17. Hukuk Dairesi 2014/18227 E. , 2017/855 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 31.01.2017 Salı günü davacılar ve davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, murisin sürücüsü olduğu motorsiklet ile davalıya zorunlu trafik sigortalı otobüsün çarpışması sonucu murisin vefat ettiğini, müvekkillerinin murisin eşi ve çocukları olup destekten yoksun kaldıklarını, davalının 23.08.2013 tarihinde yapmış olduğu 99.809 TL kısmi ödemenin yetersiz olduğunu, murisin bir şirkette beton transmikser operatörü olarak aylık 2.000 TL brüt ücret aldığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı eş ... için 10.000 TL, davacı çocukların her biri için 1.000’er TL maddi tazminatın ihbar tarihinden işleyecek ticari faiziyle tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle taleplerini davacı Yasemin için 78.711,70 TL, davacı ... için 10.178,06 TL ve davacı İkra ... için 17.103,80 TL olmak üzere toplam 105.993,56 TL’ye yükseltmiş, bedel artırım dilekçesiyle taleplerini davacı ... için 76.949,06 TL, davacı ... için 14.551,90 TL, davacı İkra Nur için 16.520,63 TL olmak üzere toplam 108.021,59 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, müvekkili davacılara ödeme yaptığından sorumluluğu kalmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacıların davasının kabulüne, davacı ... için 76.949,06 TL, davacı ... için 14.551,90 TL ve davacı İkra Nur İncirbölen için 16.520,63 TL olmak üzere toplam 108.021,59 TL ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi tarihi olan 23/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (poliçe limitiyle sınırlı kalmak kaydıyla) davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında (aşağıda (2) ve (3) no’lu bentlerde belirtilen hususlar dışında) bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nin 107/I. maddesi “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmünü içermektedir. Madde hükmünden de anlaşıldığı üzere belirsiz alacak davası, davacının, davada talep edeceği miktarı veya değeri tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin objektif şekilde imkansız olması ya da bunun kendisinden beklenememesi halinde mümkündür. Davacı dava tarihinde davanın miktarını tam ve kesin olarak biliyorsa veya bunu bilebilecek durumda ise, belirsiz alacak davası açılamaz.
Gerek HUMK. 83 ve devamı maddesi gerekse 6100 sayılı HMK"nın 176 ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre tarafların, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurabileceği belirtilmiştir.
Dava 6100 Sayılı HMK döneminde açılmış, dava dilekçesinde davanın açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmemekle dava kısmi alacak davasıdır. Kısmi davada ise ancak bir kez ıslah yapılması mümkündür.
Somut olayda davacılar dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı eş Yasemin için 10.000 TL, davacı çocukların her biri için 1.000’er TL maddi tazminat talep etmiş, 9.5.2014 havale tarihli ıslah dilekçesiyle fazlaya dair haklarını saklı tutarak taleplerini 7.5.2014 tarihli ek bilirkişi raporuna göre davacı ... için 78.711,70 TL, davacı ... için 10.178,06 TL ve davacı İkra Nur için 17.103,80 TL olmak üzere toplam 105.993,56 TL’ye yükseltmiş, daha sonra 5.6.2014 havale tarihli dilekçesiyle de 6100 sayılı HMK"nın 107. maddesi uyarınca 12.5.2014 tarihli ek bilirkişi raporuna göre davacı Yasemin için 76.949,06 TL, davacı ... için 14.551,90 TL,
davacı İkra Nur için 16.520,63 TL olmak üzere toplam 108.021,59 TL talep etmiştir. Mahkemece 5.6.2014 havale tarihli dilekçede talep edilen miktarlara göre davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacılar 5.6.2014 havale tarihli dilekçede taleplerini 9.5.2014 havale tarihli dilekçedeki taleplere göre davacılar ... ve ... için düşürmekle birlikte, sadece davacı ... için arttırmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere dava 6100 sayılı HMK."nin 107. maddesinde sözü edilen belirsiz alacak davası olmadığından, davacılar vekili tarafından verilen 5.6.2014 havale tarihli dilekçe ıslah dilekçesi niteliğindedir. O halde mahkemece davacılar vekilinin, davacı ... bakımından usulen geçerli olmayan ikinci ıslah dilekçesi esas alınarak hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3-Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresini, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu, tazminatın hesabında pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulünün gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.
Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira asgari geçim indirimi ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasında esas ücrete dahil edilemez.
Mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda pasif dönemde asgari geçim indirimi yapılıp yapılmadığı açık olmadığından rapor denetime elverişli değildir. Pasif dönem zararının, asgari geçim indirimi olmaksızın asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğinden ve bu husus hükme esas alınan bilirkişi raporunda açık olmadığından mahkemece aynı bilirkişiden bu yönde ek rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer
olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 31/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.