
Esas No: 2017/3001
Karar No: 2020/526
Karar Tarihi: 07.07.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/3001 Esas 2020/526 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tasarrufun iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı ... Mamulleri İmalat ve Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... Mamulleri İmalat ve Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 02.11.2009 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı Ayfa İnşaat Yapı San ve Tic. Ltd. Şti arasında 20.04.2008 tarihinde imzalanan düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine göre üzerine düşen edimleri yerine getirmeyen davalı aleyhine İstanbul 8. İcra Dairesinin 2009/9383 E. sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin borçlu şirketin takibe itiraz etmemesi üzerine kesinleştiğini, davalı borçlunun müvekkili ile yapılan sözleşmeden sonra alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla diğer davalı şirket lehine 27.05.2008 ve 06.05.2008 tarihlerinde ipotekler tesis ettiğini ileri sürerek söz konusu tasarrufların davacı bakımından iptaline karar verilmesini talep etmiş ve yargılama aşamasında ipotekli taşınmazların satılmış olması nedeniyle davayı tazminat isteğine çevirmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Dava dilekçesi davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
5.1. Davalı ... Mamulleri İmalat ve Tic. A.Ş. vekili 24.12.2009 tarihli cevap dilekçesinde; satış vaadi sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunu, davaya konu ipoteklerin 06.05.2008 ve 27.05.2008 tarihinde tesis edildiğini, davacı tarafından haciz işleminin ise bir yılı geçtikten sonra Haziran-Temmuz- Ağustos ve Eylül 2009 tarihlerinde yapıldığından bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, tasarrufun iptaline karar verilebilmesi için borcun tasarruftan önce doğmuş olması gerektiğini, ipoteklerin gerçek alacağın teminatı olarak tesis edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
5.2. Davalı Ayfa İnşaat Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti; usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara katılmamıştır.
Mahkeme Kararı:
6. Kadıköy (Kapatılan) 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.04.2012 tarihli ve 2009/406 E., 2012/168 K. sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulü ile, davalı borçlu Ayfa İnşaat Yapı San.ve Tic. Ltd. Şti"nin Kadıköy, Bostancı Mahallesi, 2891 ada, 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde haczin 25.05.2009 tarihinde yapıldığı, dava konusu A blok 2 nolu daire ile F bloktaki 2 nolu daire yönünden ipotek tarihlerinin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 279 maddesine göre 1 yıllık süreden önce olduğu gerekçesiyle bu taşınmazlar yönünden davanın reddine, İİK’nın 279. maddesindeki şartlar oluştuğundan 27.05.2008 tarihinde davalı ... Mamülleri İmalat ve Tic. A.Ş. lehine ipotek tesis edilen davaya konu Çekmeköy, Alemdağ mahallesi 717 parsel A blok zemin kat 1 nolu dairenin icra dairesince yapılan ihale ile 130.000,00TL bedel ile satıldığından İİK 283/2 maddesi uyarınca bu taşınmaz ile ilgili davanın tazminata dönüştüğünün kabulü ile Kadıköy 8. İcra Dairesinin 2009/ 9383 E. sayılı takibindeki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak koşulu ile davalı ... Mamulleri İmalat ve Tic. A.Ş.’nin 130.000,00TL üzerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Kadıköy (Kapatılan) 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... Mamulleri İmalat ve Tic. A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 25.09.2012 tarihli ve 2012/8881 E., 2012/9995 K. sayılı kararı ile;
