
Esas No: 2017/2046
Karar No: 2020/527
Karar Tarihi: 07.07.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2046 Esas 2020/527 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “olağan genel kurul toplantısının iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 05.09.2012 tarihli dava dilekçesinde; ...adresinde faaliyet gösteren ...’nin valilik denetim görevlileri tarafından 17.04.2012 tarihinde yapılan denetimi sonucunda, derneğin 30.11.2010 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısına duyuru yapmayarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 77. maddesi ile Dernekler Yönetmeliği"nin 14. maddelerine aykırı hareket ettiğinin tespit edildiğini ileri sürerek davalı derneğin 30.11.2010 tarihli olağan genel kurul toplantısının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 03.10.2012 tarihli cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki “duyuru yapmamak” ifadesi ile davaya dayanak kılınan denetim raporundaki “duyuru yapıldığını gösterir belge bulunmadığı” ifadelerinin aynı anlamı taşımadığını, genel kurul toplantısının duyurulduğuna dair belge bulunmamasının genel kurulun iptali sebebi olmadığını, iddianın aksine toplantı tarih, yer ve saatinin üyelere bildirildiğine dair tutanağın mevcut olduğunu, Dernekler Yönetmeliği’nin 14. maddesinde duyurunun yazılı yapılacağı belirtilmiş ise de bu yazının nasıl bir yazı olduğunun belirtilmediğini, bu hususa dayanılarak aradan 2 yıl geçmiş bulunan genel kurul kararının iptalini istemenin hukuka ve kamu düzenine aykırı olduğunu, genel kurul toplantısının bildirilmediği yönünde herhangi bir dernek üyesinin de itirazı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.05.2013 tarihli ve 2012/466 E., 2013/284 K. sayılı kararı ile; dosya üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde 03.05.2013 tarihli bilirkişi raporu denetime elverişli bulunmakla hükme esas alındığı, genel kurula çağrı yazısının 5 üyeye gönderilmemesi nedeniyle çağrıda usulsüzlük yapılmışsa da yapılan usulsüzlük sonuca etkili olmadığından genel kurulun iptalini gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince 10.11.2014 tarihli ve 2014/16932 E., 2014/15780 K. sayılı kararı ile;
“Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalı derneğin 30.11.2010 tarihinde genel kurul toplantısı yaptığı, bu toplantı için üyelere elden yazı ile bildirim yapıldığı ancak yapılan bildirimde toplantı gündemi, tarihi, saati, yerinin ve çoğunluk sağlanamazsa ikinci toplantının ne zaman ve nerede yapılacağına dair bilgilerin yer almadığı gibi bildirimin genel kurula katılma hakkı olan beş üyeye de yapılmadığı, genel kurul toplantısının kanuna ve tüzüğe aykırı yapılması nedeniyle iptali için dava açıldığı, mahkemece beş üyeye çağrının yapılmamış olmasının sonuca etkili olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında kanuna ve tüzüğe aykırılık halinde bu aykırılığın sonuca etkili olup olmamasına göre bir ayrım yapılmaksızın genel kurul toplantısının iptaline karar verilebileceğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
9. Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.02.2016 tarihli ve 2015/452 E., 2016/66 K. sayılı kararı ile; davalı vekili tarafından sunulan örnek Yargıtay kararlarında, "çağrıdaki usulsüzlüğün tek başına bir iptal sebebi olmadığı" (Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 31.05.2012 tarihli ve 2012/3981 E., 2012/4118 K. sayılı kararı), "genel kurula katılma hakkı bulunmayan üyelerin genel kurula katılmış olmalarının toplantı ve karar nisabına etkili olmadığı, dava konusu edilen üyelerin sonuca etkisi bulunmadığı, bu nedenle yerel mahkemenin genel kurulun iptali talebinin kabulüne karar vermesinin yanlış olduğu" nun (Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 20.06.2013 tarihli ve 2013/6736 E., 2013/10752 K. kararı) belirtildiği, iptali istenen genel kurula katılmayan 5 üye olduğu, katılan üye sayısına göre karar nisabının gerçekleştiği, genel kurulda alınan kararların seçimler dışında olanların oy birliği ile alındığından bu beş üye katılsa ve kararlara red oyu verseydi dahi 44 kabul ile alınan kararlarda sonucun değişmeyeceği gerekçeleriyle emsal Yargıtay kararları da dikkate alınarak direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı ..."nin 30.11.2010 tarihinde gerçekleştirilen olağan genel kurul toplantısına 5 üyeye ilişkin yapılan çağrıdaki usulsüzlüğün, alınan kararlarda sonucunu değiştirmeyecek olmasının önemli olup olmadığı, burada varılacak sonuca genel kurul toplantısının iptaline karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. 5253 sayılı Dernekler Kanunu"nun 2/a. maddesinde “Dernek; kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukları” olarak tanımlanmıştır.
