Davacı, 20.4.1982-31.8.1993 tarihleri arası sigortalı sayılması ve yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara,toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine
2- Dava, davacının 20.04.1982-30.07.2006 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi hizmetlerinin geçerli olduğunun tesbiti ile tahsis talep tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulü ile, davacının 31.07.1983-05.01.1987, 13.02.1990-18.11.1996 , 31.12.2000-01.06.2001 , 31.12.2001-30.07.2006 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğunun ve 01.12.2007 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tesbitine karar verilmiştir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı yasanın 24. maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı yasa, Bağ-Kur’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı yasa, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlenmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 28.12.1982 tarihli giriş bildigesi ile 01.12.1981 tarihinde başlayan vergi kaydına dayanılarak 20.04.1982 tarihinde tescil edildiği,31.07.1983 tarihinde vergi kaydı sona erdiğinden bu tarih itibariyle terkin edildiği,05.01.1987-13.02.1990 , 18.11.1996-31.12.2000 , 01.06.2001-31.12.2001 tarihleri arasında vergi kaydına göre tescilinin bulunduğu,1992 affından yararlanarak 31.12.1991 tarihi ve öncesine ait prim borçlarını ödediği,1993/293,1990/555, 1996/56 esas sayılı icra dosyaları ile 20.04.1982-31.03.1996 tarihleri arasındaki prim borçlarının tahsil edildiği,1997 affından yararlandığı,5458 sayılı Yasadan yararlanarak 20.07.2006 tarihinde prim borçlarının tamamını ödediği,01.12.1981-31.07.1983 , 05.01.1987-13.02.1990 , 01.12.1996-30.11.1997 , 01.06.2001-31.12.2001 tarihleri arasında vergi kaydı bulunduğu,Emirgazi Esnaf ve Sanatkar Odası kaydının 15.3.2006 tarihli ve 6.2.2007 tarihli yazılarla 18.11.1996-31.12.2000 olarak 10.4.2006 tarihli yazı ile de 18.11.1996-31.12.2000 ve 03.10.2001-31.12.2003 olarak birbiriyle çelişecek şekilde bildirildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davalı Kurum 1997 yılından öncesi tarihlere ait primlerini 1992 affı,1997 affı ve icra akipleri ile tahsil ederek uzun süre kullanılmıştır. Davacıyı kendi hatalı işlemi nedeniyle yıllarca sigortalı sayan Kurumun davacıya sigortalı olduğu inancını verdikten sonra yaptığı yanlışlığın farkına vararak sigortalılık süresini indirmesi iyiniyetten uzaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1.10.1997 gün 1997/10-578 E. ve 1997/758 K. sayılı Kararında da belirtildiği üzere davacının Sosyal Güvenlik Hukuku İlkeleri ve M:K"nun 2. maddesi gereği olarak zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gerEkir. Bu durumda mahkemece davacının 31.07.1983-05.01.1987 , 13.02.1990-18.11.1996 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı sayılması doğrudur.
Öte yandan, davacının 31.12.2000-01.06.2001 tarihleri arası ve 31.12.2001-30.07.2006 tarihleri arasındaki dönemlere ilişkin talepleri yönünden , bu dönemlerde davacının vergi kaydının bulunmadığı, bu dönemlere ait primlerin 5458 sayılı Yasa"dan yararlanılarak 20.07.2006 tarihinde ödendiği dikkate alındığında tahsil edilen primlerin Kurumca uzun süreli kullanılma ve MK 2 şartları oluşmadığı anlaşılmış olup, Emirgazi Esnaf ve Sanatkar Odası kayıtları arasındaki çelişki giderilmeden eksik araştırma ile davacının bu dönemlerde 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğuna karar verilmiş olması doğru değildir.
Yapılacak iş,davacının Emirgazi Esnaf ve Sanatkar Odası kayıtlarını dosyada bulunan 18.11.1996-31.12.2000 şeklinde mi yoksa 18.11.1996-31.12.2000 ve 03.10.2001-31.12.2003 şeklinde mi olduğunun davacının Bağ-Kur dosyası içinde ve dava dosyası içinde bulunan iki farklı bildirimde eklenmek suretiyle odadan sorularak oda kaydının bulunduğu tarihleri hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlemek,31.12.2000-01.06.2001 , 31.12.2001-30.07.2006 tarihleri arasındaki dönemlere ilişkin talep yönünden yukarıda açıklanan ilkeler dikkate alınarak karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.03.2009 gününde oy birliği ile karar verildi.