4. Hukuk Dairesi 2012/6928 E. , 2013/5982 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ......tarafından, davalı ... vd. aleyhine 30/07/2010 gününde verilen dilekçe ile tasarrufun iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15/03/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... vekili ve davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, danışıklı (muvazaalı) olduğu ileri sürülen davalılar arasındaki taşınmaz satış işleminin iptali ile taşınmazın önceki sahibi adına tescili istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem kabul edilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, davalı ..."nın, aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davası sonucunda ortaya çıkacak borçlardan kurtulmak amacıyla, adına kayıtlı taşınmazı diğer davalı arkadaşına satarak devrettiğini, muvazaalı olan bu satışın, tazminat davası devam ederken yapıldığını belirterek, satış işleminin iptali ile taşınmazın yeniden davalı ... adına tescilini istemiştir.
Davalılar, satış işleminin gerçek olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece, davacı tarafından davalı ... aleyhine açılan tedbir talepli tazminat davası devam ederken, davalı ... tarafından, ekonomik durumu iyi olmayan diğer davalı arkadaşına, değerinin çok altında satış yapılmasının muvazaa olgusunu gösterdiği kabul edilerek, satış işleminin iptaline karar verilmiştir.
Kural olarak danışık (muvazaa) nedeniyle hakları zarara uğratılanlar, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü danışıklı olan bir hukuki işlem haksız eylem niteliğindedir. Ancak, danışıklı işlem ile hakkın zarar gördüğünün benimsenebilmesi için danışıklı işlemde bulunandan bir alacağın var olması ve bu alacağı ödememek amacıyla danışıklı işlemin yapılması gerekir. Satışın danışıklı olduğu kanıtlanırsa davacı, satışa konu edilen maldan alacağını almak için yararlanabilecektir. Bu tür davalardaki amaç, ödeme günü gelmiş bir alacağı alabilmek için hukuki işlemin alacaklı yönünden geçersizliğini sağlamaktır. Davacının bu hakkı, mala ilişkin (ayni) değil kişisel bir hak olduğundan kişisel bir sonuç doğurur. Davacının iddiasının kanıtlanması durumunda, iddianın taşınmaza ilişkin olmayıp alacağın alınmasını sağlamaya yönelik bulunduğu gözetilerek, taşınmaz ile ilgili bulunan tapunun iptaline değil, olayda kıyasen uygulanması gereken İcra ve İflas Yasası"nın 283/1. maddesi uyarınca, iptal ve tescile gerek olmaksızın, başka bir olgu veya kararla alacağı kesinleşen davacının, bu kişisel hakkından dolayı taşınmazın haciz ve satışına karar verilebilecektir.
Dosya içeriğinden, davacı ..."in, gayri resmi birliktelik yaşadığı davalı ..."nın, evlenme vaadi ile mallarını ve parasını alarak yatırıma dönüştürdüğü, bu şekilde kendisini zarara uğrattığı iddiası ile, 15.04.2010 tarihinde, mahkemenin 2010/86 Esas sayılı dosyası üzerinden 170.000 TL"lik maddi ve manevi tazminat davası açtığı, bu dosyada davalının bir kısım malvarlığına tedbir konulduğu, ancak dava konusu taşınmaza tedbir konulmadan taşınmazın 24.05.2010 tarihinde diğer davalı ..."ya satışının yapıldığı, taraflar arasındaki tazminat davasının devam ettiği, ancak akıbetinin bilinmediği anlaşılmaktadır.
Şu halde, davacı ve davalı ... arasındaki tazminat davasının akıbeti araştırılarak sonucu beklenmeli, bu davanın sonucuna göre davacının alacaklı olduğu ispat edildikten sonra iddia ve savunma doğrultusunda gösterilen tüm deliller yeniden değerlendirilmeli, davalılar arasındaki satış işleminin danışıklı olup olmadığı konusu araştırılmalı, davalıların danışıklı bir davranış içinde bulundukları sonucuna varılması durumunda, İcra ve İflas Yasasının 283/1. maddesi uygulanmak suretiyle, satış işleminin iptaline gerek olmadan, davacının alacağını alabilmesini sağlamak için dava konusu taşınmazın haczini ve satışını isteyebilmesi yönünde hüküm kurulmalıdır. Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeden ve eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.