10. Hukuk Dairesi 2017/2595 E. , 2017/7323 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin 506 sayılı Kanunun 10. ve 26. maddeleri uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak ilamında belirtildiği üzere, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı kurumu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davacı Kurum, davalı işveren yönünden davasını 506 sayılı Yasa’nın 10. maddesine dayandırmış olup; 10. maddenin 26. maddeye göre uygulama önceliği bulunmaktadır. Anılan Yasa’nın 4447 sayılı Yasa ile değişik 9. maddesine göre; işveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce, örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak gönderilmekle yükümlüdür. İnşaat işyerlerinde, işe başlatılacak kimseler için, işe başladıkları gün Kuruma veya iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile, Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde işe alınan işçiler için en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli-taahhütlü olarak gönderilen işe giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır.
Mahkemece 10. madde şartları oluşmadığı kabulü ile 506 sayılı Kanunun 26. madde kapsamında kısmen kabul kararı verilmiştir. Kurumdan gelen yazı cevaplarına göre ... "nin davalı işveren tarafından hangi tarihte postaya verildiği ve iadeli taahhütlü gönderilip gönderilmediği belirgin değildir. Davalı ise..."nin 05.04.2004 tarihinde kuruma elden verildiğini yazı ile bildirmiştir. Hal böyle olunca yapılacak araştırmaya göre İGB"nin iadeli taahhütlü olarak postaya veriliş tarihi tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre 506 sayılı Kanunun 10. madde şartlarının oluşup oluşmadığı tespit edilerek, sonuca göre hüküm kurması gerekirken eksik araştırma ve değerlendirme sonucu karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
2- Kabule göre de şantiye şefi ..."ın davalı şirket çalışanı ve 3. kişi olduğu olayda, inşaat yerinde temsilci olduğu kabulü ile 3. kişi sayılmayacağından işveren temsilcisi kabul edilerek davalının, ..."ın kusurundan da sorumlu olduğunun kabulü isabetisizdir. Davacının 3. kişinin kusurunun tespiti halinde müteselsil sorumluluk gereği 3. kişinin kusurunda da sorumlu tutulması talebinde bulunmamasıda gözetildiğinde Serdar"ın kusurunun teselsül kapsamında değerlendirilmesi isabetsiz olmuştur. Kaldıki bu husus dairemizin 08.09.2015 tarihli ve 2015/12988 esas sayılı bozma ilamında ""Mahkemece, öncelikle dava dışı İsa"nın hukuki statüsü belirlenmeli, asıl işverenlik taşeronluk ilişkisi irdelenmeli, ceza davasında kusurlu bulunarak mahkum olanlara, zararlandırıcı sigorta olayının meydana gelmesinde az da olsa bir miktar kusur verilmesi gereği gözetilmeli, ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın mahkumiyet niteliğinde bulunmadığı gözönünde bulundurulmalı, dava dışı şahıslara kusur atfedilmesi halinde, asıl işverenlik taşeronluk ilişkisi saptanırsa asıl işverenin taşeronun kusurundan sorumlu olacağı, ancak teselsül ilkesine dayanılmaması nedeniyle 3. kişilerin kusurundan sorumlu tutulamayacağı gözetilmelidir."" şeklinde belirtilmiştir.Bozma ilamına uyma kararı veren mahkemece bozma ilamı hilafına 3. kişinin kusurundan teselsül hükümlerine dayanarak karar vermesi usul ve yasaya aykırı ise de davalı tarafından kararın temyiz edilmemesi gözetildiğinde davacı kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmelidir.
Mahkemece yukarıda belirtilen fiili ve hukuki durumlar dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olduğundan hüküm bozulmalı, mahkemece davacı lehine oluşan usulü kazanılmış haklar korunarak elde edilecek sonuca göre karar verilmeldir.
O halde, davacı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.