Esas No: 2015/5417
Karar No: 2015/3018
Karar Tarihi: 14.10.2015
Silahlı terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme - tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması - tehdit - 2911 sayılı Kanuna muhalefet - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/5417 Esas 2015/3018 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2015/5417 E. , 2015/3018 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır ceza Mahkemesi
Suç : Silahlı terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt
adına suç işleme, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak
bulundurulması, tehdit, 2911 sayılı Kanuna muhalefet
Hüküm : 1- Sanık ... hakkında;
a)TCK"nın 174/1-2, 31/3, 62, 52/1-2-3. maddeleri
uyarınca mahkumiyet
b) TCK"nın 314/3 ve 220/6. maddeleri delaletiyle,
314/2, 220/6, 31/3, 62, 63, 54. maddeleri uyarınca
mahkumiyet
c) 2911 sayılı Kanunun 32/1, TCK"nın 31/3, 62, 50/3,
50/1-a, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet
2- Sanık ... hakkında;
a)TCK"nın 174/1-2, 62, 52/1-2-3, 53, 58/9, 3713
sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca mahkumiyet
b) TCK"nın 106/2-a,b,c,d, 43/1-2, 62, 53, 58/9, 3713
sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca mahkumiyet
c) TCK"nın 314/3 ve 220/6. maddeleri delaletiyle 314/2,
220/6, 62, 53, 58/9, 54, 63, 3713 sayılı Kanunun 5.
maddeleri uyarınca mahkumiyet
Temyiz edenler : Suça sürüklenen çocuk müdafii ile sanık müdafii
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanık ... hakkında;
a) Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık ... hakkında öncelikle temel ceza tayin edilip sonrasında TCK"nın 220/6. maddesinin ikinci cümlesindeki indirim uygulandıktan sonra devamında 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince arttırım yapılması gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması sonuç ceza değişmediğinden, ayrıca sanık hakkında tehlikeli maddelerin izinsiz bulundurulması suçundan tayin edilen temel cezada 3713 sayılı Kanunun 5/2. maddesindeki arttırım oranının cezanın üçte ikisinden az olamayacağı şeklindeki düzenleme dikkate alınmayarak 1/2 oranında arttırım yapılması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçlarının sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasıfları tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükümlerin ONANMASINA,
b) Sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Tayin olunan hapis cezasından TCK"nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılırken, 4 yıl 8 ay 7 gün yerine hesap hatası sonucu 4 yıl 11 ay 7 gün hapis cezasına hükmolunmak suretiyle fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, CMUK"nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanık ... hakkındaki hükmün 4. bendinde TCK"nın 62. maddesinin uygulanmasıyla bulunan sonuç hapis cezasının ""4 yıl 8 ay 7 gün"" olarak değiştirilmek suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında kurulan hükümlere yönelik temyize gelince;
Ceza yargılamasının temel ilkelerinden biri “doğrudan doğruyalı-vasıtasızlıktır.” Bu nedenle CMK 193/1. maddesinde “sanık olmaksızın yargılama olmaz” genel kuralına yer verildikten sonra istisnalar CMK 193/2, 194/2, 195, 196, 200/1 ve 204. maddelerinde gösterilmiştir. Sanığın kabulüne bağlı olarak alt sınırı 5 yıl ve daha fazla hapis cezası gerektiren suçlar hariç olarak istinabe yoluyla sorguya çekilebilecektir. Görüntülü ve sesli iletişim tekniği kullanılarak sorgu yapma imkanı CMK 196/4. madde hükmüne göre mümkün kılınmıştır.
Somut olaydaki hukuki sorun suça sürüklenen çocuk ve müdafiisinin 31.10.2014 tarihli duruşmada savunma yaptıktan sonraki aşamalarda görüntülü ve sesli iletişim tekniğini kullanarak savunma yapmak istemediğini ısrarla beyan ederek duruşmada hazır bulunmak istekleri karşısında, bu sistemle savunma alınması durumunda, savunma hakkının kısıtlanarak adil yargılama ilkesinin ihlal edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
Duruşmada hazır bulunmak isteyen sanığın, duruşmada hazır bulundurulması sadece ödev değil aynı zamanda bir haktır. (Y.C.G.K. 10.06.2008, 9-148/169 s.k.)
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1. maddesine göre;
Cezai bir suç ile itham edilen herkesin, kendini savunma, iddia tanıklarını sorguya çekme veya çektirme, duruşmada kullanılan dili anlamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercüman yardımından para ödenmeksizin yararlanması haklarını güvence altına almıştır. Duruşmada hazır bulunmaksızın bu hakları nasıl kullanabileceğinin anlaşılması zordur. (Colozza v. İtalya 12 Şubat 1985)
Adil bir ceza yargılaması sürecinin oluşumunda sanığın mahkeme nezdinde hazır bulunmasının büyük önemi bulunmaktadır. (Lala v. Hollanda 22 Eylül 1994) Bunun sebebi hem adil yargılama hakkının mevcudiyeti hem de beyanların doğruluğunun anlaşılması ve mağdur ile tanıkların beyanlarıyla karşılaştırılmasıdır. (Sedoviç v. İtalya)
Temyiz aşamasında davalının duruşma salonunda şahsen hazır bulunması ilk derece mahkemesinde görülmekte olan duruşmalarda hazır bulunmasına nispeten daha az önem arzetmektedir. (Kamasinsıki v. Avusturya, 19 Aralık 1989)
Adaletin gerçekten adil bir şekilde sağlanmasının demokratik bir toplumda tuttuğu yer göz önünde bulundurularak savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik her bir tedbirin ciddi şekilde gerekli olmasına işaret edilmiştir. Daha az kısıtlayıcı bir tedbirin bulunması halinde o uygulanmalıdır. (Van Mechelen ve diğerleri)
Sözleşme ile garantiye alınan hakkın kullanılmasından vazgeçilmesi, bunun açıkça söylenmesi ile mümkün olabilir. (Zana/Türkiye)
CMK"nın genel ilkeleri ve 196. maddedeki düzenleme Dairemizce benimsenen Y.C.G.K."nın 10.06.2008 tarih ve 9-148-169 sayılı kararı ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin İçtihatları göz önünde bulundurulduğunda; duruşmada hazır bulunma hakkı adil yargılama kapsamında değerlendirilmekte olup, bu hakkın sınırlanması ancak ciddi şekilde gerekli olması halinde istisna olarak uygulanmalıdır. A.İ.H.M."nin Marcello Viola v. İtalya kararı temyiz duruşmasına ilişkindir. Bu nedenlerle kovuşturma aşamasında;
1-) Genel kural sanığın duruşmada hazır bulundurulmasıdır. Bu hak ciddi nedenlere dayalı olarak mahkeme kararı ile sınırlandırılabilir.
2-) İlk ve son savunmanın yapıldığı, esasa ilişkin delillerin toplandığı oturumlar sanığın SEGBİS yoluyla katılması açık kabulüne dayalı olmalıdır.
3-) Sesli ve görüntülü yöntemle savunma alınması halinde sanık müdafiisinin talebi durumunda sanığın yanında bulunma olanağının sağlanması; koşulları gerçekleştiğinde savunma hakkının kısıtlanmadığı kabul edilebilecektir.
Tüm bu açıklamalar karşısında; esas hakkında son savunmasını duruşmada hazır bulunarak yapmak istediğini beyan eden suça sürüklenen çocuğun duruşmada hazır bulundurulmayıp SEGBİS sistemi aracılığıyla savunması alındıktan sonra yargılama yapılarak mahkumiyetine karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeksizin, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.