Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/5331 Esas 2009/4515 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/5331
Karar No: 2009/4515
Karar Tarihi: 26.03.2009

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/5331 Esas 2009/4515 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2008/5331 E.  ,  2009/4515 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Adana 2. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 30/01/2007
    NUMARASI : 2004/1066-2007/36

    Davacı,  davalı işveren nezdinde l.7.l988- l.4.2004 tarihleri arası çalıştığının tespiti ile işçilik alacaklarının tahsiline   karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin  kısmen  kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    Dava, davacının 01.07.1988-01.04.2004 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının işe giriş bildirgesinin verildiği 01.03.1992 tarihinden itibaren 01.04.2004 tarihine kadar Kuruma bildirilmeyen 662 günlük çalışmasının tesbitine ve bir kısım işçilik alacaklarına karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti  davaları için özel  bir  ispat yöntemi öngörmemiş  ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş  içtihadı gereğidir.  Bu tür davalarda  öncelikle  davacının  çalışmasına ilişkin belgelerin  işveren tarafından verilip  verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa  işyerinin gerçekten var olup olmadığı  kanun kapsamında  veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı  eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir  duyarlılıkla araştırılmalıdır.  Çalışma olusu her türlü delille ispat  kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş  tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan  seçilmesine özen gösterilmelidir.  Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu  hiçbir kuşku ve duraksamaya  yer vermeyecek şekilde  belirlenmelidir. Yargıtay  Hukuk Genel  Kurulunun  16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da  bu doğrultudadır.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 01.03.1992 tarihinde davalı işyerinden işe giriş bildirgesinin verildiği, sonraki yıllarda 01.02.1997,01.07.1998,10.02.2001 ve 01.02.2003 tarihlerinde unvan değişikliği yapan aynı işyerinden işe giriş bildirgelerinin verildiği, dinlenen bordro tanıklarının davacının ilk işe giriş bildirgesinin verildiği 01.03.1992 tarihinden önce davalı işyerinde sürekli ve kesintisiz  çalışmasını doğruladığı, 20.06.1991 tarihli işveren tarafından onaylanan cari hesap sözleşmesinde davacının 22.09.1988 tarihinden itibaren davalı işyerinde çalıştığının belirtildiği anlaşılmaktadır.Hal  böyle olunca davacının çalışması ilk işe giriş bildirgesinin verildiği 01.03.1992 tarihinden önce 1988 yılında itibaren sürekli ve kesintisiz olarak devam ettiğinden hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.Mahkemece 01.03.1992-01.04.2004 tarihleri arasındaki dönem yönünden verilen tesbit kararı yerinde ise de bilirkişi raporu doğrultusunda davacının 01.03.1992 tarihinden önceki talebinin hak düşürücü süreye uğradığı gerekçesiyle bu dönemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya ayrıdır.       
    Yapılacak iş; davacının davalı işyerindeki çalışmalarının işe giriş bildirgesinden önce 01.07.1988 tarihinden itibaren başladığını kabul etmek, işçilik alacaklarını buna göre bilirkişiden alınacak ek rapor ile tesbit etmek ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.   
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya ve davalılardan G. Day.Tük.Mam.San.Tic.A.Ş."ne iadesine,  26.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.