1. Hukuk Dairesi 2016/2991 E. , 2016/3427 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ VE YIKIM
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, belge kapsamında kalan kısım bakımından ise imar ıslah planı yapılıncaya kadar davanın durdurulmasına ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Davacı, imülkiyeti idareye ait 2 ada 1 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafından bina yapılmak suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuştur.
Davalı, savunma getirmemiştir.
Mahkemece, tapu tahsis belgesi geçerli kabul edilerek, belge kapsamı dışında kalan ve bahçe olarak kullanılan bölüme ilişkin elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, belge kapsamında kalan kısım bakımından ise imar ıslah planı yapılıncaya kadar davanın durdurulmasına karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu tarla vasfındaki, 17.920,00 m² yüzölçümündeki 2 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 24.3.1992 tarihinde hükmen 2016/23040 payının ... vakfı adına, 14976/23040 payının ... adına tescil edildiği, taşınmazdaki 6048/23040 payın ise 20.8.1992 tarihinde hükmen ... adına tescil edildiği, dava dışı İstanbul Belediyesi tarafından taşınmazda paydaş olduğu dönemde kendi payından bahisle davalıya tapu tahsis belgesi verildiği, eksiğin tamamlanması ile getirtilen kayıtlardan 08.02.2010 tarihli unvan değişikliği ve birleştirme işlemi ile taşınmazın tamamının ... Vakfı adına tescil edildiği, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı ancak taşınmazı tasarruf ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 2981/3290 Sayılı Yasa düzenlemeleriyle ..., Belediye,... İdaresine ait veya ... Müdürlüğünün idare ettiği arsa ve arazilerin üzerine taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan hakları bulunmayan kişilerin yapılanmaları ve gerek taşınmazın niteliği ve içinde bulunduğu konum ve gerekse hak sahibi olma bakımından yasanın öngördüğü koşulların gerçekleşmesi halinde, kamu kuruluşunun ilerde imar ve ıslah planları veya kadastro planları belirlenecek alanlarda, planlar gerçekleştikten sonra tapuya dönüştürülmek üzere yapı sahiplerine tapu tahsis belgesi vermeleri öngörülmüş, planların önceden yapılmış olduğu hallerde ise tapu tahsis belgesi yerine doğrudan tapu verilmesine de olanak tanınmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, üzerinde yapılaşma bulunan ve yasa hükümleri gereğince hakkında özel mülkiyet kurulabilecek ve kişilere devri mümkün olan maliki ...,... İdaresi olan ve İdaresi ... Müdürlüğüne ait taşınmazlarda imar ıslah veya kadastro planı henüz yapılmamışsa, bu kamu kuruluşlarınca hak sahibine tapu tahsis belgesi verileceği, imar ve ıslah planı veya kadastro planının yapılması ile sahibine kişisel hak sağlayan tapu tahsis belgesinin tapuya tahvil edileceği ve ilgilisine sicil kaydının devredileceği tartışmasızdır.
Diğer taraftan, her ne kadar taşınmaz paylı mülkiyet üzereyken belediye tarafından davalıya tapu tahsis belgesi verilmiş ise de, anılan tapu tahsis belgesinin hukuken korunmasına olanak bulunmadığı kuşkusuzdur. Zira, TMK.nun 688. maddesinde de tarif edildiği üzere paylı mülkiyet, birden ziyade kimsenin fiilen bölünmemiş olan bir şeyde belirli paylarla malik olmaları halidir. Bir başka ifadeyle, her paydaşın payı, taşınmazın tamamına yayılmış vaziyette olup, taşınmazın her noktasında paydaşların hakkı bulunmaktadır.
Öyle ise, bir taşınmazla ilgili olarak tapu tahsis belgesi verilebilmesi için, belgeyi verecek merciin taşınmaza müstakilen malik olması gerekmektedir. Buna göre, davalının dayandığı tapu tahsis belgesinin himaye görmeyeceği açıktır.
Hâl böyle olunca, davacının mülkiyetten kaynaklanan ayni hakkına üstünlük tanınmak suretiyle, davalının kullanımında olan bölümün tümü yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.