13. Dernekler Kanunu, derneklerin kuruluş ve örgütlenmesi ile ilgili hükümlerle devletin dernekler üzerindeki yetkileri ve ceza hukuku ile ilgili hükümler içermektedir. Mülga 2908 sayılı Dernekler Kanunu’nun 50, 51, 52, 53. maddelerinde kurulmuş olan bir derneğin feshedilmesi, kendiliğinden dağılmış sayıldığının tespit edilmesi ve kapatılması hâlleri düzenlenmişti. Özel hukuk alanına giren bir yargılamayı gerektirmesine rağmen kanun koyucu bu davalarda Cumhuriyet Savcısına kamu düzeni düşüncesiyle bazı görevler vermiş ise de, yeni 5253 sayılı Dernekler Kanunu"nda Cumhuriyet Savcılarına derneğin kapatılması, feshi ya da kendiliğinden sona ermesine ilişkin görevler verilmemiştir (Saldırım, M.; Cumhuriyet Savcısı’nın Özel Hukukta Dernek Ve Sendika Tüzel Kişiliğinin Sona Erdirilmesine İlişkin Görevleri, TBB Dergisi, Sayı 59, 2005, s. 361).
14. Dernekler Kanunu’nun 36. maddesinde “Bu Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun hükümleri uygulanır.” denilmiştir. Bu hüküm nedeniyle dernekler, hem 5253 sayılı Dernekler Kanunu’na hem de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)"nun dernekler ile ilgili hükümlerine (m. 56-100) tabidirler. Dernekler Kanunu özel kanun olduğu için Medeni Kanun’a göre öncelikle uygulanır.
15. 5253 sayılı Dernekler Kanunu"nun 19. maddesine göre, İçişleri Bakanı veya mülkî idare amiri tarafından gerekli görülen hâllerde, derneklerin tüzüklerinde gösterilen amaçlar doğrultusunda faaliyet gösterip göstermedikleri, defterlerini ve kayıtlarını mevzuata uygun olarak tutup tutmadıklarının denetletilebileceği, aynı Kanunun "Ceza hükümleri" başlıklı 32. maddesinin "b" bendine göre ise genel kurulu süresinde toplantıya çağırmayan, genel kurul toplantılarını kanun ve tüzük hükümlerine aykırı olarak veya dernek merkezinin bulunduğu veya tüzüğünde belirtilen yer dışında yapan dernek yöneticilerine beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verileceği, mahkemece, kanun ve tüzük hükümlerine aykırı olarak yapılan genel kurul toplantılarının iptaline de karar verilebileceği düzenlenmiştir.
16. 4721 sayılı TMK"nın 73. maddesinde "Genel kurul, derneğin en yetkili karar organı olup; derneğe kayıtlı üyelerden oluşur. ", 75. maddesinde "Genel kurul, yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hâllerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı başvurusu üzerine, yönetim kurulunca olağanüstü toplantıya çağrılır", "Toplantıya çağrı" başlıklı 77. maddesinde ise "Genel kurul, yönetim kurulunca, en az onbeş gün önceden toplantıya çağrılır. Bu amaçla toplantının günü, saati, yeri ve gündemi, (...)(1) üyelere (...)(1) bildirilir. Toplantıya çağrı usulü ve toplantının ertelenmesine ilişkin konular, yönetmelikle düzenlenir. " düzenlemelerine yer verilmiştir.
17. Dernekler Yönetmeliği"nin "Çağrı Usulü" başlıklı 14. maddesi "(Değişik: RG-23/1/2013-28537) Yönetim kurulu, dernek tüzüğüne göre genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesini düzenler. Genel kurula katılma hakkı bulunan üyeler; en az onbeş gün önceden, toplantının günü, saati, yeri ve gündemi en az bir gazetede veya derneğin internet sayfasında ilan edilmek, yazılı olarak bildirilmek, üyenin bildirdiği elektronik posta adresine ya da iletişim numarasına mesaj gönderilmek veya mahalli yayın araçları kullanılmak suretiyle toplantıya çağrılır. Bu çağrıda, çoğunluk sağlanamaması sebebiyle toplantı yapılamazsa, ikinci toplantının hangi gün, saat ve yerde yapılacağı da belirtilir. İlk toplantı ile ikinci toplantı arasındaki süre yedi günden az, altmış günden fazla olamaz.
Toplantı, çoğunluk sağlanamaması sebebinin dışında başka bir nedenle geri bırakılırsa, bu durum geri bırakma sebepleri de belirtilmek suretiyle, ilk toplantı için yapılan çağrı usulüne uygun olarak üyelere duyurulur. İkinci toplantının geri bırakma tarihinden itibaren en geç altı ay içinde yapılması zorunludur. Üyeler ikinci toplantıya, birinci fıkrada belirtilen esaslara göre yeniden çağrılır.
