Davacı, yaşlılık aylığına konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava nitelikçe dava dışı A.İnşaat Sanayi Ticaret Ltd Şti’nin 1996/4. ay- 1997/7.ay arasındaki dönemlere ilişkin pirim, gecikme zammı ve idari para cezası olarak tahakkuk ettirilen borçları nedeniyle davacı hakkında yapılan 1997/845, 847 ve 2001/289,290 nolu takipler sonucu yaşlılık aylığına konulan haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece 1997/845, 2001/290 icra dosyaları üzerinde yapılan takip kapsamındaki prim borcundan davacının sorumlu olduğunun , 1997/846, ve 2001/289 icra dosyaları üzerinde yapılan takip kapsamında idari para cezası borçlarından davacının sorumlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının A.İnşaat Sanayi Ticaret Ltd Şti’nin ortağı iken hissesini 21.3.1994 tarihinde devrettiği, devir işleminin Ticaret Sicil Gazetesi’nde 28.3.1994 tarihinde ilan edildiği ancak davacının 25.1.1995 tarihinden itibaren 5 yıllığına şirketi temsilen müdür olarak atandığı ve münferit imza yetkisinin bulunduğu, 21.3.1994 tarihli kararla davacının şirket müdürlüğüne aynı şartlara süre belirtilmeden devamına karar verildiği, Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazısına göre ise davacının 25.1.1991 tarihinden itibaren süre belirtilmeksizin yetkili olarak atandığının bildirildiği, şirketin 19964-1997/7 aylar arasında ki prim borcu nedeniyle şirkete tebliğat yapılmadığından davacı hakkında; 1997/845 nolu dosyada prim borcu nedeniyle, 1997/ 847 nolu dosyada idari para cezası nedeniyle takip yapıldığı ve her iki takibin ödeme emirlerinin davacıya tebliğ edilemediği , 2001/289 nolu dosyada idari para cezası, 2001/290 nolu dosyada ise prim borcu nedeniyle çıkarılan ödeme emirlerinin davacıya 14.3.2001 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
506 sayılı yasanın 80/5.maddesine göre “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. 6183 sayılı yasanın 58/1. .maddesine göre ise, “ Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs,böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir.
Somut olayda iptali istenen 2001/289,290 nolu iki adet takip dosyasına ilişkin ödeme emirlerinin davacıya 14.3.2001 tarihinde yöntemince tebliğ edilmiş dava ise 3.3.2005 tarihinde açılmıştır. Hal böyle olunca da davanın 6183 sayılı yasanın 58.maddesinde öngörülen 7 günlük süre geçtikten sonra açıldığından 2001/289,290 nolu takipler için açılan davanın reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Yargıtayın giderek dairemizin yerleşik içtihatları bu yöndedir.(HGK 2007/21-623 E,2007/717 K 30.10.2007,21HD.2006/10771,2007/8765 K sayıl kararlarında olduğu gibi) 506 sayılı Yasa’nın 140/son maddesine göre fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idari para cezalarının zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiş olup 1997/846 nolu takıbe esas idari para cezasının 1996 yılı 12. ayının aylık bildirgesiyle 1996 yılı 3. dönem bordrosu verilmemesi nedeniyle tahakkuk ettirildiğine ve dava tarihi itibariyle de bu idari para cezasına ait ödem emri davacıya tebliğ edilemediğinden 1997/846 nolu takipten zamanaşımı nedeniyle davacının sorumlu tutulmamasına dair verilen karar yerindedir. Ancak 1997/845 nolu takip 1996/4.-1997/7. aylar arasına ait prim borcun ilişkin olup uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa’nın 80/5 maddesine göre zamanaşımı süresi 6183 sayılı yasanın 102 maddesine göre 5 yıl olup bu 5 yıllık sürenin başlangıcı da alacağın vadesinin dolduğu tarih olmayıp bu tarihi takip eden takvim yılı başlangıcıdır. Bu durumda davacının en son pirim borcu 1997 yılı 7. ayına ait olduğundan zamanaşımı süresi başlangıcı 1.1.1998 yılı olup dava tarihi itibariyle bu takibe ilişkin ödeme emri davacıya tebliğ edilemediğinden zamanaşımı süresi dolduğundan bu borçtan davacının sorumlu tutulmaması gerekirken istemin reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.3.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.