20. Hukuk Dairesi 2016/12473 E. , 2019/1961 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 21/01/2016 tarihli dava dilekçesinde, ... köyü 140 ada 23 parsel sayılı taşınmaz, senetsizden bahçe niteliğinde davalı adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın öncesinin orman olduğunu, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden bulunduğunu, ayrıca özel mülkiyete konu olamayacağını ve zilyetlikle mülk edinme koşulları gerçekleşmediğini ileri sürerek tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda dava konusu ... ili, Merkez ilçesi, ...köyü 140 ada 23 parsel sayılı taşınmazın orman sayılmayan sahalardan olduğu anlaşılmakla davanın reddine ve tespit gibi tesciline karar verilmiş, davacı Hazine tarafından hüküm temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
Taşınmazın bulunduğu yörede ilk tesis kadastrosu 1983 yılında 766 sayılı Kanun hükümlerince, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi ile yenileme çalışması ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun Ek 5. maddesi gereği orman kadastro çalışmaları yapılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 8. maddesi gereği yapılan kadastro çalışmalarında süresinde dava açılmıştır.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı gerekçesiyle davacının reddi ile tespit gibi tesciline karar verilmiş ise de taşınmazın en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki durumu ile tespit tarihinden 20 yıl öncesine ait hava fotoğraflarındaki durumu incelenerek taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup olmadığı ve davacı yararına zilyetlikle kazanma koşulları oluşup oluşmadığı belirlenmemiş, çekişmeli taşınmazın sınırında bulunan yoldan kazanılıp kazanılmadığı ve bu yolun kadim yol, kapanmış yol veya çıkmaz yol olup olmadığı araştırılmamıştır. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
O halde, mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1990-1995 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip,
onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, 07/06/2016 tarihli fen bilirkişi raporunda belirtilen ve (A) harfi ile gösterilen 37,10 m²"lik alanın çekişmeli taşınmazın sınırında bulunan yoldan kazanılıp kazanılmadığı, yoldan kazanılmış ise bu yolun kadim yol, kapanmış yol veya çıkmaz yol olup olmadığı belirlenmeli, söz konusu yolun kadim yol veya çıkmaz yol ise bu tür yerlerin 3402 sayılı Kanununun 16. maddesine göre zilyetlikle kazanılması mümkün olmadığı gözetilmeli ve bu bölümün parselden ifraz edilerek paftasında yol olarak gösterilmesine karar verilmeli, şayet bu yol terk edilmek suretiyle kapanmış yol halini almış ise bu bölüm yönünden de yukarıda açıklandığı şekilde zilyetlikle kazanma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 20/03/2019 günü oy birliği ile karar verildi.