8. Hukuk Dairesi 2013/14235 E. , 2014/2771 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi"nden verilen 20.06.2011 gün ve 590/851 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, dava konusu 184 ada 14 parsel sayılı taşınmazın 2621 m2"lik bölümünü, vekil edeninin, önceki maliki olan davalı ...’dan satın aldığını ancak kadastroda adı geçen davalı adına tespit ve tescil edildiğini, sonradan tapuda oğlu olan diğer davalı ...’a sattığını ileri sürerek, öncelikle tapu kaydının kısmen iptaliyle davacı adına tesciline, bu isteklerinin yerinde görülmemesi durumunda ise satış bedelinin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... ve ..., taşınmazın davacıya satılmadığını, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın öncesinin ...’a ait olduğu, ölümü ile 1994 yılında mirasçıları arasında yapılan taksimle davalı ...’nin eşi ... dışındaki mirasçılara kaldığı, onlarında ekip-biçmeleri için davalı ...’nin çocuklarına verdikleri, onlar adına da zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle tapu iptal ve tescil davasının reddine, sözleşmede belirtilen satış bedelinin tahsiline ilişkin davanın ise söz konusu paranın davalılara verilmeyip dava dışı ...’a verildiği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresinde, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 184 ada 14 parsel, tapu ve vergi kaydına rastlanmadığı,...’ın zilyetliğinde olup 2004 yılında hibe edildiği belirtilerek 15.09.2005 tarihinde yapılan kadastroda davalı ... adına tespit edilmiş, tutanağın itirazsız 30.01.2007 tarihinde kesinleşmesiyle sicil oluştuktan sonra 26.03.2009 tarihinde tapudaki satış yoluyla diğer davalı ...’a intikal etmiştir. Davalılar ... ile .... anne-oğul olup, dava dışı..., davalı ...’nin eşi, diğer davalı ...’ın babasıdır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, yerel bilirkişi ve tanık ifadelerine göre, uyuşmazlık konusu taşınmazı öncesinin...’a ait olduğu, ölümü ile mirasçıları
arasında yapılan taksimde ... dışındaki mirasçılarına kaldığı, bu kişilerinde davalı ... ve diğer yeğenlerine bağışladıkları sabittir. Açıklanan bu olgular, tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. Davacı vekili, 06.07.2006 tarihli adi nitelikli satış senedine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Satış tarihi itibarıyla tapusuz olan taşınmaz TMK’nun 762.maddesinde belirtilen menkul mal hükmünde olup, mülkiyetinin nakli aynı kanunun 763.maddesi hükmü uyarınca zilyetliğin teslimi ile gerçekleşir. Başka bir anlatımla, taşınır mal hükmündeki tapusuz taşınmazın mülkiyetinin alıcıya geçmesi için, alıcı ile satıcı arasındaki alım-satım iradesinin uyuşması yetmeyip zilyetliğin alıcıya geçmesi şarttır.
Davacı yanın dayandığı “tarla ve ekenek satış senedi” başlıklı adi senette, satıcı ..., mevkii ve sınırlarını belirttiği 2651 m2 yüzölçümündeki taşınmazını, alıcı ...’ya 7000 TL karşılığında sattığını, parasını tamamen aldığını, bundan sonra mülkiyetinin ve zilyetliğinin alıcıya ait olduğunu bildirmiş, alıcı ile birlikte tanıklar huzurunda senedi imzalamışlardır. Her ne kadar, senet metninden, sözleşme tarihinde zilyetliğin alıcıya devredildiği yorumuna ulaşılmakta ise de; hukuki niteliği yanında maddi olgu olan zilyetlik, eylemli olarak alıcıya geçmedikçe senet tek başına mülkiyetin nakli yönünde hüküm ifade etmez. Kaldı ki; bir an için zilyetliğin sözleşmenin düzenlendiği tarihte alıcıya geçtiği kabul edilse dahi, takip eden günlerde malik sıfatıyla davasız, aralıksız zilyet olunmamışsa kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülkiyet kazanılmaz. Yargıtay HGK 28.12.2005 gün 2005/8-756 E. 2006/787 kararında da açıklandığı üzere fiili duruma aykırı düşen, zilyetlikle birleşmeyen kayıt ve belgelere değer verilemez.
Somut olayda; taşınmazın başında yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları, davacının eylemli zilyetliğinden söz etmemişlerdir. Hal böyle olunca, açıklanan hukuki ve maddi olgular karşısında davacı lehine zilyetlikle iktisap koşulları oluşmadığından iptal ve tescile ilişkin davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Diğer yandan, haricen düzenlenen satış sözleşmesinde sözü edilen satış bedelinin, dava konusu taşınmazı sonradan tapudan satın alan davalılardan ...’a verildiği de iddia ve ispat edilmediğinden adı geçen davalı aleyhine açılan alacak davasının da reddine karar verilmesinde bir yanlışlık bulunmamaktadır. Tüm bu açıklamalar nedeniyle davacı vekilinin hükmün tapu iptali ile tescil ve satış bedelinin davalılardan ...’dan tahsiline ilişkin açtığı davanın reddine karar verilmesinde usul, kanun ve dosya içeriğine aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile hükmün açıklanan bölümlerinin ONANMASINA,
Ancak, davacı vekilinin, satış bedelinin davalı ...’dan tahsiline ilişkin hüküm bölümüne yönelik temyiz itirazlarına gelince; satış bedelinin eşine (...) ödendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, mahkemenin bu görüşüne katılmak mümkün değildir. Şöyle ki, davalı ... imzasını inkar etmediği ve iptali içinde yasal sürede dava açmadığı 06.07.2006 tarihli haricen düzenlenen satış senedinde 7000 TL satış bedelini tamamını aldığı belirtilmiştir. Belirtilen bu yazılı belge karşısında, tanık ifadelerine değer verilemez. Davacı vekilinin talebi doğrultusunda hesaplama yapılarak satış bedelinin davalı ...’dan tahsiline karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme yapılarak buna yönelik isteğinde reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin bedele yönelik temyiz itirazları bu nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün usul ve kanuna aykırı görülen davalı ... hakkında açılan alacak davasına ilişkin bölümün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK"nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve aşağıda dökümü yazılı 24,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 0,90 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.