Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/12130 Esas 2009/3702 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/12130
Karar No: 2009/3702

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/12130 Esas 2009/3702 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2008/12130 E.  ,  2009/3702 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Lüleburgaz 1. Asliye Hukuk (İş)  Mahkemesi
    TARİHİ : 22/01/2008
    NUMARASI : 1997/727-2008/10

    Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine   karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere ve özellikle herhekadar mahkemece maddi zarar hesabı ATK raporu ile belirlenen %39,2 oranına göre yaptırılıp SGK tarafından %34.2 oranına göre bağlanan gelirin en son peşin sermaye değeri  düşülmek suretiyle karşılanmayan maddi zarar miktarı bulunmuş ise de bu yönün davalı tarafça  temyiz nedeni yapılmamış olması nedeniyle temyiz nedenlerine  göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
    2-Dava, 10.11.1994 tarihinde meydana gelen iş kazasında sağ flob ferfarosyonu ve sağ korneada nefelyon sonucu (gözünden) % 39,2 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının  maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece davacının, 09.01.2008 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınarak maddi tazminat isteminin kabulüne (40.120,82.-TL) ve  manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne (5.000,00.-TL) karar verilmiş ve bu karar taraf avukatlarınca süresinde temyiz edilmiştir.          
    Davacının 10.11.1994 günü iş kazası geçirdiği, 12.02.1995 tarihine kadar tedavi gördüğü, 12.02.1995 tarihinden itibaren çalışabileceğine karar verildiği ve aynı 01.03.1995 tarihinden geçerli olmak üzere sürekli iş göremezlik geliri bağlandığı, davacının maddi tazminat talebini 09.01.2008 tarihinde kısmen ıslah ettiği, ıslahen artırılan miktarla ilgili olarak davalı tarafça süresinde zaman aşımı def’iinde bulunulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık bu tür davalarda B.K.’nun 125. maddesi gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
    Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir.
    Somut olayda değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı, davacının 12.02.1995 tarihinden itibaren çalışabileceğine ilişkin rapora göre 01.03.1995 tarihinden itibaren başlatılmak üzere sürekli iş göremezlik geliri bağlandığı ortadadır.
    Hal böyle olunca, davacı tarafından 09.01.2008 tarihinde maddi tazminattın ıslahen artırılması üzerine, süresi içerisinde davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı def"i nin kabul edilerek ıslahen artırılan miktara ilişkin maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, ıslahen artırılan miktarı da kapsar biçimde maddi tazminat talebinin kabulüne karar usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    3-Ayrıca, olayın oluş şekline, müterafık kusur oranlarına, husule gelen elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım gücüne, özellikle 26.06.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı"nın içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine, hak ve nesafet kurallarına göre hükmedilen manevi tazminatın çok az olduğu da açıkça belli olmaktadır.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre davalı ve davacının sair temyiz itirazlarının bilahare incelenmesine, temyiz harcının istek halinde taraflara  iadesine,    12.03.2009  gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.