8. Hukuk Dairesi 2013/1262 E. , 2014/2675 K.
"İçtihat Metni" T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Karlıova Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2012
NUMARASI : 2012/3-2012/186
M.. A.. ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Karlıova Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 31.10.2012 gün ve 3/186 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı dava dilekçesinde Sakaören Köyü"nde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 145 ada, sayılı parselin Hazine adına çayır niteliğinde tespit ve tescil edildiğini babası H.. A.."dan kaldığını ancak dedesi adına bulunan Mayıs ve sıra nolu tapu kaydı kapsamında kalan yer olduğunu bu tapu kaydının kadastro çalışmaları sırasında gözetilmediğini açıklayarak 145 ada sayılı parselin iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiş, davanın Sulh Hukuk Mahkemesi"nde görüldüğü sırada 11.06.2011 tarihinde yargılama oturumunda dava konusu taşınmazın babasından kaldığının bu nedenle kardeşleriyle kendisi adına müştereken iptal ve karar verilmesini, dosyanın görevsizlikle Asliye Hukuk Mahkemesi"ne aktarıldıktan sonra 22.02.2012 tarihli yargılama oturumunda ise dava konusu taşınmazın vefat eden babası H.. A..’un mirasçılık belgesindeki mirasçılarının payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne Hazine adına kayıtlı bulunana 145 ada sayılı parselin tapu kaydının iptali ile H.. A..’un mirasçılık belgesindeki payları oranında mirasçıları adına tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro öncesi kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece kazanma koşulları süresinin davacılar yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Mahkemece kendiliğinden bitişikte bulunan 145 ada sayılı mera parseli nedeniyle mera araştırılmasının yapıldığı, dinlenen yerel bilirkişilerin komşu köylerden seçildiği, dinlenen tek tanığın ise aynı köyden dinlendiği ve yöntemine uygun bir biçimde tahsisli ve kadim mera araştırılmasının yapılmadığı belirlenmiştir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğu saptanmıştır. Kadastro bilirkişilerinin Mahkemece re"sen çağrılıp yargılama oturumunda dinlenilmesi de usule aykırıdır.
Uyuşmazlık konusu 145 ada sayılı parsel 12.10.2009 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında senetsizden çayır niteliğinde 29.930,66 m2 yüzölçümlü olarak davalı Hazine adına tespit edilmiş kadastro tutanağının 12.03.2010 tarihinde kesinleşmesiyle tapu kaydı oluşmuştur. Kadastro tutanağının edinme sebebinde 1972 yılında bölgede faaliyet gösteren nolu Toprak Tevzi Komisyonu"nun 30 K paftasında Toprak ve İskan İşleri Genel Müdürlüğü"nün ve tablendikatif listesinde 5. sayfada nolu parsel olarak gösterilen yerin Maliye Hazinesi adına çayır niteliğinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 18. maddesi gereğince tespitinin yapıldığı açıklanmıştır.
Mahkemece, edinme sebebindeki bu bilgi gözetilerek Toprak Tevzi Komisyonu"nun 30k pafta sayılı parseliyle ilgili Hazine adına tapu kaydının oluşup oluşmadığı üzerinde durulmamış ve Bingöl İl Özel İdaresi Müdürlüğü"nden bu durum sorulmamıştır.
Bu nedenle dosya arasında bulunan tablendikatif listesinde yazılı 30-k pafta parsel nolu taşınmaza ait tablendikatif cetvelinin onaylı örneği ile dosya arasında yer almayan ancak Mahkemece Bingöl İl Özel İdaresi"nden getirtilecek Toprak Tevzi Komisyonu"nca aynı parsel hakkında düzenlenen belirtmelik tutanağının onaylı örneği eklenerek söz konusu 30-k pafta 145 tablendikatif parsel numarası hakkında Hazine adına tapu kaydının oluşup oluşmadığının Yerel Tapu Müdürlüğü ile İl Özel İdare Müdürlüğü"nden sorulması varsa tapu kaydının getirtilerek dosya arasına konulması gerekmektedir.
Bundan ayrı Hazine cevap ve temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın bitişiğinde mera parsellerinin yer aldığını bildirmiş, dosya arasında bulunan orijinal pafta ve bilgilere göre dava konusu 145 ada sayılı parselin bitişiğinde aynı ada sayılı mera parselinin yer aldığı Toprak Tevzi Komisyonu"nun 13.2.1973 tarih ve sıra nolu tapu kaydına dayalı olarak bu parselin tespitinin yapıldığı anlaşıldığından tahsisli ve kadim mera araştırılmasının yapıldığı zorunlu görülmektedir. Bu nedenle taşınmazın bulunduğu köye ait tahsisli ve kadim meraya ilişkin kayıt ve belgeler ile paftaların olup olmadığının İlçe Özel İdare, İl Özel İdare ve Tapu Müdürlüğü"nden sorulması varsa bunlara ilişkin kayıt ve belgeler getirtilerek dosyaya eklenmesi, Toprak Tevzi Komisyonu"nca taşınmazın bulunduğu Sakaören Köyüne ait ve düzenlediği mera paftalarının İl Özel İdare Müdürlüğü"nden getirtilerek dosya arasına konulması, Yargıtay uygulaması uyarınca meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından tanıklarını seçip bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK’nun 243. ve 244. maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, tahsisli ve kadim meraya ait kayıt ve belgeler ile paftaların teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, dava konusu yerin tahsisli ve kadim mera kayıtları kapsamında kalıp kalmadığının keşfen belirlenmesi, bu kayıt ve belgeler kapsamında kalmadığının saptanması durumunda bu sefer dava konusu yerin bitişikte bulunan kadim meranın devamı ve onun bütünlüğü kapsamında kalan yerlerden olup olmadığının komşu köylerden seçilen yerel bilirkişiler ile tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK’nun 261. maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi, davacı ve miras bırakanın çayır niteliğinde bulunan taşınmaz üzerindeki zilyetliğin başlangıç ve süresinin saptanması, tespit tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak belirlenmesi ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu bir hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 18.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.