16. Hukuk Dairesi 2015/3834 E. , 2016/6229 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan, 290 ada 9, 10 ve 11 parsel sayılı 3.445.98, 4.292,58 ve 4.522,34 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar miras yolu ile gelen hak, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak ve sırası ile davalılar ..., ... ve ... adlarına tespit edilmiştir. Davacılar ... ve ..., tapu kaydı ve miras yolu ile gelen hakka dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 290 ada 9, 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre 290 ada 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazlara yönelik yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle bu taşınmazlar yönünden usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
2- 290 ada 11 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dava konusu taşınmaz miras yolu ile gelen hak, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak davalı ... oğlu ... adına tespit edilmiştir. Davacılar, çekişmeli taşınmazın babaları ... adına kayıtlı tapu kaydının kapsamında kaldığını, tapu kaydının uygulanamaması halinde ise taşınmazın kök muris ..."den intikal ettiğini ve terekenin taksim edilmediğini ileri sürerek dava açmışlardır. Mahkemece; davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsamadığı, taşınmazın kök muris ..."den intikal ettiği ancak sağlığında oğlu ..."e bağışlandığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamından davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsamadığı ve taşınmazın kök muris ..."den intikal ettiği ve ölümüne kadar ... tarafından kullanıldığı sabittir. Nitekim mahkemece beyanı hükme esas alınan ve taşınmazın muris ... tarafından sağlığında davalının babası ..."e bağışladığını beyan eden tanık ... dahi taşınmazın ... tarafından muris ..."in ölümünden sonra kullanılmaya başlandığını bildirmiştir. Tapusuz taşınmazların devri menkul mal hükümlerine tabi olup, zilyetliğin devri zorunludur. Somut olayda, murisin sağlığında zilyetlik devredilmediğine ve davalı ..."ın babası ..."in taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, muris ..."in ölümünden sonra başlamış olmasına göre, bu tarihten sonra sürdürülen zilyedliğin tereke adına olduğu kuşkusuzdur. Başka bir deyişle, taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, taraflar arasındaki mirasçılık ilişkisi devam ettiği sürece tereke adına olduğunun kabulü gerekecektir. Ancak, taşınmazın adına tespit edilen davalı ... oğlu ... babası ... "in sağ olması nedeniyle kök muris ... terekesine göre 3. kişi durumunda olup taşınmazı şartları gerçekleşmiş ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle iktisabına engel bir durum bulunmamakla birlikte mahkemece bu yönde yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve tespit bilirkişilerinin huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından çekişme konusu taşınmazın davalı ... tarafından kullanılıp kullanılmadığı, kullanılıyor ise hangi tarihten beri ne sıfatla kullanıldığı, taşınmazın ..."a ne şekilde intikal ettiği, dava dışı ..."in kullanımının kendi adına mı yoksa tespit maliki oğlu ... adına mı olduğu hususları maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, tespite aykırı sonuca varıldığı takdirde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilip aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, taşınmazın ... tarafından kendi adına kullanıldığının anlaşılması halinde bir mirasçı tarafından sürdürülen zilyetliğin tereke adına sürdürüldüğü yönündeki kural göz önünde bulundurulmalı, bundan sonra tespit maliki ... adına 3402 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar göz önünde bulundurulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 02.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.