17. Ceza Dairesi 2015/9753 E. , 2016/1563 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın olay tarihinde müştekiye ait hediyelik eşya dükkanına gelerek alışveriş için fiyat sorduğu, alacağı şapka bedeli olarak 200,00 TL uzattığı, müştekiyi oyalayarak kafasını karıştırıp en sonunda alışverişten vazgeçtiği ve para üzerini eksik olarak geri verip 200,00 TL"yi de alma şeklindeki eyleminin TCK"nın 142/1-b madde bendine uyduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararınının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."ın temyiz nedeni bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 11.02.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif) (Muhalif)
MUHALALEFET ŞERHİ
Sanığın yanında başka bir kadınla birlikte ve birinin kucağında bebek olmak üzere mağdurun işyerine geldiği, önce alışverişten vazgeçip verdikleri 200,00 TL tutarındaki parayı geri aşmak, sonra tekrar tamam diyerek parayı uzatarak mağdurun dikkatini dağıttıkları, mağdur para üstü olarak 185,00 TL verdiğinde 50,00 TL eksik verdin diyerek bu tutarı da ./...
aldıkları, bu kez elli lira yerine 10 TL verildiğini söyleyerek 10,00 TL vermek suretiyle yeniden 50,00 TL aldıkları, sonrasında alışverişten tekrar vazgeçtikleri, mağdurun 200,00 TL parayı geri verdiği, sanıkların da 185,00 TL miktarındaki parayı iade ettikleri, işyerinden ayrıldıkları, sanığın yan taraftaki dükkanda sahte 500 Avro bozdurmak istediğini öğrenen mağdurun kasasını kontrol ettiğinde 200-250,00 TL kadar parasının eksik olduğunu fark ettiği beyanında bulunduğu anlaşılmaktadır.
İzmir 1. Çocuk Mahkemesi"nin dosyada mevcut 2006/394-2008/128 sayılı kararında sanığın başka bir mağdura karşı 2006 yılında aynı yöntemle (tımakçılık suretiyle) işlediği hırsızlık suçundan mahkum olduğu, bu karar ve adli sicil kaydı değerlendirildiğinde kendini bu alanda beceri sahibi kıldığı görülmektedir.
Anlaşılıyor ki sanık mağdurun dükkanına girdiği andan ayrıldığı ana kadar özel beceriye ihtiyaç duyan, herkesin başaramayacağı, yetenek, eğitim, uzmanlık gerektiren bir plan uygulamış, mağdurun eşya üzerindeki dikkat, gözetim, denetim gibi önlemlerini bertaraf etmeye yönelik ve davranışlar gerçekleştirilmiştir.
TCK"nın 142/2. maddesinin (b) bendinde, biri “kişinin elindeki veya üstündeki eşyayı almak”, diğeri “eşyayı özel beceriyle almak” suretiyle iki tür nitelikli hal düzenlenmiştir.
Eğer özel beceriyi (hususi mahareti), eldeki ve üstteki eşyaya bağlarsak çok gereksiz bir ibare olacaktır. Böyle bir kabul, Kanun Koyucunun bentte açıkça anlaşıldığını düşündüğümüz iradesine aykırıdır. Çünkü mağdurla temas halindeki eşya alındığında nitelikli halin uygulanması için özel beceriye ihtiyaç olmayacaktır.
Kaldı ki bendin gerekçesindeki “Yankesicilik ve kişisel çeviklik İle işlenen hırsızlık halleri bendin kapsamına girdiği gibi, bir hayvanı alıştırmak suretiyle ve ondan yararlanılarak işlenen fiiller hakkında da bendin uygulanması sağlanmıştır.” denilerek bendin yalnızca üstteki veya eldeki eşyayı kapsamadığı ortaya konulmuştur. “Benzer durumu, TCK"nın 142. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c), ikinci fıkrasının (a), (d), (f) ve (h) bentlerinde de görüyoruz ve bu şekilde uyguluyoruz.
Uyuşmazlık konusu bentte (142/2-b) bu uygulamadan ayrılmanın dayanağı yoktur.
Açıklanan nedenlerle mahkemenin hükmü doğru nitelikli hâl üzerinden kurduğu, hükmün diğer hususlar sebebiyle düzeltilerek onanması gerektiği gerekçesiyle, sayın çoğunluğun bozma yönündeki kabulüne katılmıyoruz.