1. Hukuk Dairesi 2014/15814 E. , 2016/3767 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece ecrimisil isteminin reddine, elatmanın önlenmesi isteminin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
Davacılar, davalı ile paydaş oldukları 1869,1859, 424, 329, 364, 2550, 204 ve 468 parsel sayılı taşınmazları Eylül 2005 tarihinden itibaren davalının tek başına kullandığını ve haksız olarak semerelerini elde ettiğini, uyarılardan sonuç alamadıklarını ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve geriye dönük 5 yıllık 20.000,00 TL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, taşınmazlara müdahalesinin sözkonusu olmadığını, 424, 329 ve 2550 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan tarafından ...’e haricen satıldığını ve yıllardır bu kişi tarafından kullanıldığını, 468 parsel sayılı taşınmazın yeşil alan olup hiçbir kimse tarafından kullanılmadığını, 1869 parsel sayılı taşınmazda kendi payına düşen yeri kullandığını, 364 parsel sayılı taşınmazın kuru arazi olup kullanmadığını, 204 parsel sayılı taşınmazın sulak arazi olup emlak vergisi, sulama masraflarının icar parasıyla zor karşılandığını, bu araziden elde ettiği gelir bulunmadığını, davacıların payına düşen yerleri kullanmasının sözkonusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, intifadan men koşulunun yerine getirilmediği gerekçesi ile ecrimisil isteminin reddine, elatmanın önlenmesi isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, çekişme konusu 204 ve 468 parsel sayılı taşınmazların tarafların mirasbırakanı ...; 329, 364, 424, 1859, 1869 ve 2550 parsel sayılı taşınmazların yine tarafların mirasbırakanı ... adına kayıtlı olduğu, bir başka ifade ile tarafların taşınmazlarda irsen paydaş oldukları, 1869, 364 ve 468 parsel sayılı taşınmazların davalı tarafından kiraya verilmek suretiyle tasarruf edildiği sabittir.
Bu durumda, anılan parseller bakımından elatmanın önlenmesine karar verilmiş olması kural olarak doğrudur. Davalının temyiz itirazı yerinde görülmediğinden reddine. Davacıların temyiz itirazlarına gelince; ne var ki, bu parseller yönünden kurulan hüküm infaza elverişli değildir.
Öte yandan bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Somut olaya gelince; mahkemece 204, 329, 424, 1859 ve 2550 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak hükme yeterli bir araştırma yapılmamış, elatmanın önlenmesine karar verilen 1869, 364 ve 468 parsel sayılı taşınmazların davalı tarafından kiraya verilerek kullanıldığı dolayısıyla intifadan men şartının aranmayacağı da gözardı edilmiştir.
Hâl böyle olunca, 204, 329, 424, 1859 ve 2550 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yukarıdaki ilkeler uyarınca hem elatma hem ecrimisil istemleri bakımından inceleme yapılması; 1869, 364 ve 468 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ecrimisil isteminin kabul edilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, paylı mülkiyette taşınmazın her zerresinde her paydaşın hakkı olduğu gözetilerek 1869, 364 ve 468 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacıların payı oranında elatmanın önlenmesi şeklinde hüküm kurulması gerekirken, infazda sıkıntı çıkartacak şekilde yüzölçümü belirterek hüküm kurulması da isabetsizdir.
Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.