Genel kurul toplantısı bir defadan fazla geri bırakılamaz." şeklindedir.
18. Gerçekten, gerek Kanunda gerek doktrinde kabul edilen ana kural, dernek toplantısının derneğe kayıtlı olan bütün üyelere, toplantının amacını, yerini, zamanını ve toplantıda görüşülecek hususları çok önceden bildirmek suretiyle bütün üyelerin mümkün olduğunca toplantıya katılmalarını sağlamaktır. Derneğe kayıtlı her üyenin toplantıya ilgi gösterip gelmesi kanunun amaçladığı bir yöndür.
19. Genel kurulda alınan kararlara karşı çeşitli dava yollarına başvurmak mümkün olup, genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılması bu yollardan bir tanesini oluşturmaktadır (5352 s. Dernekler Kanunu m. 32, 4721 s. TMK m. 83). Buna göre, yokluk ve geçersizlik halleri dışında kalan sakatlıklarda genel kurul kararları iptal edilebilirlik yaptırımına tabi olmaktadır.
20. Genel kurul toplantısına çağrının yapılmaması veya usulsüz yapılması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların mutlak butlanı mı, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu Türk ve yabancı doktrinde tartışmalı olup, çoğunluk düşüncesi, hukuki işlemlere güvenlik getirme amacı da dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu yönündedir.
21. Nitekim 4721 sayılı TMK"nın "Kararın iptali" başlıklı 83. maddesi; "Toplantıda hazır bulunan ve kanuna veya tüzüğe aykırı olarak alınan genel kurul kararlarına katılmayan her üye, karar tarihinden başlayarak bir ay içinde; toplantıda hazır bulunmayan her üye kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her hâlde karar tarihinden başlayarak üç ay içinde mahkemeye başvurmak suretiyle kararın iptalini isteyebilir. Diğer organların kararlarına karşı, dernek içi denetim yolları tüketilmedikçe iptal davası açılamaz. Genel kurul kararlarının yok veya mutlak butlanla hükümsüz sayıldığı durumlar saklıdır" hükmünü içermekte olup, çağrıda usulsüzlük hâlinin, genel kurula bu nedenle katılamayan üyelere bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun bunun müeyyidesini mutlak butlan olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır.
22. Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden tarafın genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da mutlak butlan sonucunu doğurmamaktadır. Diğer yandan, genel kurul toplantısına çağrılması gereken üyelerin çağrılmamaları nedeniyle gelememeleri hâlinde, toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa bu durum, kararın yok sayılmasını gerektirir. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti için açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir.
23. Yapılan açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesine gelince; dosyadaki bilgi ve belgelerden, Ankara Valiliği denetim görevlileri tarafından 17.04.2012 tarihinde davalı ... hakkında yapılan denetimde 30.11.2010 tarihli olağan genel kurul toplantısının Medeni Kanun ve Dernekler Yönetmeliğine aykırı yapıldığının tespit edilmesi üzerine davacı İdare tarafından eldeki davanın açıldığı, davalı dernek tarafından sunulan 30.11.2010 tarihinde yapılacak olağan genel kurulun yapılacağı yer, saat bilgilerinin üyelere bildirilmesine ilişkin belgede 49 üyeden 44 üyenin imzalarının bulunduğu, 5 üyenin imzasının bulunmadığı, "Genel Kurul Sonuç Bildirimi” başlıklı belgede genel kurula 44 kişinin katıldığının belirtildiği, seçimler dışındaki tüm kararlarının oy birliği ile alındığı, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin oy çokluğu ile seçildiği, en fazla oy alan adayın 44, en az oy alan adayın ise 25 oy aldığı görülmüştür.
24. Mahkemece hükme esas alınan 07.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda; genel kurula çağrının 5 üyeye yapılmaması nedeniyle genel kurul çağrısının usulsüz olduğu, genel kurulda alınan kararların seçimler dışında oy birliği ile alındığından 5 üye katılsa ve ret oyu verse idi dahi 44 kabul ile alınan kararlarda sonucun değişmeyeceği, organlara seçilen üyelerden en düşük oy alan 25 oy ile seçildiğinden, katılmayan 5 kişi muhalif oy kullansa dahi 24’e 25 oy ile yine seçilmiş olacağı, çağrıdaki usulsüzlüğün seçimleri değiştirmeyeceğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
25. O hâlde, davalı derneğin 30.11.2010 tarihinde yapılan genel kurula çağrı yazısının 5 üyeye gönderilmemesi nedeniyle çağrıda usulsüzlüğün bulunduğu, ancak çağrılması gereken üyelerin çağrılmamasının karar nisabını etkilemediği, bunun butlanı değil, iptali gerektiren hâllerden olduğu, genel kurula katılmayan üyelerin, toplantı zamanı ve yerinin gereği gibi bildirilmemiş olmasına dayalı olarak, genel kurulda alınan kararların kanuna, tüzüğe ve iyiniyet kurallarına aykırılığı iddiasıyla iptali istemiyle dava açma haklarının bulunduğu hâlde söz konuyu davayı da açamadıkları nazara alındığında mahkemenin yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.
26. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 33. maddesinde temel hak olarak düzenlenen dernek kurma hakkının, maddede sayılanlar dışında derneğin etkinliklerine katılma ve dernek üyelerinin menfaatlerini korumak üzere faaliyette bulunma hakkını da içerdiği, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesinde de, derneğe üye olma hakkının temel yansımasının derneğe katılma ve toplantılarına katılma hakkı olduğunun ifade edildiği, temek hak olan faaliyetlere ve toplantılara katılınmamasına yönelik her türlü işlemin açıkça hak ihlali olduğu ve mutlak butlan sonucunu doğuracağı, somut olayda davalı dernek olağan genel kurul toplantısına üye olan beş kişinin haberdar edilmeyerek Anayasal temel hak olan genel kurul toplantısına katılma hakkının engellendiği, mutlak butlan niteliğinde olduğundan beş üyenin alınan kararlara etkili olup olmamasının önemli olmadığı, bu yöndeki Özel Daire bozma kararının isabetli olduğu ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
27. Hâl böyle olunca, usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararının ONANMASINA,
HUMK’nın 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.07.2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
1. Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki temel uyuşmazlık, “davalı derneğin gerçekleştirilen olağan genel kurul toplantısına 5 üyeye ilişkin yapılan çağrıdaki usulsüzlüğün, alınan kararlarda sonucunu değiştirmeyecek olmasının önemli olup olmadığı, burada varılacak sonuca genel kurul toplantısının iptaline karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. Yerel mahkemenin “iptali istenen genel kurula da katılmayan 5 üye olduğu, katılan üye sayısına göre karar nisabının gerçekleştiği, genel kurulda alınan kararların seçimler dışında olanları oy birliği ile alındığından bu beş üye katılsa ve kararlara red oyu verseydi dahi 44 kabul ile alınan kararlarda sonucun değişmeyeceği, emsal Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğu” gerekçesi ile verdiği direnme kararının, çoğunluk görüşü ile onanmasına karar verilmiştir.
3. Sayın çoğunluğun onama kararı aşağıda açıklanan nedenler, Özel Dairenin bozma gerekçesi ve özellikle dernek kurma hakkının niteliği ile açıkça kanuna aykırılık nedeni ile isabetli değildir.
4. Anayasanın 33. maddesi uyarınca temel haklardan olma dernek kurma hakkı ile ilgili hükme göre “Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir. Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir. Dernek hakkı Anayasanın 33. maddesinde sayılanlar dışında bir derneğin etkinliklerine katılma ve dernek üyelerinin menfaatlerini korumak üzere faaliyette bulunma haklarını da içermektedir.
5. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesine göre de “Her şahıs asayişi ihlâl etmeyen toplantılara katılmak ve başkalarıyla birlikte sendikalar tesis etmek ve kendi menfaatlerini korumak üzere sendikalara girmek hakkı dâhil olmak üzere dernek kurmak hakkını haizdir”. Görüldüğü gibi derneğe üye olma hakkının temel yansıması dernek faaliyetlerine ve toplantılarına katılma hakkıdır.
6. Dernek genel kurulu kararlarının hukuka aykırılığını, öncelikle kanunun emredici veya tüzükle tersi kararlaştırılmamış bulunan kanunun tamamlayıcı hükümlerine veya tüzük hükümlerine aykırılık oluşturur. Burada temel hak olan faaliyetlere ve toplantılara katılmamasına yönelik her türlü işlem, açıkça hak ihlalidir ve mutlak butlan sonucunu doğurmalıdır.
7. Somut uyuşmazlıkta, davacı dernek olağan genel kurul toplantısına üye olan beş kişi, bırakın usulsüz tebliği hiçbir şekilde haberdar edilmeksizin çağrılmamışlardır. Üyeler davet edilmediğinden, üyeye yapılan tebligat bulunmadığından usulsüz tebliğden söz edilemez. Burada açıkça derneğin etkinliğine, genel kurul toplantısına katılma hakkı engellenmiştir. Bu Anayasal temel hakkın ihlalidir. Mutlak butlan niteliğinden olduğundan, beş üyenin alınan kararlara etkili olup olmaması önemli değildir. Özel Dairenin bu yönde bozma kararı isabetli olduğundan, Sayın çoğunluğun görüşüne açıklanan nedenlerle katılınmamıştır.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.