17. Hukuk Dairesi 2016/16188 E. , 2017/828 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ... hakkında takip başlattıklarını, borçlunun borcu ödememek için dava konusu taşınmazdaki hissesini diğer davalı kardeşi ...’a satıldığını öne sürerek satış işleminin iptalini istemiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası olduğunu, bu davanın dinlenebilmesi için alacağın tasarruf tarihinden önce doğmuş olması gerektiği, takibin konusunun nafaka ve tazminat alacağı oluşturduğu, bunun içinde alacağa nafaka yönünden karar tarihi tazminat yönünden esas kararın kesinleşme tarihinin esas alınması gerektiği bu halde ise borcun doğumunun tasarruf tarihinden sonra olduğundan davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Ayrıca bu tür davaların görülebilmesi için diğer genel dava koşullarının yanında borçlunun aciz hali ve borcun doğumunun tasarruf tarihinden önce olması gibi özel dava koşullarının da bir arada bulunması gerekir.
Somut olayda davacının borçlu hakkında başlattığı takibin dayanağı borç, boşanmadan kaynaklanan nafaka ve tazminat alacağına ilişkindir. Bu halde borcun doğumunun en geç boşanma davasının açıldığı tarih olarak kabulü gerekir. Mahkemenin gerekçesindeki nafaka için karar tarihi tazminat için kesinleşme tarihi borcun doğumu değil alacağın infaz kabiliyetine esas teşkil etmektedir. Boşanma davası nafaka ve tazminat talepli olarak 04.04.2012 tarihinde açılmış dava konusu tasarruf ise 05.02.2013 tarihinde gerçekleştiğine göre tasarrufun borcun doğumundan sonra yapıldığı kabul edilmelidir.
Mahkemece, tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için gerekli aciz hali ve diğer koşulların varlığı araştırılıp, taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 31.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.