8. Hukuk Dairesi 2018/7102 E. , 2020/7583 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil ve Zilyetliğe Dayalı Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl dava yönünden men"i müdahale ve ecrimisil talebinin reddine, davalılar-karşı davacıların davasının kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı-karşı davalı vekili; müvekkilinin ... ili ... ilçesi 102 ada 90 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, bu taşınmaz ile ilgili harici olarak yaptırdıkları ölçüm neticesinde komşu taşınmaz malikleri davalıların, müvekkilinin taşınmazının 2276,98 m2"lik kısmına müdahale ettiklerinin belirlendiğini, bu nedenle vaki müdahalelerinin önlenmesini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile son bir yılın ecrimisil bedeli olan 1.500,00 TL’nin davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili; dava konusu yerin uzun yıllardan beri müvekkillerinin zilyetliğinde bulunduğunu, son yapılan kadastro yenileme çalışmaları sırasında bu yerin sehven davacı–karşı davalı adına yazıldığını ancak bu yeri müvekkillerinin kullandığını, dava edilen yerin müvekkillerine ait olup eski parsel numarasının 17 olduğunu savunarak, açılan meni müdahale davasının reddini istemiş, karşı dava ile de; davacı–karşı davalı adına kayıtlı olan 102 ada 90 parsel sayılı taşınmazdaki 2.276,98 m2"lik kısmın tapusunun iptali ile müvekkilleri adına eşit oranda tapuya tescilini talep etmiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporunda 102 ada 90 parsel sayılı taşınmaza davalılar-karşı davacıların 1.304,18 m2"lik tecavüzlerinin olduğunun belirlendiği; ancak mahalli bilirkişi ve tanık ifadelerinden dava edilen taşınmazda davalı-karşı davacı olan ... ailesinin zilyetliğinin bulunduğu ve malik sıfatıyla tasarruflarının sürdüğü, kadastro çalışmalarında ise davacı-karşı davalı adına tescil edildiği, ancak bu tescilin mezkûr nedenlerle yolsuz olduğunun kabul edildiği, davacı-karşı davalının bu kabulü ıskat edecek herhangi bir delil ibraz edemediği belirtilerek asıl dava yönünden meni müdahale ve ecrimisil talebinin reddine, davalıların-karşı davacıların davasının ise kabulüne karar verilerek fen bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 1.304,18 m2’lik kısmın tapusunun iptaline davalılar-karşı davacılar adına eşit oranda tapuya tesciline hükmedilmiş, karar davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, el atmanın önlenmesi, ecrimisil, karşı dava zilyetliğe dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriğine göre; dava konusu taşınmaz, 11.07.1958 tarihinde tapulama çalışması ile Tahtalıdedeler mahallesi 60 parsel numarasıyla 20.200 m2 olarak tescil edilmiştir. 11.09.2015 tarihli fen bilirkişi raporuna göre ise; 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/a maddesi uyarınca yapılan yenileme çalışması sonucu yüzölçümü 22.476,98 m2 olarak 102 ada 90 parsel numarasıyla tescil edilmiştir. Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Öncelikle dava konusu taşınmazın ilk tapulamasından sonraki tüm tedavüllerinin ve yenileme kadastro tutanağının eksiksiz getirtilmesi, davalı-karşı davacıların iptalini istediği taşınmazın her iki kadastro çalışmasında ne olarak belirlendiği duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, söz konusu belirlemenin getirtilecek yenileme tutanakları ve diğer tapu kayıtları ile denetlenmesi gerekir. Dava konusu taşınmaz bölümünün, yenileme kadastrosundan önce genel yol içinde kalıp da sonradan 90 parselin içine katıldığının anlaşılması durumunda; yenileme kadastrosu ile mülkiyet değişikliğinin gerçekleşmesinin söz konusu olmayacağı ve davalı-karşı davacının zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin karar yerinde tartışılıp değerlendirilmesi, aynı taşınmaz bölümünün baştan beri yapılan kadastro paftası içinde kaldığının belirlenmesi durumunda ise tapulu taşınmazların zilyetlik yoluyla kazanılamayacağının düşünülmesi gerekirken, eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı-karşı davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.