1. Hukuk Dairesi 2015/11716 E. , 2016/3606 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davalı ... yönünden davanın kabulüne, davalı şirket bakımından ise davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, imar uygulaması ile oluşan 13198 ada 1 parsel sayılı taşınmazın paydaşı olduğunu, taşınmaz üzerinde davalı belediyeye ait park alanı, davalı şirkete ait ise çiçek seraları ve müştemilatlar bulunduğunu, taşınmaza yaklaşık 10 yıl önce kamulaştırma yapılmaksızın el konulduğunu, öte yandan yapılan imar uygulamasının iptaline karar verildiğini, her iki davalının taşınmazı yönelik haksız kullanımları nedeniyle ecrimisil ödemesi gerektiğini ileri sürerek, 13198 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ve bu parselin geldisi olan 12731 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalılar tarafından haksız işgali nedeniyle dava tarihinden geriye 5 yıllık dönem için ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., muhtesatla belediyenin ilgisi bulunmadığını, ecrimisil koşullarının oluşmadığını, kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat davası açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı şirket; muhtesatların imar uygulamaları ile dava konusu parsel içinde kaldığını, 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi hükümlerinin nazara alınması gerektiğini, bedel ödeninceye kadar kullanım hakları olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı ... yönünden davanın kabulüne, davalı şirket bakımından ise davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 12731 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması ile 15.12.1998 tarihinde, 13198 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise yine imar uygulaması ile 16.09.2009 tarihinde oluştuğu, taşınmazların, davacı, davalılardan belediye ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, davalı şirketin taşınmazlarda paydaş olmadığı, davacının çekişme konusu taşınmazların davalılar tarafından haksız olarak kullanıldığını ileri sürerek, ecrimisil istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
Somut olaya gelince, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki, çekişme konusu taşınmazlarda davalıların tasarrufundaki alanlar denetime elverişli olarak saptanmış değildir.
Hâl böyle olunca, aynı taşınmazlar hakkında açılmış başka davalardaki tespitler de gözetilmek suretiyle, davalıların taşınmazlardaki ecrimisil talep edilen dönemlerdeki tasarruflarının tereddüde yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken anılan hususun gözardı edilmiş olması doğru olmadığı gibi, davalı şirketin ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olup taşınmazlarda kayda ve mülkiyete dayalı hakkı bulunmadığı, özel kişinin mülkiyet hakkına dayanamayacağı nazara alınmadan taşınmazların öncesini oluşturan kadastral parsellerde şirket kurucularının murislerinin paydaş olduğu gerekçesiyle şirket hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Davacı ve davalı belediyenin temyiz itirazları kabulü ile hükmün, açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.