“…Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Mahkemece aynı yasanın 279. maddesi uyarınca davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen karar toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun düşmemektedir. İİK.279. maddesinde borcunu ödemeyen bir borçlu tarafından hacizden veya mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından evvelki bir sene içinde, borçlunun teminat göstermeyi evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler, para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler, vadesi gelmemiş borç için yapılan ödemeler ve kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhlerin iptale tabi olduğu belirtilmiştir. Bu maddede sözü edilen haciz borçlunun adresinde yapılan haciz işlemi ile ilgili olup borçlunun taşınmazlarına konulan haciz işlemlerini içermemektedir. Somut olayda dava ve tasarrufa konu edilen ipotek işlemi 27.05.2008 tarihinde yapılmış olup borçlunun adresinde yapılan hacizlerin tarihi ise 06.06.2009 ve 15.09.2009’dur. Bu durumda tasarruf haciz tarihinden geriye doğru bir yıllık süre içinde yapılmadığından mahkemece İİK"nın 279. maddesinin uygulama yeri olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile borçlunun taşınmazı üzerine konulan haciz tarihinin anılan maddedeki bir yıllık sürenin hesaplanmasına esas alınması doğru bulunmamıştır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.06.2016 tarihli ve 2013/140 E., 2016/204 K. sayılı kararı ile; aynı nitelikte olan İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/128 E. ve 2013/263 K. sayılı dosyasından verilen kararın mahkemenin dosyasındaki bozma gerekçesi ile aynı olduğu, bozma kararına mahkemenin direnmesi üzerine sonucunun beklenildiği, Hukuk Genel Kurulunca direnmenin onanmasına karar verildiği, yargılamada birliğin sağlanması amacıyla ve Hukuk Genel Kurulu kararının gerekçesinde belirtildiği şekilde İİK 279. maddesinde belirtilen geriye doğru bir yıllık sürenin hesaplanmasında dikkate alınacak haczin sadece adreste yapılacak haciz olmadığı, taşınmaz üzerine konulan haciz tarihinin de bir yıllık süre başlangıcında dikkate alınmasının mümkün olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı ... Mamulleri İmalat ve Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İİK’nın 279. maddesinin birinci cümlesinde yazılı haciz ibaresinin her türlü haczi mi yoksa borçlunun adresinde yapılan haczi mi ifade ettiği; burada varılacak sonuca göre 27.05.2008 tarihinde yapılan tasarrufun geriye doğru bir yıllık sürede yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. İİK’nın 277. maddesindeki ifade ile tasarrufun iptali davası aynı Kanun’un 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Öğretideki tanıma göre de bir borçlunun, mallarının haczinden veya iflas etmeden önce, alacaklılarından mal kaçırmak maksadıyla yapmış olduğu bağışlamalar ve şüpheli (hileli) tasarrufların iptal edilebilmesi için, alacaklılara tanınan talep hakkına iptal davası denmektedir (KURU, B.: İcra ve İflas Hukuku, El Kitabı, Ankara 2013, s.1396-1397).
13. Tasarrufun iptali davası bakımından kanunun dava şartı olarak getirdiği temel husus, davacının elinde geçici ya da kesin aciz vesikasının bulunmasıdır (İİK , m. 277/1).
14. Somut olayda davalılar arasındaki tasarrufun iptaline ilişkin istemin, acizden dolayı butlan hâlini düzenleyen İİK"nın 279. maddesine dayalı olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yukarıda belirtilen uyuşmazlığın çözümü, iptali istenen tasarrufun yapıldığı tarih bakımından, Kanunun öngördüğü sürenin hangi başlangıç tarihine göre hesaplanacağı noktasında toplanmaktadır. Nitekim anılan maddenin birinci fıkrasına göre bu süre hacizden veya mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından evvelki bir sene olarak belirtilmiştir.
15. Kanun koyucunun iradesine bakıldığında haciz ve mal bulunamaması nedeniyle aciz hâlleri, bu sürenin başlangıcı bakımından birbirine eşit değerde görülmüştür. Esasen mal bulunamaması nedeniyle aciz, aynı Yasa’nın 105. maddesinde de düzenlenmiş ve borçlunun adresinde yapılan hacizde, haczi kabil mal bulunamadığına ilişkin tutanağın aciz vesikası hükmünde olacağı belirtilmiştir (İİK, m 143). Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi bakımından aciz vesikasının bir dava şartı olduğu düşünüldüğünde; bu düzenlemelerin paralellik arz ettiği tartışmasızdır. Nitekim İİK’nın 105. maddesinin ikinci fıkrasında, haczi kabil malların yetersiz olduğunun anlaşılması hâlinde dahi haciz tutanağının “geçici aciz vesikası” sayılacağı ve bunun da tasarrufun iptali davasının açılması bakımından aranan dava şartını sağlayacağı vurgulanmıştır.
