haczi olduğu belirtilmiş olup, bilirkişi ve mahkeme tarafından bu çelişkinin nasıl aşıldığı denetime elverişli bir şekilde tartışılmamıştır. Dairemizin 31.03.2014 tarihli geri çevirme kararıyla ilgili taşınmazların tedavüllü tapu kayıtları istenmesine rağmen, yeni tarihli malikleri gösteren tapu kaydı gönderildiğinden haciz varakaları doğrultusunda B. E. vergi borcu nedeniyle tapu kaydına haciz konulup konulmadığı da anlaşılamamıştır.
Öte yandan, 02.05.2008 tarihli bilirkişi heyeti raporunda E... Döviz A.Ş."nin vergi borcunun 1.536.424,60 TL olduğu bildirilmiş olup, mahkemece, bu miktarın, borçlu B. E. şahsi borcu olduğunun kabulü ile davalı Vergi Dairesi"nin alacağının bu miktar olduğuna karar verilmesi suretiyle çelişkiye düşülmüştür.
Bu durumda, mahkemece, vergi borcu bulunan dava dışı E... Döviz A.Ş."nin ticaret sicil kayıtları ve esas sözleşmesi getirtilerek bedeli paylaşıma konu taşınmazın maliki B..E. anılan şirketin kanuni temsilcisi olup olmadığının tespiti, bu şahsın şirketin kanuni temsilcisi olduğunun belirlenmesi halinde davalı vergi dairesine ait işlem dosyası incelenerek, Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun"un mükerrer 35 ve VUK’un 10. maddelerindeki koşulların oluşup, oluşmadığının yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yapılacak araştırma ile belirlenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, uyulmasına karar verilen Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeden eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Öte yandan, aynı sıra cetveline yönelik, Maliye Hazinesi tarafından T.Halk Bankası hasım gösterilerek, yapılan şikayetle ilgili Antalya 2. İcra Hukuk Mahkemesi"nin 2007/162 Esas, 2007/1077 Karar sayısına kayıtlı dosyada, sıra cetvelinin iptali ile, 1. sırada alacaklı Antalya Defterdarlığı"na ait vergi alacağı tamamen ödenip, kalan miktarın sıra cetvelindeki 2, 3 ve 4. sıradaki icra dosyalarına garameten paylaştırılmasına dair hükmün, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin 07.07.2008 tarih ve 350 Esas, 7491 Karar sayılı ilamıyla, 30.07.2003 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4949 sayılı Yasa ile değişik İİK’nın 268. maddesinin uygulanmasının, anılan Yasa"nın yürürlük tarihinden sonraki ihtiyati haciz kararları için uygulanabileceğine göre, davalı banka vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine karar verilerek onandığı anlaşılmıştır. Mahkemece, anılan onama ilamındaki davalı banka alacağı yönünden İİK"nın 268. maddesi kapsamında varılan sonucun, uyulmasına karar verilen Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin bozma ilamında belirtilmesine rağmen bu uyuşmazlıkta dikkate alınmaması doğru olmamıştır.
2- Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer, davalı A.. M.. vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
3-Kabule göre; sıra cetveline yönelik şikayetlerde İcra Mahkemesi, önüne gelen şikayetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirtmesi, diğer anlatımla, alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, hukuka uygun olmayan kısımları göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne talimat vermesi (İİK"nın m.17/I) gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekir.
Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında ise, kıyasen uygulanması gereken İİK"nın 235/3. maddesi uyarınca sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekir. Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hüküm, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğurur ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulmalıdır.
Haciz konusu bir malın satış tutarı kural olarak, İİK"nın 138. madde hükmü uyarıca haciz tarihindeki alacakla bu alacağa satışa kadar işleyen faiz miktarının toplamını karşılar. Bir diğer anlatımla, haciz tarihinden sonra oluşan alacaklar, önceki hacizden yararlanamaz.
Somut olayda, satış tarihi itibariyle davalı T.Halk Bankası"nın alacağının fer"ileriyle birlikte ulaştığı miktarın hesaplanması ve davalı A.. M.."nün alacağı yönünden şirket ve temsilcisinin 6183 sayılı Kanun"un mükerrer 35. ve VUK"nın 10. maddesi uyarınca borcuyla ilgili araştırma yapılması, İİK"nın 138. maddesi doğrultusunda takip işlemlerine yönelik, bir başka deyişle, sıraya yönelik bir araştırma ve inceleme olup, mahkemece, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirtmesi, diğer anlatımla, alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, hukuka uygun olmayan kısımları göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne talimat vermesi (İİK"nın m.17/I) gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında HMK"nın 297/2. maddesi gereğince gerekçeye ait bir söz tekraredilmeksizin sadece sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması özel olarak İİK"nın 17/1. maddesine, genel olarak ta HMK"nın 297/2. maddesine aykırı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı T. Halk Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı ve bu davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer, davalı A.. M.. vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz eden davacı ve davalı T. Halk Bankası A.Ş."ye iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.