8. Hukuk Dairesi 2018/7098 E. , 2020/7584 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, müvekkillerinin ... ili ... ilçesi 40 ada 13 parsel (yeni 40 ada 62 parsel) sayılı taşınmazın maliki olduğunu, üzerindeki pasaj olarak kullanılan yapının giriş katında bulunan parfümeri ve ıtriyat ürünleri satılan dükkanda davalının uzun yıllardır kiracıları olduğunu, dükkanın depolu olarak kiralanmadığını, buna rağmen davalının aynı pasaj içerisinde ikinci katta yer alan bölümü depo olarak kullandığını ve herhangi bir bedel ödemediğini, yine davalının kiracısı olduğu dükkanın çevresindeki koridorlarda mallarını satışa arzetmek maksatlı bulundurduğunu, müvekkillerinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini, bu nedenle el atmanın önlenmesini ve 2005 yılından itibaren ecrimisile karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; öncelikle zamanaşımı def’inde bulunduğunu, dava konusu olan ve depo olarak vasıflandırılan ikinci kattaki yerin herhangi bir kira getirisi olacak yer olmadığını, alt kattaki dükkanı kiralarken depo olarak üstteki yerin kullanılabileceğinin mal sahibi tarafından söylendiğini, dava konusu yerin asıl ticari faaliyetin yürütüldüğü tuhafiye dükkanının müştemilatı olarak davalıya verildiğini ve burasının kullanılabileceği konusunda davacı tarafça izin verildiğini, koridorları bedelsiz olarak kullandıklarına ilişkin iddiaları kabul etmediklerini, açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davalının ... ili ... ilçesi 40 ada 62 parsel sayılı taşınmaza elatmasının önlenmesine, bilirkişi raporu doğrultusunda belirlenen 09.06.2009-09.06.2014 arası dönem için 7.430 TL ecrimisilin davacılara ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, çapa dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve 6100 sayılı HMK"nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunda mevcut hesaplama yönteminin Daire uygulamasına aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Şöyle ki; raporda, dava konusu taşınmaz üzerindeki yapının ikinci katında bulunan ve depo olarak kullanılan bölümün dava tarihi itibariyle aylık kira getirisi belirlenerek geriye doğru beş yıllık hesaplama yapıldığı, emsalin de 2015 tarihli olduğu görülmektedir.
Bu durumda, Mahkemece, Daire uygulamalarına uygun şekilde; 2009 yılı emsallerine göre araştırma yapılıp, ecrimisil istenilen ilk dönem, başlangıç tarihi olarak baz alınmak suretiyle hesaplama yaptırılarak ilk dönem için miktarın belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle miktarın hesaplanması sonucunda talep miktarı ve usûlî müktesep haklar gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerektiği, bu hususları içermeyen bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle reddine; diğer temyiz itirazlarının (2) nolu bentte açıklanan sebeplerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 25.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.