16. Ne var ki, 279. madde sadece haczi kabil mal bulunamaması ve bununla varsayılan aciz hâlini tek başına sürenin başlamasına esas saymamış; yapılan tasarrufların butlanına hükmedilebilmesi için hesaplanacak bir yıllık sürenin başlangıç tarihlerinden biri olarak da “haciz” tarihini göstermiştir.
17. Bu durumda geriye doğru bir yıllık sürenin hesaplanmasında dikkate alınacak haciz, borçluya ait herhangi bir malın haczi olup, adreste yapılan hacizle sınırlı değildir; zira adreste yapılacak haciz, zaten mal bulunamaması hâline münhasır olarak ayrıca sayılmıştır. Varılan noktada yerel mahkemenin geriye doğru bir yıllık sürenin başlangıcı olarak Bostancı Mah., 2891 Ada, 5 parsel sayılı taşınmaz üzerine konulan haczin tarihi olan 26.05.2009 tarihinin esas almasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
18. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler İİK’nın 279. maddesinin “acizden dolayı butlan” başlığını taşıdığı, İİK’nın 143. maddesi de dikkate alındığında 279. maddede gösterilen bir yıllık sürenin başlangıç tarihinin, borçlunun adresinde yapılan hacze göre hesaplanacağını; diğer mallar üzerine konulan hacizlerin bu sürenin başlangıcında dikkate alınmayacağı görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan gerekçelerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
19. O hâlde mahkemece 26.05.2009 tarihli haciz gününün esas alınması usul ve yasaya uygun olup, direnme kararı yerindedir.
20. Ne var ki, davalılardan ... Mamulleri İmalat ve Tic. A.Ş. vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme uygun olup, davalı ... Mamulleri İmalat ve Tic. A.Ş. vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 17. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince bu işlemlerin yerine getirilmesine, karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.07.2020 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Mahkeme ile 17. Hukuk Dairesi arasındaki görüş ayrılığı İİK’nın 279. maddesindesin de ki “Haciz” kavramı “tapuya verilen haciz şerhi” mi yoksa “borçluyu aciz duruma düşürecek haciz” mi noktasında toplanmaktadır.
İİK’nın 279. maddesinde “Aşağıdaki tasarruflar borcunu ödemiyen bir borçlu tarafından hacizden veya mal bulunmaması sebebile acizden yahut iflasın açılmasından evvelki bir sene içinde yapılmışsa yine batıldır.” düzenlemesinde borçlunun tasarruflarının batıl olmasını sağlayan geriye doğru bir yıllık süreyi başlatan üç hâl sayılmıştır. “Haciz” “Mal bulunmaması sebebile aciz” ve “İflasın açılması.”
İİK 279. maddesinde yer alan “Haciz” kavramının bu madde içinde ki anlamını belirlemek için madde başlığı ve madde bütünlüğü içerisinde haciz kavramını geriye doğru bir yıllık süreyi başlatan “Mal bulunmaması sebebile aciz” ve “İflasın açılması” kavramları ile birlikte değerlendirmemiz gerekecektir.
İİK’nın 279. maddesinde ki “Haciz” kavramının anlamı ondan sonra gelen “veya mal bulunmaması sebebile acizden” ifadesinin ne anlama geldiğini ortaya koyarak izah edebiliriz. İİK 105. maddesinde “Haczi kabil mal bulunmazsa haciz tutanağı 143 üncü maddedeki aciz vesikası hükmündedir.” ifadesi ile borçlunun adresine gidilmesi ve borçlunun haciz edilecek hiçbir malının olmadığının tespit edilmesi ve bununda bir tutanağa bağlanması durumunda bu tutanak İİK’nın 143. maddesinde belirtilen aciz vesikası hükmündedir. Burada borçlunun adresine gidilmesi ve hacze kabil mal bulunmadığının tespiti aynı zamanda borçlunun borcunu ödemeden aciz durumda olduğunun da tespiti olarak kabul edilmiştir. Bunun sonucu İİK’nın 279. maddesindeki geriye doğru bir yıllık sürenin başlangıcı olarak borçlunun adresine gidilerek hiçbir mal bulunmadığının tespitine ilişkin borçlunun aciz durumunu tespit eden haciz tutanağı olarak belirlemek gerekir.
