
Esas No: 2010/372
Karar No: 2010/766
Karar Tarihi: 04.02.2010
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2010/372 Esas 2010/766 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı (üçüncü kişi) vekili, ... İcra Müdürlüğü’nün ... Esas sayılı dosyasından yazılan talimat uyarınca yapılan 13.02.2007 günlü hacze konu menkulün davacıya ait olduğunu, borçlu şirket ortağının davacı şirket temsilcisi olması dışında arada bağ bulunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı (alacaklı) vekili, haczin borçlu şirket yetkilisi huzurunda yapıldığını ve haciz mahallinde borçluya ait malların bulunduğunu,icra memurluğunun İİK’nun 97. maddesinin uygulanması gerektiği yönündeki kararının süresinde şikayet yoluna gidilmediğinden bağlayıcı nitelik kazandığını, ispat yükü kendisine düşen üçüncü kişinin dayandığı faturaların istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli nitelikte olmadığını,ayrıca iki şirketin ortakları itibarı ile aralarında bağ bulunduğunu, üçüncü kişinin alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı olarak kurulduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; “vergi kaydı,fatura ve kira sözleşmesi birlikte göz önüne alındığında mahcuzların borçluya ait olmadığı, istihkak iddiasının kabulü gerektiği” gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına ve
davacı yararına %15 tazminata karar verilmiş; hüküm,davalı (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dava üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.
Hacizde hazır bulunan ve davacı şirket müdürü tarafından ileri sürülen istihkak iddiası ile birlikte İİK’nun 97. maddesindeki 7 günlük hak düşürücü sürenin kesildiği, takibin devamı kararının tebliğinden önce açılan davanın da süresinde olduğu anlaşılmakla; buna yönelik davalı (alacaklı) vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2.Haciz mahallinde borçlu şirket yetkilisi olarak hazır bulunan ... ’nin aynı zamanda davacı şirket müdürü olması ve mahcuzun davacı şirkete ait olduğu yönünde istihkak iddiasında bulunurken, oradaki borçluya ait kamyonları da haczedilmek üzere göstermesi iki şirketin fiilen aynı yerde faaliyet gösterdiğini, aralarında organik bağ bulunduğunu açıkça göstermektedir.Vergi levhasında kayıtlı adres, haczin yapıldığı yer değildir ve sunulan kira sözleşmesi ile fatura da mahcuzu elde bulundurmanın haklı ve hukuki sebebini kanıtlamak için tek başına güçlü ve inandırıcı delil olarak kabul edilemez. Alacaklıdan mal kaçırmak için borçlu ve alacaklının danışıklı olarak hareket etmeleri karşısında davanın reddi yerine delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde kabul kararı verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ :Davalı alacaklı ... Ltd. Şti. vekilinin yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine 04.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.