8. Hukuk Dairesi 2013/8403 E. , 2014/2768 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/09/2012
NUMARASI : 2011/1466-2012/1111
A.. D.. ile İ.. K.. aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının reddine dair Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesi"nden verilen 19.09.2012 gün ve 1466/1111 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, Çukurçengel Köyü, Tekkavak mevkiindeki parsel sayılı taşınmaza, 1995 yılından beri ekip sürmek suretiyle zilyet olduğunu, bu yere davalının haksız yere müdahale ettiğini ileri sürerek öncelikle zilyetliği altındaki tarlanın kendisine teslimi ve davalının bu yere müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin dava konusu parselde paydaş olan babası B.. K.."ya teban bu yeri icarlayarak kullanmakta olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın tapulu bir taşınmaz olduğu, tarafların ilgili taşınmazda paydaş oldukları anlaşıldığından ve iştirak halinde malik olunan söz konusu taşınmazlarda fiili bir paylaşımın bulunmadığı da sabit olduğundan; bu durumda, davacı tarafından kesin sonuç doğuracak şekilde açılması gereken davanın ortaklığın giderilmesi davası olup zilyetliğin korunmasına ilişkin iş bu davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından dilekçesinde yazılı nedenlerle bozma istekli olarak temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; nolu parsele ilişkin tapu kaydı getirtilmiştir. 517400 m2 yüzölçümlü ve tarla niteliğinde olduğu belirlenmiştir. Bu taşınmazda, dosyada mevcut 26.06.2009 tarihli kayıt ve tadavülüne göre: davacı ve davalı paydaş değildir. Ancak, davacının babası R.. D.. ile davalının babası B.. K..’nın paydaş oldukları bu kişilerin haricinde başkaca onlarca kişinin de hissedar oldukları anlaşılmaktadır. Tarafların babaları ölmüş ise, o taktirde tapuda mirasçıların adına intikal yaptırılmamıştır.
Mahallinde 12.03.2012 tarihinde keşif yapılmıştır. Dinlenen davacı tanıkları, dava konusu yerin ana taşınmaz kapsamında kaldığı, bu yerin tapudaki paydaşları arasında haricen fiili taksime tabi tutulduğu, davacının bu yeri onbeş yıldan beri ekip sürdüğü, ancak, dava tarihi itibarıyla davalının bu yere müdahale ettiğini açıklamışlardır. Keşifte görevlendirilen fen bilirkişi dosyada mevcut ölçeksiz kroki ve raporunu ibraz etmiştir. Kırmızı kalemle taralı 4000 m2’lik yerin nolu ana parsel içerisinde kaldığı belirlenmiştir. Ziraatçi bilirkişi 15.03.2012 havale tarihli raporunu dosyaya sunmuştur. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin kabulündedir. Uyuşmazlık, dosyada mevcut tapu kaydına göre paydaş olmayan ancak babalarının paydaş olduğu ana taşınmazda ki nizalı yerin eylemli kullanma sonucunda davacının babasına, dolayısıyla ona teban davacı tarafından kullanılıp kullanılmadığı ve tapu kaydında paydaş gözüken davalının babasının veya babasına teban davalının aynı ana taşınmazda bir başka yeri ekip sürüp sürmediğinde toplanmaktadır.
Kural olarak, ana taşınmaza paydaş olan taraflar yönünden herhangi bir taksim olmadığı takdirde dava paydaşın paydaş aleyhine açmış olduğu el atmanın önlenmesi isteğine yönelik olup, o takdirde tarafların aynı ana taşınmazda az veya çok yer kullanmış olmaları durumunda davanın reddine karar verileceği kuşkusuzdur.
Somut olayda, davacı kayıt maliki paydaş olan babasına teban bu yeri en az onbeş yıldan beri kullandığını açıkladığına göre, davalının dahi paydaş olan babasına hasren aynı ana taşınmazda başka bir yeri kullanıp kullanmadığının belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken 517400 m2 miktarlı onlarca hissedarı bulunan ana taşınmazdaki taraflar arasındaki bu ihtilafın ortaklığın giderilmesi yoluyla kesin çözüme bağlanacağı gerekçesiyle red kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.