11. Hukuk Dairesi 2016/4869 E. , 2016/9694 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/03/2015 tarih ve 2010/89-2015/237 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 20/12/2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının eşi ..."ın müvekkili şirketin ortağı olduğunu, davacı şirketin müdürü ... görünse de 22.08.2009 tarihine kadar fiilen müdürlüğü ...."ın yürüttüğünü, davalının eşi ... ve ... ...."in şirketlere ait hesaplarda oynamalar yaptığının tespit edildiğini ve haklarında nitelikli dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma, resmi ve özel belgelerde sahtecilik ve tehdit suçlarından soruşturma yürütüldüğünü, davalının eşi ...."ın davacı şirketi zararlandırmak için kira alacağını bahane ederek davacı şirket aleyhine icra takibine giriştiğini, dava konusu işyerini davalının dava dışı ... ... Taşımacılık Şirketi"ne kiraladığını, taraflar arasında kira sözleşmesi aktedilmiş ise de, sözleşmeye konu edilen işyerinin davalı tarafından müvekkili şirkete teslim edilmediğini, bu iş yerinde 22.08.2009 tarihine kadar davalının eşinin müdürlüğünü yaptığı ... ... Taşımacılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi"nin kiracı olarak bulunduğunu, kira sözleşmesinin davacı şirketin ... Bakanlığı"ndan yetki belgesi alınması için gerekli yasal zorunluluk nedeniyle akdedildiğini, kira sözleşmesinin hiç uygulanmadığını, müvekkilinin icra takibine konu kira sözleşmesi nedeniyle borcu bulunmadığını, mahkemece davalı alacağının kabul edilmesi halinde davacı şirketin alacağının davalının alacağından takas edilmesi gerektiğini ileri sürerek, davalının davacı şirket hakkında yapmış olduğu takip nedeniyle davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, davalının % 40"tan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dilekçesinde belirtilen üç şirkette davalı ... ve eşi..."ın ortaklıklarının bulunduğunu, bunların üç ayrı şirket olmasına rağmen aynı merkezden aynı ortaklar tarafından idare edilen tek bir şirket durumunda olduğunu, davalının yazılı kira aktinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, borçlu şirket yetkilisinin haciz esnasında 8.000,00 TL"lik kısmı ödediğini, bakiye 30.851,06 TL borcu ise 01.03.2010 tarihinde ödeyeceğini taahhüt ettiğini, davacı şirketin yetkilisi olup aynı zamanda kira sözleşmesini imzalayan..."in borca itirazda bulunmadığını, aksine borcu kabul ettiğini savunarak, davanın reddi ile takip miktarının % 40"ından az olmamak üzere kötü niyeti tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından davacı şirkete davalıya ait işyeri vasıflı taşınmazın kiraya verildiği, kira bedellerinin ödenmemesi üzerine davalı tarafından davacı-borçlu şirket aleyhine takip başlatıldığı, haciz sırasında davacı şirket temsilcisinin toplam 38.851,06 TL olarak hesaplanan takip konusu borcun 8.000,00 TL"lik kısmını ödediği, bakiye 30.851,06 TL borcu 01.03.2010 tarihinde ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, taraflar arasında düzenlendiği kabul edilen kira sözleşmesine dayalı olarak yapılan takip konusu borcun 11.02.2010 tarihinde yapılan haciz sırasında ödenen 8.000,00 TL"lik kısmı dışında kalan miktarının davacı tarafından davalıya ödendiğinin de davacı tarafından ispatlanamadığı, davacının davalı aleyhine açtığı menfi tespit davasında davalıdan olduğunu iddia ettiği alacağıyla ilgili takas talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine, davalı alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararı nedeniyle İİK. 72/4. maddesi gereğince takip konusu alacağın % 40"ı oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, istek halinde aşağıda yazılı 634,28 TL harcın temyiz edene iadesine, 20/12/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava menfi tespit davası olup, davacı vekili talep konusu borcun bulunmadığını ileri sürdüğü gibi, mahkemece davalının alacağı olduğunun kabul edilmesi halinde de davacı şirketin davalıdan olan 28.791 TL alacağının takas edilmesini ve bu suretle de, davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece dava tarihinde yürürlükte bulunan HUMK 204/1. maddesi gereğince takas ve mahsup talebinin davacının aleyhine açılan bir davada cevap dilekçesinde savunma olarak ileri sürülebileceği veya karşı dava olarak açılabileceği, menfi tespit davasında takas talebinde bulunulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Takas-mahsup talebi, aleyhine açılan davada davalı tarafından savunma olarak ileri sürülebileceği gibi, karşı dava olarak da dava konusu olabilir. (HUMK 204, HMK 132 md.) Ancak, borçlunun alacaklıya olan borcu ile alacaklıdan olan alacağının takas edilmesi suretiyle, takas iddiasıyla borçlu olmadığının tespitini istemesine yasal engel bulunmamaktadır. Davalı tarafta iken karşı dava olarak dahi ileri sürülebilecek olan takasın, davacı olunan asıl davada ileri sürülmesi mümkündür. Mahkemenin aksine gerekçeyle davacının takas talebini değerlendirmemesi eksik inceleme nedeniyle bozmayı gerektirdiğinden çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.