Davacı, davalı işveren nezdinde 4 yıl 10 ay 10 gün hizmetlerinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan Kurum vekillerii tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm,davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacının davalı işverene ait iş yerinde 27.02.2000-17.12.2004 tarihleri arasında 4 yıl 10 ay 10 çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile,davacının davalı işverene ait işyerinde 14.05.2001-17.12.2004 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığının tesbitine,fazla talebin reddine karar verilmiştir..
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı işverene ait Kars Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikasının 506 sayılı Yasa kapsamına alınmadığı,davalı işverence talep edilen dönemde işe giriş bildirgesi verilmediği, bildirimde bulunulmadığı, 15.02.2002, 2002/3,4,5,6,10,- 2003/1,4,5,6,7,8,9,10,12, -2004/1,2,3,5,6,7,8,9,10- 17.11.2004 - tarihli gider pusulalarına göre davacıya ücret ödendiği, 14.05.2001, 07.12.2001, 12.01.2002 , 08.07.2002, 10.10.2002, 30.12.2002, 08.01.2003, 05.01.2004 tarihli davalı işveren’e gelen kargo teslim makbuzlarında teslim alan olarak davacının ismi ve imzasının bulunduğu,dinlenen tanıkların davacının talep ettiği dönem içinde fiili çalışmasını doğruladıkları, tanıkların komşu işyeri tanığı olup olmadıkları konusunda mahkemece araştırılma yapılmadığı görülmektedir.
Uyuşmazlık, somut olayda reddedilen dönem yönünden fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmasına yönelik mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge veya yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar.
Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kim diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece davacının 14.05.2001-17.12.2004 tarihleri arasında hizmet akdi ile davalı işveren yanında çalıştığının tesbitine karar verilmesi doğru ise de reddedilen 27.02.2000-14.05.2001 tarihleri arasındaki dönem yönünden, dinlenen tanıkların davacının bu dönemde de fiili çalışmasını doğrulamış olmaları karşısında,yukarıda açıklanan şekilde fiili çalışmasının varlığı yöntemince araştırılmadan, uyuşmazlık konusu dönemde çalışması bulunan kayıtlara geçmiş komşu iş yeri sahibi veya çalışanı oldukları resen tesbit edilerek tanık dinlenmeden ve dinlenen tanıkların resmi kayıtlara geçmiş komşu işyeri tanığı olup olmadığı yöntemince araştırılmadan eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru değildir.
Yapılacak iş; reddedilen 27.02.2000-14.05.2001 tarihleri arasındaki döneme ilişkin, dinlenen tanıkların resmi kayıtlara geçmiş komşu iş yeri tanığı olup olmadığını yöntemince araştırmak,eğer komşu işyeri tanığı iseler davacının bu dönemde de hizmet akdi ile çalıştığına karar vermek, komşu işyeri tanığı değillerse; SGK ilgili İl Müdürlüğü gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek Odası aracılığı veya Muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tesbit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.