11. Hukuk Dairesi 2015/11709 E. , 2016/5642 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... ... ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/12/2014
NUMARASI : 2014/1165-2014/251
Taraflar arasında görülen davada ... ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 08.12.2014 tarih ve 2014/1165-2014/251 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 24.05.2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. .. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında yapılan sözleşme ile müvekkilinin, davalının .... ve İstanbul .... Şubesini kurup acentalığına başladığını, başlangıçta davalının pazarlama tahhütlerinin yerine getirilmesi için davalıya ihtar çekilmesini rağmen durumun düzeltilmediğini, bunun üzerine karşılıklı anlaşma ile sözleşmeye son verildiğini ileri sürerek müvekkilinin müşterilerden 13.911 TL alacağının davalı tarafça tahsil edildiği halde ödenmediğini ve müvekkilinin başlangıçta ödediği 35.690 TL depozito parası ile müvekkilinin kar mahrumiyetine uğradığı gibi, işletme giderleri ve tasfiyenin bedeli olan en azından 20.000 TL olmak üzere toplam 69.600 TL’nın 10.04.2006 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 08.10.2009 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam talebini 119.647 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacının yükümlülüklerini aksattığını, bu hususun tutanak ile tespit edildiğini, aynı hususların acente denetim raporlarında da saptandığını, 13.911 TL hak edişin müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin davalı acentelerinden demirbaş ve araç bedeli aldığını, sözleşmenin 37. ve cari hesap sözleşmesinin 7. maddesi gereği davacının isim hakkı bedelini ödemediğini, kaldı ki araçların leasing sözleşmelerinin bitmesini takiben mülkiyetin müvekkiline geçmesinden sonra araçların mülkiyetinin davacıya devredileceğini, bu nedenle davacıya bir bedel ödeme yükümlülüklerinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin tarafların müşterek kusuru ile sona erdiği, bu nedenle tespit edilen davacı alacaklarından %50 oranında indirim yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, tarafların fesih protokolü ile acentelik sözleşmesini sonlandırdıkları, dolayısıyla işbu sözleşmenin feshinden önce doğan alacaklarını talep edebilecekleri, davacının tespit edilen hak ediş alacağı, depozito alacağı ve fazladan çalıştırılan personel için yapılan ödemelerden doğan alacağına hükmedilmesi gerekirken tarafların kusurlarına dayalı olarak alacaktan indirim yapılmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davacı yararına bozulmuş, bozmaya uyan mahkemece de davanın kabulü ile 119.647 TL"nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6.129,59 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 24.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.