Davacı, 27.1.2006 tarihli tahsis talebine istisnaden yaşlılık aylığı bağlanması ile bağlanacak aylıkların yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava nitelikçe 3201 sayılı Yasaya göre yurt dışında ev kadını olarak geçen sürelerini borçlanan davacının yaşlılık aylığı istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile davacıya 1.5.2006 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının yurt dışında ev kadını olarak geçen 1.1.1985-2.1.2005 tarihleri arasındaki 7201 gün karşılığını 3201 sayılı Yasa"ya göre borçlanarak, bedelini 30.11.2005 tarihinde defaten ödediği, 27.1.2006 tarihli tahsis talebi üzerine Kurumun davacı başvuruda bulunduktan sonra yurt dışına dönüş yaptığından yaşlılık aylığı istemi geçersiz sayılarak, kesin dönüş yaptığı zaman yeniden tahsis talebinde bulunabileceğinin belirtildiği, dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 23.01.2006 tarihinden beri belirtilen adreste ikamet ettiğinin muhtarlıkça bildirildiği dosya içindeki pasaport fotokopileri okunaksız olduğundan yurt dışına giriş-çıkış yaptığı tarihlerin sağlıklı olarak tespit edilemediği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 3201 sayılı .Yasa’nın 17/4/2008-5754 sayılı Yasa’nın 79 madde ile değişik 1. maddesinde, Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceği ve anılan yasanın 6. maddesinde de değerlendirilen bu sürelere istinaden aylık tahsisi yapılabilmesi için; a) Yurda kesin dönülmüş olması, b) Tahakkuk ettirilen borcunun tamamının ödenmiş olması, c) Borcunun tamamının ödenmesinden sonra yazılı istekte bulunulması durumunda bu koşulları yerine getirenlere aylıkları, yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren başlatılmak üzere bağlanacağı düzenlenmiştir.
Gerçekten, 3201 sayılı Yasa, yurt dışında geçen ev kadınlığı süreleri için döviz karşılığı borçlanma ve buna bağlı yaşlılık sigortasından yararlanma hakkı vermiş ve bu kişilerin, yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Anayurt Türkiye’de sosyal güvenceye kavuşma hakkı tanımıştır.Somut olayda anılan yasa uyarınca; yaptığı borçlanma karşılığı tahsis talebinde bulunan davacıya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için yasada belirtilen “yurda kesin dönüş” yaptığını kanıtlaması gerekmektedir.
Mahkemece davacının tahsis talebinden sonra yurda dönüş yaptığı 16.4.2006 tarihi esas alınarak aylık bağlanmasına karar verilmiş ise de davacının bu tarihten sonrada yeniden yurt dışına 1.9.2006 tarihinde çıktığı ve yurda geri dönüşüne dair dosyada bir kayıt bulunmadığı halde yurda kesin dönüş şartının gerçekleştiği kabul edilerek istemin kabulüne karara verilmiş olması hatalı olmuştur
Yapılacak iş; davacının Türkiye’de ikameti olarak gösterdiği adreste hangi tarihten beri oturduğu, adreste davacı dışında başka kayıtlı kimsenin bulunup bulunmadığına dair muhtarlıktaki kayıtlar getirtilerek bu konuda adres mahallinde zabıta araştırması yaptırılarak , tahsis talebinden sonra ve davanın devam ettiği süreçte davacının yurt dışına giriş çıkış yaptığına ilişkin ilgili Emniyet Müdürlüğündeki belgeler ile davacının okunaklı pasaport fotokopileri temin edilip davacının yurda giriş çıkış yaptığı tarihleri tespit etmek, yurt dışına çıkış yaptığı zamanlarda kısa süre kalıp yurda dönüş yaptığının anlaşılması halinde kesin dönüş yaptığı, yurt dışında uzun süre kalıp yurt içinde kısa süreli kaldığının anlaşılması halinde ise yurda kesin dönüş yapmadığı kabul edilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip davacının yurda kesin dönüş yapıp yapmadığı, kesin dönüş yapmış ise bu tarih saptandıktan sonra istem konusunda bir karar vermek gerekir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum’un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.3.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.