22. Hukuk Dairesi 2016/197 E. , 2018/25487 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde iş makinası operatörü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının işyerinde çalışma düzenini bozduğunu, işvereni zarara uğrattığını, sözleşmenin feshinden önce kendisine süre verildiğini, işyerinde fazla çalışma yapılmasını gerektiren bir iş olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece tanık anlatımları doğrultusunda davacının haftada 7 gün 07.30-22.00 saatleri arasında, 2,5 saat ara dinlenme kullanarak ile günde 12 saat çalıştığı, bu çalışma düzenine göre davacının haftada 27 saat fazla çalışma yaptığı belirlenmiş, buna göre hesaplanan fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, davacı ve davalı tanıklarının beyanları arasında çelişkiler mevcut olup, bu çelişkili tanık beyanlarına göre sonuca gidilmesi yerinde görülmemiştir. Diğer taraftan, davacı ile aynı dönemde işyerinde çalışan ve aynı işi yapan davacı tanığı ...’ın açtığı davada mahkemece haftalık fazla çalışma süresi 6 saat olarak belirlenmiş ve söz konusu mahkeme kararı Dairemizce onanmıştır. Bu itibarla, eldeki davada fazla çalışma süresinin emsal 2014/29141 E. sayılı dosyada olduğu gibi haftada 6 saat olarak kabulü ile buna göre fazla çalışma alacağının belirlenmesi dosya kapsamına uygun düşecektir. Mahkemece çelişkili tanık beyanlarına göre değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasında fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece her ne kadar hükümde zamanaşımına uğramış miktarların hakkaniyet indirimi yapıldıktan sonra dahi ıslah ile talep edilen miktarın üzerinde bulunduğu, bu bakımdan taleple bağlı kalınarak ıslah dilekçesindeki miktarlara hükmedildiği ifade edilmiş ise de, kararda aynı zamanda sadece bilirkişi ... tarafından hazırlanan 02/04/2014 tarihli rapora itibar edildiği belirtilmiştir. Oysa, mahkemece 13/10/2015 günlü celsede, davalı vekilinin zamanaşımı itirazının incelenmesi için dosyanın daha önce dosyayı incelediği anlaşılan bilirkişi ...’ya verilerek 02/04/2014 tarihli ek 2 bilirkişi raporunda tespit edilen çalışma süreleri ve ücret miktarları dikkate alınarak zamanaşımı itirazı bakımından ek rapor alınmasına karar verilmiş, örneğin söz konusu raporda fazla çalışma ücreti 25.096,07 TL brüt olarak belirlendiği halde mahkemece 16.600 TL brüt fazla çalışma alacağına hükmedilmiştir. Sonuç olarak, mahkemece dosyada mevcut birçok bilirkişi raporundan hangisine hangi gerekçe ile itibar edildiği açıkça belirtilmediğinden, zamanaşımına uğrayan alacak miktarının belirlenmesinde hangi rapora itibar edildiği de tespit edilememektedir. Mahkeme kararları, tereddüt yaratacak nitelikte ve çelişkili olamaz. Tarafların hangi rapora göre zamanaşımı definin değerlendirildiği veya alacağın hangi kısmının zamanaşımına uğradığı konusunda açıkça ve yeterince bilgilendirilmemesi hatalı olup, kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20/11/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.