Diğer taraftan İİK’nın 279. maddesinde “yahut iflasın açılmasından” ifadesinde ise borçlunun iflasına karar verilmesi ve iflasın açılmasını ifade etmektedir. Borçlunun iflasına karar verilebilmesi için borçlunun borcunu ödemeden aciz hâlde olması gerekir. Nitekim İİK’nın 251. maddesinde iflas masasında ki malların satışı ve alacaklılara dağıtılması sonucu alacağı tamamen karşılanmayan alacaklılara verilecek belgenin de İİK 143. maddesindeki aciz vesikası hükmünde olduğunu belirtmiştir. Görüldüğü gibi bu durumda da geriye doğru bir yıllık sürenin başlaması için iflasın açılması yani borçlunun aciz durumunun tespiti bulunmaktadır.
Tekrar İİK’nın 279. maddesinde ki “Haciz” kavramına dönecek olursak, bu haczi “tapuya verilen haciz şerhi” olarak kabul ettiğimizde aynı maddede yer alan “Mal bulunmaması sebebile acizden” ve “İflasın açılmasından” ifadeleri ile aynı kapsamda düşünebilir miyiz? Elbette hayır. Çünkü diğer iki durumda borçlunun aciz durumunu belirleyen hususlar sayılırken tapuya verilen haciz şerhinin borçlunun aciz durumunun tespiti mahiyetinde olduğunu kabul etmek mümkün değildir.
Madde de borçlunun iflası ile birlikte adresine gidilmesi ve hiçbir mal varlığının bulunmaması durumu sayılırken borçlunun mallarının olması ve bu mallarının borcu karşılamayacağı durumun yani İİK 143. maddesinde ki durumun sayılmadığını düşünmek mümkün değildir. İİK 143. maddesi “Alacaklı alacağının tamamını alamamış ve aciz vesikası düzenlenmesi için gerekli şartlar yerine gelmişse, icra dairesi kalan miktar için hemen bir aciz vesikası düzenleyip alacaklıya ve bir suretini de borçluya verir.” Yani alacaklının alacağının tamamını alamamış ve aciz vesikası düzenlenmesi için gerekli şartlar oluşmuş olması durumunda yani borçlunun mallarının borcun tamamını karşılamayacağının tespit edilmesi ile birlikte aciz vesikası verilecektir. Bu kapsamda borçlunun aciz durumunun tespiti için adrese gidilerek borçlunun bulunan mallarının borcunu karşılamayacağının tespiti de borçlunun aczinin tespitidir.
Sonuç olarak; İİK’nın 279. maddesinin başlığına baktığımızda “Acizden Dolayı Butlan” dır. Buradan borçlunun borcunu ödemekten aciz durumda olması hâlinde ki borçlu tarafından yapılan tasarrufların butlanını düzenlediği açık bir şekilde anlaşılmaktadır. İİK 279. maddesinin tüm unsurları ve başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde “Mal bulunmaması sebebiyle aciz” ve “İflasın açılması” gibi boçlunun aczini gösteren bu iki durum yanında "Tapuya şerh verilen Haczi" aynı tutmanın mümkün olmadığını bu haczin yine İİK 143. maddesinde yer bulan borçlunun aciz vesikası verilmesi gerektirecek aciz hâlini yani adresine gidilerek bulunan mal varlığının borcu karşılamayacağının bir tutanakla belirlenmesi olarak anlamak gerektiğinden çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.