10. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/3017 Karar No: 2017/7280 Karar Tarihi: 26.10.2017
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/3017 Esas 2017/7280 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2017/3017 E. , 2017/7280 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtildiği şekilde davanın davalı ... Gıda Ltd Şti yönünden reddine, diğer davalı ... şirketi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 506 sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince rucüan tazminat istemiyle açılan eldeki davada Mahkemece, tefhim olunan kısa kararda "Yargıtayın 10. Hukuk Dairesinin 29/09/2016 tarih 2016/536 Esas 2016/11855 sayılı kararına uyulmasına, Davanın davalı... Gıda Ltd. Şti. Yönünden REDDİNE, Sair hususların gerekçeli kararda izahına," karar verilmiş iken, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise "Yargıtayın 10. Hukuk Dairesinin 29/09/2016 tarih 2016/536 Esas 2016/11855 sayılı kararına uyulmasına, Davanın davalı .. Gıda Ltd. Şti. Yönünden REDDİNE, DAVANIN KABULÜNE, 41.730,67 TL nin peşin sermaye değerlerinin tahsis onay tarihinden itibaren, sosyal yardım zamları ve cenaze yardımı açısından ödenme tarihinden itibaren davalı ...Ş" den poliçe limiti dahilinde olmak üzere yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş" den alınarak davacıya verilmesine," karar verilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Kısa karar, bir davayı sona erdiren ( Niha-i ) temyizi mümkün olan son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Asıl olan kısa karardır. Bu gibi hallerde de HMK 298/2. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararında buna uygun olarak düzenlenmesi gereklidir. Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa, son oturumda tefhim edilen kısa kararda sigorta şirketi yönünden hüküm kurulmadığı, zaptın ve kararın incelenmesinden HMK 298/2. Maddesine göre gerekçeli karara aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 26.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.