23. Hukuk Dairesi 2014/538 E. , 2014/6403 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Anamur 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/04/2013
NUMARASI : 2012/765-2013/259
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, murisleri Ö.. Ç.. ile davalı yüklenici arasında 399 ada 12 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak imzalanan 04.09.1996 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre, inşaatın 48 ayda bitirilip teslim edilmesi gerekirken, teslim edilemediğini ileri sürerek, geç teslimde ödenmesi kararlaştırılan cezai şarttan şimdilik 8.982,00 TL"nin reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 27.02.2009 tarihli ıslah dilekçesiyle, dava değerini 110.250,00 TL"ye arttırmıştır.
Davalı vekili, inşaat ruhsatının sözleşme tarihinden 1 yıl sonra alınabildiğini, hava şartları nedeniyle de 5 ay süreyle inşaata devam edilemediğini, inşaatın devamı sırasında yaz aylarında inşaat yasağı uygulandığını ve sözleşmeye göre bu sürelerin teslim süresine ekleneceğinin kararlaştırıldığını, dairelerin davacılara 2002 yılında teslim edildiğini, ancak tapu işlemlerini yapmak üzere yetki talep etmesine rağmen, bu yetkinin verilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın, davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 27.12.2010 tarih ve 2009/6667 Esas, 2010/7242 Karar sayılı ilamıyla, 04.09.1996 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 23. maddesinde inşaatın 48 ay süre içerisinde bitirileceği, bitirilemediği takdirde arsa sahibinin her birine 1000"er Alman Markının aylık gecikme faizleriyle birlikte ödeneceğine ve ayrıca her 6 ayda bir gecikme bedeli olarak arsa sahiplerinin her birine 1500"şer Alman Markının ödeneceğinin kararlaştırıldığı, bu gecikme tazminatının “maktu kira” niteliğinde olduğunun anlaşıldığı, zamanaşımı süresi içerisinde her zaman istenebileceğinden eserin teslim alınmış olmasının hakkın düştüğü anlamına gelmeyeceği kaldı ki sözleşmeye uygun iskânı alınmış olarak teslimin varlığının da kanıtlanmadığı, mahkemece ifaya ekli ceza niteliğinde olup ihtirazi kayıtsız teslim alındığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, sözleşmenin 23. maddesi hükmünce gecikme süresinin ve süreye eklenmesi gereken mücbir sebeplerin araştırılması, teslim tarihinin saptanması, buna göre gecikilen süre kadar talep edilen maktu kiranın hüküm altına alınması gerektiği belirtilerek, bozulmuştur. Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, yapılan iş, ticari nitelikte olduğundan yağmurun yağması nedeni ile gecikme olduğu savunmasına itibar edilmediği, dava konusu yapının yapıldığı parseli de içine alan imar uygulaması için idare mahkemesine dava açıldığından yapı ruhsatı verilmediği, anılan davayı
ve bu dava sonucunda ruhsatın alınmasının gecikeceğini davalının tahmin etmesi mümkün olmadığından 48 aylık sürenin, yapı ruhsatının alındığı 27.08.1997 tarihinden başlamasının gerektiği, ilk olarak 1997 yılında uygulanmaya başlanan yaz mevsimlerindeki inşaat yasağını davalının bilme ihtimali olmadığından 1998, 1999, 2000 ve 2001 yıllarında uygulanan 6"şar aylık inşaat yasaklarının gecikme süresinden düşülmesi gerektiği, mimari projeye aykırı inşa nedeni ile inşaatın durdurulmasından yüklenicinin sorumlu olduğu, inşaatın başlangıç tarihi olan 27.08.1997 tarihine inşaatın bitirilmesi için taahhüt edilen 48 ayın ve inşaat yasağı nedeni ile çalışılamayan 24 ayın eklenmesiyle inşaatın bitirilmesi gereken tarih olan 27.08.2003 ile dava tarihi olan 06.03.2007 tarihi arasında 42 ay gecikme bulunduğu, toplam 52.500,00 Alman Markı (57.115,27 TL) alacağın bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 57.115,27 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı tarafça, alacağa reeskont faizi uygulanması istendiği halde, hüküm altına alınan alacağa yasal faiz yürütülmüştür. 04.12.1984 tarih ve 3095 sayılı Yasa"nın 2/3. maddesinde, arada sözleşme olmasa bile, ticari işlerde temerrüt faizinin, TCMB"nın kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faiz oranı olduğu belirtilmiş iken, 15.12.1999 tarih ve 4489 sayılı Yasa ile 3095 sayılı Yasa"da yapılan değişiklik ile, 01.01.2000 tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanacak temerrüt faiz oranı, TCMB"nın kısa vadeli avans işlemlerine uyguladığı faiz oranı olarak değiştirilmiştir. Ancak 3095 sayılı Kanun"un yasal faizi düzenleyen 1. maddesinde ve bu maddeye atıf yapılan 2/1. maddesinde yer alan reeskont faizi ibaresi 21.04.2005 tarih ve 5335 sayılı Kanun"un 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Uyuşmazlığın ticari bir işten kaynaklanması nedeniyle davacı tarafından alacağın avans faiziyle birlikte tahsilinin talep edilmesi mümkün iken, 3095 sayılı Yasa"da yapılan değişiklikle kaldırılan ve bu faiz oranından daha düşük seviyedeki reeskont faizi üzerinden istemde bulunulmuş olması karşısında, mahkemenin, reeskont faizi = yasal faiz kabulü, ancak 01.01.2000 tarihi ile 5335 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girdiği tarihe kadar doğru yorum tarzı ise de, bu tarihten sonra davacı, yasal faiz oranından daha yüksek, ancak, avans faizinden daha düşük olan bir oranda faiz talebiyle kendisini bağlamıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tacir olan davalı şirket ile davacıların murisi olan arsa maliki arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanmış olup, imal ve inşa işini konu alan bu sözleşme, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı TTK"nın 12/3. maddesi uyarınca ticari iş niteliğinde olduğundan, ticari işlerde davacılar 3095 sayılı Yasa"nın değişik 2/2. maddesi gereğince avans faizi isteme hakkına sahip ise de, Merkez Bankası"nca yayınlanmaya devam edilen daha az orandaki reeskont faizi istemi ile bağlı olup, alacağa talep doğrultusunda reeskont faizi uygulanması gerekirken, hüküm fıkrasında "yasal faiziyle" ibarelerine yer verilmesi doğru olmamış ve hükmün davacılar yararına bozulması gerekmiş ve 06.03.2007 olan dava tarihinin geerkçeli karar başlığında 18.09.2012 olarak yazılması hatalı olmuş ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması, başlığın ilgili bölümünün aşağıdaki şekilde düzeltilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın “HÜKÜM” bölümünün 1. bendinin ikinci satırındaki "yasal" ibaresi çıkartılarak, yerine "reeskont" ibaresi yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, gerekçeli karar başlığındaki dava tarihinin 06.03.2007 olarak düzeltilmesine, aşağıda yazılı onama harcının davalıdan alınmasına, davacılardan alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.