22. Hukuk Dairesi 2016/817 E. , 2018/25344 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 2007 yılından 2013 yılına kadar kurye olarak çalıştığını iş sözleşmesini ücret alacakları ödenmediğinden haklı nedenle feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile fazla mesai, ulusal bayram genel tatil ve ödenmeyen ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının tüm alacaklarının ödendiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak fazla mesai ve ücret alacağının reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir.
Somut olayda, davacının davalı iş yerinde kurye olarak çalıştığı ve sabit ücretine ilave bazı aylarda prim ödemesi aldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda iş sözleşmesinde fazla mesainin ücrete dahil olduğu yönünde hüküm olduğu , fazla mesai tahakkuku olan bordroların imzalı olduğu, fazla mesai tahakkuku içermeyen bordrolarda da prim ödemesi yapıldığının tespit edildiği gerekçesi ile fazla mesaiye ilişkin bir hesaplama yapılmayarak davacının fazla mesai ücretine hak kazanmadığı belirtilmiştir. Ne var ki, prim ve fazla çalışma birbirinden farklı kavramlardır. Davacının aldığı prim davacıya yapılan bir ödeme olup esas itibariyle çalışanı özendirme ve ödüllendirme amacına matuf ek ücret niteliğindedir. Fazla çalışma karşılığı yapılan ödeme ise bizatihi ücretin kendisidir. Fazla çalışma yapılsın veya yapılmasın, işyeri uygulaması gereği şartlar oluştuğunda prim ödemesine hak kazanıldığı nazara alındığında, prim ödemesinin, fazla çalışma ücreti yerine geçtiğinin kabul edilerek, fazla çalışma ücretinin hesaplanmaması isabetli değildir. Ayrıca dosya içerisinde yer alan bordroların tümünde fazla mesai tahakkuku olmadığı gibi tahakkuk olan bir kısım bordrolarında imzasız olduğu görülmüştür. Bu nedenle mahkemece öncelikle yapılacak iş tanık beyanlarına göre davacının iş yerindeki çalışma saatlerinin tespiti ile fazla mesai ücreti hesaplanmalı, imzalı bordrolarda fazla çalışma tahakkuku olan dönemler dışlanmalı, bordroda tahakkuk olan ancak bordronun imzasız olması halinde ise tahakkuk ettirilen tutarlarının ödendiğinin ispatlanması halinde, ödenen miktarlar hesaplanan tutardan mahsup edilmeli, ücret bordrosu bulunmayan ve bordro olmasına rağmen fazla çalışma tahakkuku olmayan dönemler bakımından da davacının davalı işyerinde tespit edilecek olan sürelerle haftalık fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı gerekçeyle karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Dava açıldıktan sonra 15.03.2013 tarihinde davalı işveren tarafından bir miktar kıdem tazminat ödemesi yapılmış olduğundan dava tarihinden sonra yapılan bu ödeme nedeni ile mahkemece kıdem tazminatı yönünden ret edilen kısım konusu kalmayan miktar olarak değerlendirilerek buna göre vekalet ücreti ile harç ve yargılama giderlerinin hesaplaması yapılması gerekirken davadan sonra ödenen kıdem tazminatı miktarı nedeni ile hüküm altına alınmayan miktarın ret edilmiş miktar gibi değerlendirilmesi hatalı olup kararın bu yönüyle de ayrıca bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.