Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/899
Karar No: 2021/503
Karar Tarihi: 08.02.2021

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/899 Esas 2021/503 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2020/899 E.  ,  2021/503 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 13/05/2013 gününde verilen dilekçe ile genel muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 20/01/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, 6098 sayılı TBK’nın 19. (mülga 818 sayılı BK’nın 18.) maddesi uyarınca muvazaa nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili; müvekkilinin davalılardan Özden ile 13/02/2012 tarihinde boşanmalarına karar verildiğini, davalı ...’in boşanma davasını açmadan önce evlilik birliği içinde edindikleri davaya konu taşınmazdaki ½ hissesini muvazaalı olarak 28/12/2009 tarihinde kardeşi olan diğer davalı ...’e devrettiğini, davalı ... aleyhine katılma ve katkı payı alacağı için Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesinin 2013/622 esas sayılı dosyasında açtığı davada hükmedilecek alacağını tahsil edebilmek için eldeki davayı ikame ettiğini belirterek, davaya konu taşınmazın davalı ... adına olan ½ hissesinin tapusunun iptali ile diğer davalı ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ...; davacının boşanma davasında hiçbir talebi olmadığına dair beyanda bulunduğunu, vazgeçtiği bir hakkı davaya konu yapmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davaya konu taşınmazdaki hissesini davacının borçları yüzünden ve hisseli yeri kimsenin almak istememesi nedeniyle kız kardeşine sattığını, satış bedelini davacıya verdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ...; davaya konu yazlığı 1999 yılında kardeşi ile birlikte yarı yarıya hisseli olarak satın aldıklarını, hisseli yeri kimsenin almak istememesi nedeniyle davacının bilgisi dahilinde kendisinin satın aldığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece; katkı payı alacağı için Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesinin 2013/622 esas sayılı dosyasında açtığı davanın reddine karar verilmesi nedeniyle davacının davaya konu taşınmazın tapusunun iptalini istemekte hukuki yararının kalmadığı, ancak bu kararın kesinleşmemesi nedeniyle davanın esası hakkında inceleme yapıldığı, davacının boşanma davasında nafaka, tazminat, yargılama gideri, mal rejiminden kaynaklanan alacak talebi olmadığı yönündeki beyanı doğrultusunda Büyükçekmece 2. Aile Mahkemesinin 2011/1110 esas sayılı boşanma davasında tarafların boşanmalarına karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği, boşanma davasında mal rejimine ilişkin haklardan feragat edilmesinin mahkeme içi ikrar olarak değerlendirildiği ve feragat edilen bu hakka dayanılarak dava açmanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Dava TBK’nın 19. maddesine dayalı muvazaalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratılanlar, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü, danışıklı olan bir hukuki işlem haksız eylem niteliğindedir. Muvazaalı muamele (danışıklı işlem) ile hakkın zarar gördüğünün benimsenebilmesi için danışıklı işlemde bulunandan bir alacağın olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı işlemin yapılması gerekir. Satışın danışıklı olduğu kanıtlanırsa davacı, satışa konu edilen maldan alacağını almak için yararlanabilecektir. Davacının bu davadaki amacı, katılma alacağı davasındaki alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olduğunu ileri sürdüğü işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır.
    Öte yandan medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarın da karar verilene kadar sürmesi gerekir. TBK’nın 19. maddesine göre dava açılabilmesi için davacının kesinleşmiş bir alacağının varlığı ön koşul değildir. Ancak davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olması için davalıdan bir alacağının olması gereklidir.
    Somut olayda; davalı ... tarafından davacı ...’e karşı 18/01/2010 tarihinde açılan boşanma davasının ilk celsesinde taraflar karşılıklı olarak boşanmak istedikleri ve birbirlerinden nafaka, tazminat, mal rejiminden kaynaklanan hak talep etmedikleri yönünde beyanda bulunmuşlar, ancak Eftalettin’in bir sonraki celse feragat yönündeki önceki beyanını geri alması üzerine çekişmeli olarak sürdürülen davada yargılamaya devam edilip deliller toplanarak mahkemece evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve evlilik birliğinin devamında korunmaya değer yarar kalmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına 13/02/2012 tarihinde karar verilmiş, işbu karar Yargıtayca onanarak 17/04/2013 tarihinde kesinleşmiştir.
    Dosya içerisindeki bilgiler ve UYAP kayıtlarına göre; davacının davalı ... aleyhine Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesinin 2013/622 esasında açtığı katılma ve katkı payı alacağı davasında; davacının boşanma davası duruşmasında haklarından feragat ettiğine dair beyanını geri almışsa da feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı gerekçesiyle davanın reddine 15/10/2014 tarihinde karar verildiği, davacının temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18/10/2016 tarihli, 2015/4761 esas ve 2016/14040 karar sayılı ilamıyla kararın, “boşanma davasında mahkemenin sulh görüşmeleri sırasındaki anlaşmaya göre değil sonraki aşamada toplanan delil durumuna göre TMK’nın 166. maddesinin 1. fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verildiği, sulh görüşmesi sırasında taraflarca ileri sürülen hususların teklif niteliğinde olduğu, davanın sulh dışında başka bir nedenle sonuçlanması durumunda sulh görüşmesi sırasındaki tekliflerin beyanda bulunan aleyhine değerlendirilemeyeceğinden, mahkemece davaya kaldığı yerden devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle davacı yararına bozulduğu, davalı ...’in bu ilama yönelik karar düzeltme isteğinin reddedildiği, ancak katılma alacağına ilişkin bu dava sonucunun belli olmadığı anlaşılmaktadır.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında; eldeki davada davacı, katılma ve katkı payı davası sonucu hükmedilecek alacağının tahsiline yönelik olarak eldeki muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davasını açtığını belirtmiş, ancak mahkemece bu davada verilecek kararın kesinleşmesi beklenmediği gibi, boşanma davasının feragat beyanı doğrultusunda sonuçlanmadığı gözden kaçırılarak hatalı değerlendirmede bulunulmuştur. Bu haliyle davacının davalı ... aleyhine açtığı ve işbu dava sonucunu etkileyecek olan alacak davasının henüz sonuçlanmadığı, dolayısıyla davacının eldeki davayı açmaktaki hukuki yararının ortadan kalkmadığı anlaşılmaktadır. Şu halde mahkemece yapılması gereken; davacının davalı ... aleyhine Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesinin 2013/622 esas sayılı dosyasında açtığı katkı payı ve katılma alacağı davasının kesinleşmesi beklenerek, bu dava sonucunda davacının bir alacağı olduğunun kesinleşmesi halinde TBK’nun 19. maddesi gereğince dava konusu taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptale tabi olup olmadığının mevcut delillere göre değerlendirilmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesidir. Aksi durumda yani davacının katkı payı alacağının olmadığının saptanması halinde ise davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
    Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/02/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi