1. Hukuk Dairesi 2014/9215 E. , 2016/3441 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar ve dahili davalılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.03.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile temyiz edilenler vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ..."in mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 834 ada 50 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 3, 6, 7 ve 13 nolu bağımsız bölümleri davalılara satış suretiyle temlik ettiğini, davalıların da kendi aralarında devirler yaptıklarını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescile, olmadığı taktirde tenkise karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmışlardır.
Davalılar, dava konusu taşınmazların satışlarının gerçek olduğunu, kayıt maliki olmayan Memnune"ye husumet düşmeyeceğini, muvazaanın söz konusu olmadığını, davacıların babasının rızai taksim sözleşmeleri ile miras payını aldığını, saklı payın ihlal edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın, Dairece; “ mirasbırakanın çekişme konusu 934 ada 50 parsel sayılı taşınmazdaki A-1 tipi 1, 6, 13 ve A-2 tipi 7 nolu dubleks villaları çocukları ve torunlarından oluşan davalılara temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenerek, davalı ...’nin de çekişme konusu taşınmazlarda ara malik olduğu ve vekaleten işlem yapan kişi bulunduğu gözetildiğinde davalı olarak davada yer almasında bir isabetsizlik bulunmadığı dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davalıların öteki temyiz itirazlarına gelince; dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’in dava konusu A-1 tipi 3 nolu dubleks meskeni 11.11.2012 tarihli akitle, vekili ... aracılığıyla intifa hakkını uhdesinde bırakıp çıplak mülkiyetini eşit paylarla davacılar ..., ... ile davalılara satış suretiyle temlik ettiği, davacıların da vekilleri ... eliyle satışı kabul ettikten sonra, 30.11.2005 tarihli akitle aynı 3 nolu bağımsız bölümdeki 1/7’şer paylarını yine vekilleri ... aracılığıyla davalılar ... ve ...’e satış suretiyle temlik ettikleri anlaşılmaktadır. Davacıların yukarıda açıklandığı şekilde vekilleri aracılığıyla dava konusu 3 nolu bağımsız bölümü mirasbırakan ...’den edindikleri ve vekilleri aracılığıyla akitte taraf oldukları gözetildiğinde, mirasbırakanın aynı akitteki iradesinin bölünemeyeceği dikkate alındığında anılan bağımsız bölümün davalılara satış suretiyle temlikinin gerçek olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bir başka ifadeyle 3 nolu bağımsız bölümün temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun söylenemeyeceği açıktır. O halde, çekişme konusu 3 nolu bağımsız bölüm bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere davanın tümden kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Kabule göre de, davalıların kayıt maliki oldukları dava konusu edilen her bir bağımsız bölümdeki hisseleri ve miras payları gözetilerek belirlenecek dava değeri üzerinden her bir davalının ayrı ayrı harç ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaları gerekirken taşınmazların tamamının değeri üzerinden tüm davalılara harç ve vekalet ücreti yükletilmiş olması da doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozma kararına uyularak mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılarak mahkemece, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalılar ve dahili davalıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davalılar ve dahili davalıların öteki temyiz itirazlarına gelince; dosya kapsamı ile davanın kabulüne ilişkin olarak verilen ilk kararın davalıların temyizi üzerine Dairece yukarıda içeriği açıklanan şekilde bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak yeni bir hüküm kurulduğu, bozma kararı öncesi hükümde mahkemenin davacılar yararına 85.900,00 TL avukatlık ücretine karar verdiği ve anılan bu kararın davacılar tarafından vekâlet ücretine yönelik olarak da temyiz edilmediği açıktır.
Öyleyse, mahkemece, kurulan yeni hükümde, önceki mahkeme kararını davacıların temyiz etmediği dikkate alınarak usûli kazanılmış hak nedeniyle ve kabule göre oranlama yapmak suretiyle vekâlet ücretinin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde fazla ücreti vekalete karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalılar ve dahili davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 22.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.