9. Hukuk Dairesi 2021/972 E. , 2021/6287 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde fırıncı ustası olarak aralıksız şekilde çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı sebeple feshedildiğini ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebeple feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece verilen kararın Yargıtay (kapatılan) 22. Hukuk Dairesince bozulması üzerine, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece 28/12/2020 tarihli ek karar ile davalı tarafından süresinde temyiz harçlarının yatırılmadığı gerekçesiyle ‘temyiz isteğinden vazgeçmiş sayılmasına’ dair karar verilmiş ise de, davalı tarafa tebliğ edilen muhtırada eksik temyiz harcının ‘dosyaya’ yatırılmasının istendiği, muhtıranın usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Usulüne uygun olmayan muhtırada belirtilen süreye uyulmadığı gerekçesiyle, davalının temyiz isteğinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesi hatalıdır. Davalı vekilinin temyiz harçlarını ödediği dosya kapsamı ile sabit olup, temyiz isteğinin süresinde olduğunun kabulü gerekir.
Açıklanan bu durum karşısında, mahkemenin 28/12/2020 tarihli temyiz isteğinin reddine ilişkin ek kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi.
Hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 16.06.2006-07.09.2014 tarihleri arasında çalıştığını, son ücretinin 1.700,00 TL olduğunu, davacının işyerinde haftanın 7 günü bir gün 09.30/10.00-22.30/23.00 arası, bir gün 10.30/11.00-21.00/21.30 şeklinde dönüşümlü olarak çalıştığını, fazla çalışma ücreti ile hafta tatili ücretinin ödenmediğini, iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı sebeple feshedildiğini beyan ederek asıl dava ve birleşen davada talep edilen kıdem tazminatı, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının davalı şirkette 10.07.2009 tarihinde çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin davalı şirket tarafından haklı nedenlerle feshedildiğini, işyerinde vardiyalı olarak çalışıldığını savunarak davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazanıp kazanmadığı uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut uyuşmazlıkta, davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışma iddiasını tanık anlatımı ile ispat ettiği kabul edilerek, bilirkişi raporunda hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır. Dosya kapsamından, davacı tanıklarından ...’un davalıya ait işyerinde 2010 yılında dokuz ay çalıştığı, ayrıca işveren aleyhine benzer taleplerle dava açtığı anlaşılmaktadır. Tanığın husumetli oluşu karşısında beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekmektedir. Diğer davacı tanığı ..., 2008-2010 yılları arasında işyerinde çalıştığını ifade etmiş ise de, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre bu tanığın işyerinde çalışmadığı sabittir. Davacı tanıklarından birinin işverenle husumetli oluşu, diğerinin ise işyerinde sigortalı çalışması bulunmadığı dikkate alındığında fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma iddiasının ispatı yönünden davacı tanıklarının anlatımına göre sonuca gidilmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca davacı tanıkları yerine davalı tanıklarının anlatımına göre değerlendirme yapılarak, davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı belirlenmelidir. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı gerekçe ile hüküm kurulması hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, fazla çalışma ücretinin hesabında 2013 yılı için bir kısım aylara ilişkin imzalı bordrolarda tahakkuk bulunan dönemlerin dışlandığı belirtilmiştir. Ancak özellikle 2014 yılına ait bir kısım bordrolarda fazla çalışma tahakkuku bulunmaktadır. Bu döneme ait bordroların hangi gerekçe ile dışlanmadığı rapordan tespit edilememektedir. Mahkemece bu yön açıklığa kavuşturulmadan, eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
3-Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut olayda davacının beş yıllık çalışma süresinde hiç izin kullanmadığı kabul edilerek hesaplanan izin ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak dosya kapsamında işverence sunulan yıllık ücretli izin cetveli bulunmakta olup, bu belgede davacının yıllara göre kullandığı izin süresi ve izin dönemi gösterilmektedir. Mahkemece davacının imzasını taşıyan yıllık ücretli izin cetveli ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadan sonuca gidilmesi isabetsizdir.
Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.03.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.