
Esas No: 2015/9685
Karar No: 2017/7489
Karar Tarihi: 31.10.2017
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/9685 Esas 2017/7489 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Dava, itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne, icra inkar tazminatı isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; yersiz ödenen aylıkların tahsiline yönelik davalı borçlu aleyhine girişilen 14.12.2012 tarihli ödeme emri ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile %20 icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkin olup, takip tarihi itibari ile yürürlükte olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinin ikinci fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hüküm altına alınan tutarın % 20’sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüştür.
İtirazın iptali davalarında, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, alacağın likit olması zorunludur. Anılan bu tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, davacı kurum talebi dikkate alınarak, hak etmediği aylıkların her ay kendisine ödenen borçlunun herhangi bir hesaplamaya gerek olmaksızın yalnız başına borç miktarını bilebilecek durumda olması karşısında; borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde icra inkâr tazminatına yönelik istemin reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
./..
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Hükmün 1.bendinin ikinci fıkrasında yer alan “Takip talebi ve ödeme emrinde takip konusu alacak sebebi olarak yersiz ödeme gösterilmesi, herhangi bir mahkeme kararı ibraz edilmemesi nedeniyle yargılamayı gerektiren hususda borçlu itirazı kötü niyetli olmadığından tazminat talebinin reddine” ibaresinin sillinerek yerine “Hüküm altına alınan tutarın % 20"si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacı Kuruma verilmesine,” yazılmasına ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 31.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.