Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/16129 Esas 2016/3749 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/16129
Karar No: 2016/3749
Karar Tarihi: 29.03.2016

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/16129 Esas 2016/3749 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/16129 E.  ,  2016/3749 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL

    Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Davacı, kayden maliki olduğu 2, 11 ve 22 parsel sayılı taşınmazlarının davalı tarafından hiçbir hakka dayalı olmaksızın tarım yapılmak suretiyle kullanıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve dava tarihinden önceki beş yıllık dönem için 10.000,00 TL ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür davalarda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 120. (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 413. maddesi) ve 492 Sayılı Harçlar Kanunu"nun 16. maddesi uyarınca dava değerinin elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil veya tazminatın toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değerinin elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) ibaret olacağı ve belirlenen bu değer üzerinden 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 26, 27, 28, 30 ve 32 maddelerinde öngörüldüğü şekilde işlemlerin yerine getirilerek gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davanın, hükmedilmesi istenen tazminat miktarı üzerinden harç ödenmek suretiyle açıldığı, elatmanın önlenmesi isteği yönünden harç yatırılmadığı, yargılama sırasında bu yönden harç ikmali yapılmadığı, karar ve ilam harcının da hükmedilen tazminat miktarı üzerinden belirlendiği görülmektedir.
    Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür.
    Hâl böyle olunca, öncelikle davada ileri sürülen isteklerden elatmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan veya saptanacak değer üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalı vekilinin temyiz itirazları değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün öncelikle açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.