10. Hukuk Dairesi 2017/3119 E. , 2017/7470 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 506 sayılı Yasanın 60/C-b maddesine göre bağlanan ve daha sonra yersiz ödemeye dönüştüğü ileri sürülen yaşlılık aylıklarının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptaliyle inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece uyulan bozma ilamımızda, “söz konusu olayda 18.03.1981 tarihi ve 8/2620 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen “Sakatlık indiriminden yararlanacak hizmet erbabının sakatlık derecesinin tespit şekli ile uygulaması hakkındaki yönetmenlik hükümlerine göre değerlendirme yapılarak anılan yönetmeliğin değişik 3. maddesine göre çalışma kaybı oranı ve sakatlık derecesinin dikkate alınması gerektiği (maluliyet oranının dikkate alınamayacağı), bu bağlamda sakatlık sebebiyle vergi indiriminden yararlandırma kararına dayanak alınan 28.07.1998 tarihli raporda yer alan, davalının %45 işgücü kaybını gerektiren bulguların başlangıçta var olup olmadığı hususu üzerinde durulup bu konu açıklığa kavuşturulmalı, ikinci olarak, ilk raporda yer alan bulguların o tarih itibariyle mevcudiyeti hâlinde bu bulguların sonradan vaki tedavi ile iyileşme gösterip gösteremeyeceği, iyileşme gösterebilecek özelliğe sahip ise, aylığın kesilmesine neden olan raporda yer alan bulgular ve iş göremezlik derecesi irdelenmek suretiyle aylığın kesildiği tarih itibariyle davalının tıbbi durumu belirlenip çalışma gücü kaybı oranının değişip değişmediği, değişmişse oranı ve başlangıç tarihi kesin biçimde tespit edilmeli, saptanacak bulgularda kazanılmış hakların korunması ilkesi de gözetilmek suretiyle elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir,” hususları belirtilmiştir.
Bozma sonrası Adli Tıp Genel Kurulunca düzenlenen 12.01.2017 tarihli raporun (16) nolu bendinde, “Adli Tıp Kurumu Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 09.11.2016 tarihli 20758 karar nolu mütalaasında;
Hasan oğlu 1960 doğumlu ...’ın
a) Görme kaybı arızasının ilk tespitinin dosyadaki belgelere göre 28.7.1998 olup bu tarihte sağ göz travmatik katarakt, görme ışık hissi düzeyinde, sol görme tashihle 0.7 olduğu,
b) Kişinin Kurulumuz"ca 22.09.2016 tarihli muayenesinde tashihle; sağ görme EH (+), sol görme 10/10, KG 10/10 olduğu tespit edilmiş olup 28.7.1998 tarihli mahallinde yapılan muayene bulgularına göre sağ göz görmesinde anlamlı bir değişme olmadığı, sol göz görme derecesinin bir miktar artmış olduğu, bu farkın muayeneden veya kullanılan gözlük farkından kaynaklanabileceği, ancak kişi hakkında düzenlenmiş raporlarda maluliyetinin sağ göz görme derecesinden kaynaklandığı, dolayısıyla sol göz görmesindeki farkın maluliyetini etkilemediği,
c) 1998 yılından bu yana yapılan muayenelerinde sağ göz görme derecesinde anlamlı bir değişiklik meydana gelmemiş olduğu dikkate alındığında mevcut görme düzeyinde düzelmenin beklenmediği,
d) Kurulumuz muayene bulgularına göre değerlendirildiğinde; 18.03.1981 tarih 8/2620 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen Sakatlık İndiriminden Yararlanacak Hizmet Erbabının Sakatlık Derecelerinin Tespit Şekli İle Uygulanması Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre; 28.07.1998 tarihli muayene bulguları dikkate alındığında B-2 maddesi kapsamında %33, Kurulumuz"un 22.09.2016 tarihli muayene bulguları dikkate alındığında B-1 maddesi kapsamında %25 engellilik oranı bulunduğu,
e) Aylığının kesilmesine neden olan rapordaki görme bulgularına göre 18.03.1998 tarih ve 23290 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan özürlü yönetmeliğine göre özür durumuna göre çalışma gücü kaybı oranının %32 olduğu,
f)Katarakta bağlı görme kaybının ameliyatla bir ölçüde giderilebileceği, cerrahi tedavi ile iyileşme gösterebileceği, ancak bunun hangi düzeyde olacağının önceden tıbben bilinemeyeceği,
g) Adli Tıp Kurumu Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 26.09.2014 tarih ve 11873 karar numaralı ve Adli Tıp Genel Kurulu"nun 04.12.2014 tarih, 2537 karar numaralı mütalaalarına eklenecek başkaca bir husus bulunmadığı oy birliği ile mütalaa olunduğu kayıtlıdır.” hususları belirtilmiş olup,
Sonuç olarak davalının, “a) E cetveline göre %42,2 (yüzde kırkikinoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, Meslekte kazanma gücü kaybının 28.07.1998 tarihinde başladığı,
b)Kişide tespit edilen travmatik katarakt bulgularının ameliyat edilmemesi durumunda iyileşmesinin beklenmediği, farklı görme derecelerinin algılanmasına farklı hekimlerce uygulanan muayene bulgularının neden olduğu,
c) Aylığının kesilmesine neden olan rapordaki bulgularla kurulundaki muayene bulguları birlikte değerlendirildiğinde 18.03.1981 tarih 8/2620 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen Sakatlık İndiriminden Yararlanacak Hizmet Erbabının Sakatlık Derecelerinin Tespit Şekli İle Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin B2 maddesi kapsamında özür durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %33
(yüzdeotuzüç) olduğu” belirtilmekle birlikte çalışma gücü kaybının söz konusu olayda önemli olduğu, davalının aylığın kesilmesine neden olan rapordaki görme bulguları nazarında özür durumuna göre çalışma gücü kaybı oranının %32 olduğunun sabit olduğu ve bu duruma göre aylık bağlanmasının mümkün olmadığı belirgin olup, olayda Kurumun hatalı işlemi söz konusu olduğundan, 5510 sayılı Yasa’nın 96/b maddesi kapsamında Kurum alacağı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 31.10.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.